9 Eylül 2012 tarihinde Ankara’dan başladığım bisikletle dünya turuma 46 ülke ve 3 kıtayı pedalladıktan sonra 5 Temmuz 2018 tarihinde babamın hastalığından dolayı kendisini görmek, konuşmak, sarılmak, öpmek için ülkeye döndüm. Mayıs 2018 tarihinde metastas olup bedene yayılan 4. seviye kanser olduğunu öğrenmiştim. Durumu da siz değerli okuyucularla o tarihte paylaşmıştım. 54 gün kaldığım Türkiye’de her günümü ailemle birlikte geçirdim. Bu yüzden hak verirsiniz ki takip eden siz değerli insanlarla bir buluşma veya medya ile bir görüşme gerçekleştirmedim. Tüm zamanımı aileme, babama ayırmıştım. 29 Ağustos 2018 tarihinde yolculuğu bıraktığım noktaya geri dönüp yoluma devam ettim. Yola döndükten sonra öncelikle babamın çok görmemi istediği yere gidip orayı fotoğraflayıp yol anılarıma ekledim. 20 kasım 2018 tarihinde babam vefat etti. Bense onun öğrettiklerinin üstüne birşeyler katarak bana verdiği cesaret ve aktardığı tecrübelerle devam ettim. 1 Ocak 2023 tarihinde Guatemaşa, Şili ve Kolombiya’da verilmeyen ABD vizesin almak için ülkeye geri döndüm. 1 sene ülkemde kalarak 4 ay anadoluda bisiklet sürdüm. 11 yıl sonra Anadolu’yu tekrar gördüm. 5 ilimizde Demir Atlı Adam çocuk kitaplarımın imza gününü yaptım. 3 büyük ilimizde halka açık 3 sunum verdim. 61 ilköğretim okulunda 7 üniversitede sunumlar verdim. 4 şirketle proje yaptım. ABD, Schengen ve İngiltere vizelerini aldım. Dışişleri Bakanlığının benşe ilgili genelgesi yenilendi. 1 Ocak 2024 Kolombiya’ya geri döndüm ve Kuzey Amerika Seyahatime başladım.
Rotamda bulunan ülkelere gittikten ve dünyanın büyük bir çoğunluğunu gezdikten sonra ülkeye dönüş yapacağım. Rotamda belirlediğim hedeflere ulaşmadan da “of çok yoruldum, ailemi, arkadaşlarımı, ülkemi çok özledim artık yapamayacağım” gibi bir düşüncem yok. Sağlıkla ilgili ciddi bir sıkıntı olmadığı sürece yolculuğa devam. Biz de böyle bir aileyiz. Birbirimize her zaman her koşulda destek olmaya çalışırız. Onların desteği olmasa zaten bu hayali gerçekleştiremezdim.
Kron G1 Tasarım Gürkan Genç – Kayanak işçiliği F.Duerte Kolombiya
Kadro Ağırlığı 1.8 Kg Stainless Steel (Çelik) – Yüksüz ağırlık 14kg – Tam ekipman ağırlık 34Kg
Daha önceden kullandığım alümünyum GG1 ile aynı ağırlıkta. Bisiklet çelik oldu diye bisikletin toplam ağırlığında bir değişiklik olmadı. Sebebi de jant, iç teker, arka bagaj ve ön taraftaki bagaj bağlama aparatları, kaset, arka ve ön göbekler bir üst grupları ile yenilendi ve daha güçlü daha hafif oldu.
G1 Shimano’nun MTB ve GRX mekanik aksanına ve Ortlieb çantalarının geometrisine uygun bir şekilde üretildi. Bu bisiklete piyasadan alınan her hangi bir bagaj sistemi takılabileceği gibi Ortlieb Fork Pack için tasarladığım ve Ankara Ostim de Aspect şirketinde arkadaşlarım ile birlikte ürettiğim bagaj sistemi olan GG Fork Hanger da takılabilmekte
G1 kadrosu Gravel, MTB ve Tur bisikletinin özelliklerini taşıyor. Üzerindeki ekipmanlar değiştirilerek istenilen formatta kullanılabilir. Örnek; düz maşa , gravel gidon ve Grx donanımla gravel bisiklet de olabiliyor. Özel sipariş ile kişinin ölçülerine göre üretilebilen bir modeldir.
Bisikletin çelik olan modeli 2024 yılında 8400$ – Titanyum modeli 9600$
Dünya turu rotamı bisikletle alıyorum. Ne kadar pedal çevirmişim, kaç kilometre bisikletle gitmişim hepsini dijital ortamda kayıt altına alıyorum. Bazen bisikleti bir şehirde bırakıp rotamın üzerinde olmayan alanlara toplu taşıma araçları veya araba ile gidip sonrasında bisikletimin yanına geri dönüyorum. Uçak ve gemileri kıtalar arası geçişlerde veya ada geçişlerinde kullanıyorum. Sağlığımla alakalı sorunlar olursa veya gidilen yolda emniyet şeridi yok ve çok fazla kamyon varsa işte o zaman bisikleti bir araca atar en yakın şehre gider orada ya dinlenir veya alternatif yola geçerim.. Öyle alanlardan geçiyorum ki hasta olduğum zamanlarda bazen araç bulamadığım da oluyor, şehre veya kasabaya kadar pedallamak zorunda da kalıyorum. Bisiklet kullanmadığım alanlar:
1 – Hollanda Roterdam’dan İngiltere’ye feribot geçişi (arada deniz var)
2 – İngiltere Londra, İspanya Barcelona uçak geçişi (arada deniz var)
3 – İspanya Alicante (Avrupa) – Fas Nador (Meilla Afrika arada deniz var)
4- Enes Şensoy ile Fas’da gezerken kendisinin Türkiye’ye geri dönüş uçak bileti tarihi geldiğinden bisikletle Fas turumu bitirdikten sonra gidemediğimiz bir noktaya otobüs ile gitmişizdir. Kendisi o noktadan otobüsle geri başkente dönerken ben bisikletimle devam edip önceden bitirdiğim rotaya geri ulaşmışımdır.
5- Tunus’u bitirdikten sonra Libya sınırı kapalıydı ve Mısır’daki iç karışıklıklardan dolayı uçakla Tunus’dan Ürdün’e geçtim.
6 – Umman Muskat’dan Etiyopya Addis Ababa’ya (arada deniz var)
7 – Güney Afrika Cape Town’dan (Afrika), Arjantin Buenos Aires’e (Güney Amerika arada okyanus var )
Bu alanlar haricinde kalan tüm gezimi bisiklet üstünde pedallayarak yapmışımdır. Bisikletimle gidebileceğim yerleri, motorlu taşıtlarla gezen veya bisikletle geziyormuş gibi gösterip araçlara binen biri değilimdir. Çölleri de zirveleri de bir araba, otobüs, kamyonetle değil, bisikletim ve kas gücümle geçiyorum. 7 çöl coğrafyasında 17.000km’den fazla pedalladım, toplamda 525.000 metre tırmanış gerçekleştirdim. Çevirdiğim her pedal, kalp atışım ve gittiğim yol GPS sistemi ile kayıt altına alınıyor. Bu dediğim rakamları pedallayarak yaptığım dijital kayıtlar da Garmin’in kendi sayfalarında kayıtlı bir şekilde bulunmaktadır. Bu yüzden rica ediyorum sağda solda yok canım bisikletle gitmiyor diyenlere gülün geçin.
Otobanda bisiklete binmek yasak. Bu yasak her ülkede geçerlidir! Her otobanın girişinde oldukça büyük bisiklet giremez diye bir tabela yer almakta.
Gezdiğim ülkelerde otobanda bisiklet sürmem. Fakat alternatif yolun olmadığı bir iki ülke oldu. Otobanların hemen yanında bulunan şehirlerarası yollarda bile bisiklet sürmeyi tercih etmem. Gezmeyi, görmeyi, kendi çapında yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim. Bu yüzden arabaların az kullandığı veya hiç kullanmadığı köy, kasaba yollarını tercih ederim. Gideceğim yönde orman veya dağ yolu varsa kesinlikle tercihim bu yollardan yana olur.
Afrika Botsvana’da “dikkat fil çıkabilir”, “dikkat aslan, leopar çıkabilir” “dikkat vahşi yaşam bölgesi” uyarılarının olduğu bir coğrafyada milli parklarda pedalladım. Güney Amerika’da pumaların doğal yaşam alanlarında bisiklet sürmüş, Amerika’da ayıların olduğu alanlarda bisiklet sürecek biriyim. Yaşadığım bu maceranın detaylarını Facebook, Instagram ve Twitter’dan takip edemezsiniz!! İnternet sayfasındaki Türkiye Japonya ve Dünya turu yol anılarım okunduğu zaman nasıl bir seyahat yaptığımı anlayabilirsiniz.
Sorunun cevabı
En basitinden köpekler saldırdığında bisikletten inip üzerlerine doğru koşuyorum. Onlar da ne olduğunu anlayamıyorlar ve kaçıyorlar. Çadırın içindeyken hayvanların etrafımda gezdiğini duyuyorum. İki ayaklı olmadığı sürece onların da bir tehlikesi yok. İki ayaklı olanlar için yanımda bıçak, balta, göz yaşartıcı taşıyorum.
Aslan, leopar ve diğer benzeri hayvanların yaşadığı bölgelerde bisiklete binmek için gün doğumu ve batımı zamanları çok önemli. Bölgeyi de önceden iyi araştırmış, durma noktalarını tespit etmiş olmanız gerekiyor. Bu bölgelerde bisiklete binme olay tamamı ile rus ruleti gibidir. Hiç bir zaman da önermiyorum.
Bisikletle gezerken konuşmasını seven biri değilim. Çevremi, insanları, doğayı gözlemlerim ve düşünürüm. Gün içinde sohbet edecek birileri karşıma illa ki çıkar. Aynı dili konuşmasak bile bir şekilde mutlaka anlaşırız. Muhabbet sırasında gülücükler olur. Selam dedim mi kalpten selamlarım. Yaşam dediğimiz olay %50 hareket %50 sesten oluşur. Çölde bunların ikisi de yoktur. Ancak çölde pedalladığımda “hah işte şimdi yalnızım” derim!!
Yanıma gelip pedallayan kişiler sadece Türkiye’de tanıştığım, kendilerini bildiğim dostlardır. Bunun dışında yanıma tanımadığım birini davet etmem. Enes Şensoy ile 2014 yılında Fas’da pedallamıştım “Gürkan Genç ile Seyahat” başlığı atarak sayfasında düşüncelerini paylaşmış. 2017 yılında Engin Kaban ile pedalladım “Gürkan Genç ile Pedallamak” başlığı altında anılarını paylaşmış. 3 sene ara ile iki farklı gezginin düşüncelerinde oldukça fazla ortak yan var. Çizgiyi bozmadan devam etmişim. Bir çok kişi benle tanıştıktan sonra hayal kırıklığına uğrayabilir. Hayallerinizdeki Gürkan Genç olmayabilirim. Hayallerinizdeki tur arkadaşı gibi de olmayabilirim. Herkes gibi hatalar yapan, yaptığı hatalardan ders çıkaran, öğrenmeye devam eden bir insanım. Kısacası tek başıma seyahat etmek hiç zor olmuyor ve kabul ediyorum anlaşılması zor bir karaktere sahip biriyim.
Türkçe ve İngilizce’yi iyi biliyorum, biraz da İspanyolca var. Aynı dili konuşmadığım bir çok milletin insanı ile vücut dilini ve mimiklerimi kullanarak anlaşıyorum. İçten bir selamlama bütün kapıları açıyor. Bir dili öğrenmek için dilin olduğu ülkede en az 3 ay eğitim almanız uygun olacaktır.
Bisiklet; bir noktadan diğerine giderken detayları görebileceğin kadar yavaş, yol alabileceğim kadar hızlı, yaşamımı sürdürebileceğim ekipmanları taşıyabilecek kadar dayanıklı, doğayı kirletmeyecek kadar temiz bir ulaşım aracı.
Bir gün öleceğim ve kocaman bir dünya var. İmkanlar doğrultusunda gezip görmek istiyorum.
Ne ailem ne de ben zengin değiliz, öyle olsaydı yaptığım projeler daha iyi olurdu. Herhangi bir birikimim, gizli hesabım yok. Mal varlığım sadece bisikletim ve üstünde taşıdığım eşyalardır.
Kaç firma bisikletle dünya turuma finansal destekte bulunuyor veya nasıl destekler veriyorlar detaylıca Sponsorlar sayfamda yazar. Senelerdir bir çok kurumdan destek istemişimdir. Finansal destek veren çıkmamıştır! Finansal destek veren kurumlarla ilişkilerim iyi olduğundan destek veriyorlar. Hesabıma aylık olarak bir bütçe gönderirler bu bütçe de benim konaklama ve yoldaki yemek masraflarımı karşılar. Konaklamanın büyük bir çoğunluğunu çadırda yaptığımda para birikir ve kendi oluşturduğum projelere finansal destek sağlarım.
Bunun dışında sitedeki yazıları okuyup “helal olsun iyi yazmışın bu da senin yazarlık hakkın” deyip banka hesabıma para gönderen okuyucular vardır. Kendilerinin adı da şu listede yazmaktadır. (Liste). Okuyuculardan gelen bu parayı da gerçekleştirdiğim projelerimde veya kırılan bozulan ekipmanların yenilenmesinde kullanıyorum.
2014-2016 arası taşıdığım DJI marka insansız hava aracımla gittiğim ülkelerde fabrikaların, otellerin, fotoğraflarını çekip filmler yapıp kendilerine satıyordum veya otellerde bedavaya kalıyordum. İlk drone’umu 2014 yılında almıştım. Zamanla bir çok kurum kendi drone’una sahip olunca bu işten kazandığım gelir de ortadan kalktı.
Google ve Youtube reklamlarından da gelir elde ediyorum. Fakat düşünüldüğü kadar büyük bir gelir değil. Çünkü Youtube’da çok az video yayınladım. Ayda 5$ ya getiriyor ya getirmiyor. İnternet sayfamda bir google reklamı yoktur. Yani internet sayfama tıklandıkça para falan kazanmıyorum! Sayfa elinizi altında öyle gözünüze sokulan reklamlar falan göremezsiniz. Youtube’a içerik üretmeyi de sevmiyorum!
Türkiye’de ve gittiğim ülkelerde özel şirketlerde motivasyon konuşmalarından ücret alıyorum. 45 dakikalık sunumumun ücreti 2024 yılı itibari ile 15000$+KDV Şimdi bunu okuyup oha lan diyen olmuştur. Neden şaşırıyorsun arkadaşım? Öncelikle kimseye beni sunuma çağrın demiyorum.
Bir ülkede Afrika’da geçirdiği 3 ayını anlatan kadın konuşmacının sunumuna katılmıştım. 45 dakika için onu çağıran şirketten aldığı ücret 15.000$ + konaklama + uçak biletleri olmuştu. Türkiye’den beni sadece uçak bileti karşılığında ülkeye çağıran şirketler var. İşte bu zamanlarda birçok kişi için yaptığım “bisikletle dünya turunun” bir değeri olmadığını daha iyi anlıyorum. Oha lan deyip şaşırdıysan sen de bu yapılan turu çok basit gören kişilerden birisin. Bazı kişiler “Gürkan Genç Türkiye’ye döndüğünde çok popüler olacaksın” dese de ben bu hikayeyi daha önce Türkiye’den Japonya’ya bisikletle gidip döndüğümde yaşadığımdan dolayı (ki bence Japonya turu dünya turumdan daha efsane bir turdur, her şeyin ilki orada atılmıştır) bu tarz seyahat yapan biri için popülerlik denen olayın nasıl bir balon olduğunu gayet iyi biliyorum. Bisikletle dünya turu atan kişilerin umrunda değildir bilinirlilik. Bu insanlar yıllardır yollardadırlar ve öyle anlar vardır ki kaç defa ölümden dönmüşlerdir. Saygı duymayacaksanız bile arkalarından da konuşmamanızı rica ederim.
Türkiye’ye döndüğümde sadece ilk, orta ve lise öğrencilerine müsait olduğum her zaman okullarına gidip hikayemi anlatıp sunumumu yapacağım. Hatta bunu yolculuğum sırasında Skype üzerinden bağlanıp yıllardır yapmaktayım. Bu yolculukta benim yapabileceğim en iyi şeylerden biri de budur. Rica ediyorum derneğiniz, şirketiniz, topluluğunuz için benden yol anılarımı veya tecrübelerimi paylaşmamı istemeyin!
Yıllarını yolda geçirmiş ve geçirmeye devam eden, bir çok badire atlatmış, tüm dinlerin, inanışların merkezine gitmiş, kültürlerin içinde yaşamış, metre metre dünyayı gezerken birçok şeyi feda etmiş birinin edindiği tecrübeyi paylaşması ve zaman ayırmasının da bir değeri olmalıdır di mi?
Düşünsenize bir bilgisayar yazılımcısına, doktora, mühendise gidiyorsunuz “Arkadaş bana öğrendiklerini bildiklerini zaman ayırıp anlatsana” dediğinizi. İnsanlar bu eğitimler için kursa gidiyor, okullara gidip eğitim alıyor. Bu insanlara da paylaştıkları bilgi ve deneyimler için ücretler ödeniyor.
Bizim gibilerden bu tecrübeleri rahatçana paylaşmamız isteniyor. Bu da bizlere ne kadar değer verildiğini gösteriyor. Okuduğunuz bu sayfada yılların bisikletle seyahat tecrübesi var. Hiç bir şey paylaşmadın, vatana, millete insanlığa hiç bir faydan da dokunmadı diyen varsa bu kişinin böyle bir cümle kurmasının altında kötülük vardır. Yıllarca elimden geldiği kadar paylaştım, yazdım hayaller kurmanıza destek oldum. Bir kurum eğer beni konuşmaya davet edecekse rica ediyorum bu işin raconu neyse ona göre mesaj atarsa sevinirim. Ne benim ne de kendi zamanınızı boşa harcayın.
Bu tecrübelerim dışında yolculuğum boyunca şu şekilde yol masraflarını karşılayan arkadaşlar da gördüm.
1 – Ülkelerinden aldıkları işsizlik maaşı ile gezenler
2- İş hayatında çalıştığı süre boyunca birikim yapıp ev satın alıp bu evi kiraya verip yola çıkanlar
3- Aileden miras kalan evi kiraya verip yola çıkanlar
4- Ülkemizde babalarından kalan emekli maaşı ile gezenler
5- Gene ülkemizde düğünde takılan altın ve paralarla gezenler (güzel fikir ileride evlenirsem ben de bunu yaparım)
6- Çalıştığı süre boyunca biriktirdiği paralara göre bütçe yapıp gezenler
7 – Yolda müzik, resim veya sanatın herhangi bir dalı ile alakalı bir performans sergileyip para kazananlar
8 – Yaptığı projelerle sponsor bulup gezenler
9 – Üniversitede mezun olduğu bölümle alakalı kısa süreli yol masraflarını karşılayacak işler bulup yoluna devam edenler
10 – Ailesinden aldığı destekle gezenler, buna yeşil pasaportlar da dahil
Görüldüğü üzere gezmek isteyen kişi bir şekilde yolunu bulup geziyor. Yukarıda dediğim gibi ben de www.gurkangenc.com sayfamı ve sosyal medyamı kullanıp buradan elde ettiğim gelirle hususi pasaport ile gezip alın teri ile emeğinin karşılığını alarak gezen bir gezginim.
Sponsor bulma konusunda başarısız biriyim. Dünya turuna çıkmadan önce ve sonrasında elektronik ortamda 752 üzerinde firma ile görüşme yaptım. 400 üzerinde firma ile yüz yüze görüştüm. “Dünya turuma destek olur musunuz?” dedim. Olumlu geri dönüş sayısı 0. (sıfır)
– Yüzüme karşı Türkiye’nin önde gelen firmalarından takdir edip tebrik eden çok, fakat arkamdan “Ulan adama parayı biz verelim o gezsin olmaz öyle iş” diyen firma sahibi var.
– Hiç destek istemediğim fakat kendileri gelip sözleşme imzalayıp şu tarihte sponsorluğumuz başlar deyip para göndermeyen var.
– Yolculuk esnasında tanışıp şirketi ile sponsor olacağını söyleyen ama sonrasında işleri kötü giden ve sponsor olamayacağım diyen firmalar var.
– Arkadaşlarının yanında bundan sonra Gürkan Genç’e firmamızla sponsor olacağız deyip etrafa havasını atıp sonrasında arayıp sormayan hal hatrı kesen insanlar var.
– Gaza gelip “Abi sana destek olacağız ayarlayacağız bir şeyler” deyip dediğini unutup sonrasında hiç o konulara girmeden sohbet etmeye devam edenler var.
Halbuki insanlara gelin bana sponsor olun dememiştim!
Dünya turunda sponsorluk sayfamda yer alan 6 firmanın sahipleri veya müdürleri arkadaşım. Bu yüzden sizleri onların reklamları ile boğmam. Fakat yıllardır takip edenler artık onların kimler olduğunu biliyorlar. Kendilerinin benim yapacağım reklama ihtiyaçları yoktur. Markaları ya dünya markasıdır ya da Türkiye’de bilinirler. Bu yüzden yıllardır gönülden destek olurlar.
Arkadaşlarımın çalıştığı veya sahip olduğu kurumların nasıl destekte bulundukları veya sponsor oldukları konular logolarının yanında yazmakta. Bu yüzden en başından beri bu kurumlara “HAYAL ORTAKLARIM” dedim. Bu cümleyi sunuma gittiğim lise öğrencileri söylediler ve çok haklıydılar. “Gürkan abi sana destek olan herkes aslında senin hayal ortağın oluyor.” Sponsorluktan daha büyük bir olay yapılana destek olmak!
Sponsor olmak isteyebilirsiniz. Anlaşırsak logonuzu ya ön sayfaya koyarım ya da Sponsorluk sayfama koyarım. Bunun dışında, ilk gün sponsor olduğunuzu sosyal medyamda belirtirim. Sonrasında sizinle ilgili yazmam, her paylaşımımda özellikle adınızı ön plana çıkarmam, yeri geldiğinde markanızdan bahseder veya konuşurum. Logonuzu üstümde başımda taşımam. Kısacası beni takip edenlerin canını sıkmam fakat hepsinin sizden haberi olur ve zaman içinde öğrenirler. Hatta kulaktan kulağa efsane haline gelir, halk kendi arasında bolca muhabbetinizi edip sizi anar. Buyrun sizin için Sponsorlarım.
34.500 fotoğraf, 5.000 sayfanın üzerinde yazı, İngilizce Türkçe yayın ve Türkçe sesli anlatım. Bu sayfada takım çalışması, alın teri, bacak teri, emek var. Gönlünden geçen destekte oluyor, sponsor da. Ortada bir çalışma ülkeye, insanlara katkı var.
“Onun baba gibi sponsorları var da öyle geziyor” veya “Onu paraya boğmuşlar” demek çok basit oluyor. Bu şekilde konuşan her bir bireyin inanın firmalardan nasıl destek aldığımdan en ufak bir haberi yoktur. Direkt “Gürkan Genç ile konuşmak ister misin bu konuyu kendisi abim veya arkadaşım” deyin hemen kızaracaktır. Ayrıca şu zamana kadar bana destek olan firmalarla siz beni takip edenlerin canını sıkmamışımdır. Senelerdir herhangi bir sosyal medya mecrasında “Arkadaşlarınızı etiketleyin, yok hasgtag yok şunu yapın bunu yapın” taleplerinde de bulunmamışımdır. Bu sayfada her şey olabildiğince açık ve nettir.
Olay sadece sponsorlarla olsaydı imkanı olup veya sponsor bulup bisikletle ülkemizde herkes dünya turuna çıkardı. Kendinizi karşınızdaki arkadaşınızın gözünde küçük düşürmeyin.
Bu e-postayı atan arkadaşım;
A) Arkadaşından ” Ulan Gürkan Genç millete maddi destek oluyor bisiklet dağıtıyor bak siz de bir şeyler yapacağız diyorsunuz kendisine mesaj atın” gazı ile mesaj atan adam,
B) İnternet sayfasında dolanırken sayfaya denk gelip “ulan herifte bok gibi para var, derdi yok tasası yok geziyor bana neden destek olmasın” diyen adam,
C) Sadece Facebook’dan fotolara bakan, birkaç yazıyı okuyup veya hiç okumadan “Ulan şansımı deneyeceğim” diyen adam,
D) Projemiz var bu projenin halka duyurulması için bize yardımcı olur musun? Senin geniş kitlenden faydalanıp yaptığımız farkındalık projesini takipçilerine göstermek istiyoruz.
E) Şu yardım kuruluşu için bisiklete biniyorum veya koşuyorum. Maddi destekte bulunur musun?
Bak hep adam diyorum. Ayrımcılık yaptığımdan değil. Benzer mesajlar henüz kadınlardan gelmedi. Yol anılarımı okuyan, beni tanıyan biri böyle bir talepte bulunmaz. Bulunmaz çünkü bilir ki; elimde olan bütün imkanları zaten vermekteyim. Hali hazırda dünya turu ile birlikte 3 projeyi aynı anda yürütüyorum. Ne bir fabrikam, ne bir şirketim, ne kıyı da köşede birikmiş param var. Bu yolculuğun nasıl sürdürdüğüm 14. maddede yazar.
Sponsorlar konusuna gelince. Sponsorluk sayfamda hepsinin adını, adresini yazmışım. Bir kişi diyemez ki; “Bu adam benden şu şirketle konuşup destek almamı istedi”, çünkü herkesle gidip kendim konuşmuşumdur veya kendim iletişime geçmişimdir. Bu sayfada her şeyi olabildiğince açık yazmışım. Kimsenin işine okuyup öğrenmek, benzer yollardan gitmek gelmiyor. Herkes kolay yoldan gezeyim destek alayım istiyor. Hayallere ulaşmak için çalışmak lazım, kimse bana “Hadi sen bir dünyayı gez gel biz de sana sponsor olalım” demedi. Çalışmayan, çabalamayan, kurduğu hayali gerçekleştirmeyi bırakın, bu zamanda yiyecek ekmek bulamıyor.
Projemize destek olur musun? Sanıyor musunuz ki siz bana bunu yazan tek kişisiniz. Yüzlerce insanın projesi var ve herkes projesini halka insanlara duyurmak istiyor. Ee, ben ne yapayım? Sizin projelerinizi tek tek paylaşayım mı? Kendi yaptığım Genç Kaşifler projesini bir yıl içinde kaç defa paylaşıyorum? Lütfen dikkat edin! Kendi projelerimle uğraşmayıp sizlerin projelerinin tanıtımı ile mi uğraşayım? Yıllardır tek bir kişiye gidip “Ben dünyayı geziyorum sayfanızda rica etsem paylaşır mısınız” veya sosyal medya fotoğraflarımı paylaşın beni takip edin dememişim. Japonya’ya giderken de demedim, bisikletle dünya turuna çıktığımda da demedim. Paylaşmak isteyen yaptıklarımı paylaşır. İstemeyen paylaşmaz, kimseye de bu konuda da ricada bulunmam. Paylaşmak isteyenin kendi kanaati. Yaptığım dünya turumla birlikte zaten bir çok kişiye de maddi manevi destek olmuşum, olmaya da devam ediyorum. Rica ediyorum benden kendi koşularınız, gezileriniz vs vs için, başkalarına yardım amacı ile finansal destek istemeyin!!!
Dünyayı cebinde beş kuruş para olmadan gezen yabancı gezginlerle ve bir Türk gezginle tanıştım. Ülke geçişlerini bile pasaport, vize kullanmadan dağlardan gerçekleştiriyorlar. Neler yaşadıklarını bir kendileri bilir. Kimse bilmez onları. Birilerinden, kurumlardan ve sosyal medyadan bir beklentileri yok. Kendileri için vardırlar. Dünyayı özgürce gezme olayı budur. Bu şekilde yol almak onların tercihidir.
Yolda para nasıl kazanırsın? Evrensel meslek sahibi olmak gerekiyor. Müzik aleti çalmasını biliyorsundur. Hangi şehrin meydanına gitsen para kazanırsın. Makina, motordan anlıyorsundur gittiğin ülkede sanayide çalışır araba tamir edersin.
Amatör bir yazar, fotoğrafçı ve kurgucuyum. Hayat hikayemi anlatıp görüntüleyip yüzbinlere ulaşmasını sağlıyor; Facebook, Twitter, Instagram, Google+ ile seyahatimi destekliyorum. İletişim Fakültesi mezunu biri olarak aslında seyahatimde mesleğimi yapıyorum. Hobimi bir iş sahasına dönüştürmüş, çağımızın teknolojisi olan internet ile harmanlayarak paylaşım yapıyorum. Bu paylaşım da bir değer oluşturuyor. İnsanlığın varoluşundaki temel taşlardan biri olan iletişimi işim olarak kullanıyorum. Hala senin işin gücün yok mu diyen oluyor? İşte bu sayfanın zengin içeriği sayesinde sponsorluklar alıyor ve iletişimi evrensel meslek olarak kullanıyorum. Okumayı sevmediğimizden dolayı sadece bu sayfa okunup diğer sayfalara pek bakılmaz. 🙂
Gezmeye çıktıysanız bunu nasıl yapacağınız size kalmış. Ya kimselere haber vermeden gezersiniz, yaşananları paylaşmazsınız ya da bir miktar para harcayarak paylaşarak yol alır başkalarına ilham verir yol gösterirsiniz. Daha da ileri gidip yaptıklarınızla imkanlar yaratıp başkalarına destek olursunuz. Tercih sizin! Para kazanan da, kazanmayan da geziyor, her ikisinin de tecrübeleri farklı, şu daha iyidir diyecek bir uzman yok!!
Para harcama konusu ülkeden ülkeye ve yapılan geziye göre değişir.
Avrupa’da yaz aylarında seyahat edip sadece çadırda veya internet üzerinden warmshowers ve couchsurfing sayfalarından bulduğum insanlarda konaklayarak, Afrika’da okullarda kalıyordum, Güney Amerika’da itfaiyecilerde.
Aylık makarna tüketimim: 26.25€ (günde iki öğünden. tuz, yağ koymam)
Aylık müsli tüketimim: 60€ (Su ile yerim, başka bir şey karıştırmam. Karnım kazınırsa bir avuç alırım. Açlığımı keser.)
Schengen vizesi: 90 gün 60€, aylık 20€
Bu şekilde gezersem günlüğü 3.5 €’ya gelir bu yolculuğun. Güzel di mi?
Hatta bazı ülkeler vardır iki ay gezersin halkı sana cebinden beş kuruş harcatmaz üstüne 400$ para toplar öyle çıkarsın.
Bu arada bu şekilde seyahat ederek para biriktiriyorum. : )
Fakat imkanlar yaratmış biri olarak bu şekilde seyahat ederken ülkeleri elimden geldiğince tatmak, görmek istiyorum ve şunları da yapıyorum;
Müze gezerim, fiyatları 10€-25€ arasında değişir.
Operaya giderim, 20€-250€ arası değişir.
14€ – 30€ fiyat aralığında hostel, 50€-90€ arasında otel bulup konaklarım. Duşumu alır kıyafetlerimi yıkar, internet sayfama yazılar yazar, videolarımı montajlarım. Dünyayı gezen başka insanlarla tanışır arkadaş, dost olurum. Hatta yol arkadaşları bile çıkar aralarından.
Ülkenin yerel yemeklerini tatmak için en iyi restoranına da giderim, kenar mahallesine de. 5€-60€ arasında fiyatlar değişir.
Eğlence mekanlarına giderim 5€ da harcarım 100€ da!
Fotoğraf makinam kırılır biriktirdiğim paradan yenisini alırım. Bilgisayarım kırılır, bozulur yenisini alırım, drone düşer kırılır yenisini alırım ve daha bir çok olay olur, bütçe de ona göre şekillenir. (Not: elektronik eşyaların tamamını bu sayfa sayesinde yenilerim, hangi ekipmanları kullandığımda da ekipman bölümünde yazar)
Dünyayı bu şekilde gezmek için çalışıyor olmanız gerekiyor. Ee sen çalışmıyorsun diyenler olabilir, cevap 10. ve 14. soruların içinde yer alıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinden finansal destek hayatım boyunca almadım!!
Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği destek:
1 – Yabancı ülkeler normal pasaportla aylarca, yıllarca yasal olarak gezmeme izin verilmesi için gerekli belgeleri sağlar. (Şu noktada olay sadece o belgelerde bitmez. Sizin yabancı bir diplomatın karşısına çıktığınızda kendinizi ifade edebilmeniz de önemlidir. Bu da bireysel iletişim yeteneklerinize, konuşma üslubunuza, giyim kuşamınıza bağlıdır yoksa gene o vizeyi vermezler. Devlet destek olsa da kendim de konuşsam verilmediği ülke de olmuştur örnek Avusturya. Gene devletin destek olduğu ama alamadığı fakat bireysel iletişimle aldığım vize de olmuştur örnek Suudi Arabistan!) Devlet desteğinin verilmesinin farklı sebepleri vardır. 10 senelik pasaport ücretimi 22 mayıs 2012 yılında 510 TL ödeyerek Ankara Gölbaşı Emniyet Müdürlüğü’nden kendim almışımdır. Bakanlık ödememiş, benim de böyle bir talebim olmamıştır. Gene aynı şekilde ülkelere girerken aldığım vize ücretlerini de kendim öderim. Dışişleri bakanlığı hiç bir vatandaşı için nota yazıp bir başka ülkeden “Bu adamdan veya kadından vize ücreti almayın” diye bir talepte bulunmaz. Pasaport ücretini de ödemez. Hele hele benim gibi bisikletle seyahat eden biri için hiç yapmaz!
2 – Eskiyen ve yıpranan parçalarımın Türkiye’de müzede sergilenmek üzere ülkeye gönderilmesi işte bunu sağlayan kurum Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. Yukarıda da dediğim gibi bu desteklerin verilmesinin farklı sebepleri vardır.
Bisikletle Japonya turundan sonra yoldaki gider kalemlerimi görmüştüm. Dünya turuna çıkarken bir firma ile anlaşmış “Demir Atlı Adam” T-Shirt, bardak altlığı, kupa, bebek tulumu vs. gibi şeyler yaptırmış, internet sitesi üzerinden satmayı düşünmüştüm. 2012-2013 yıllarında bu olayı denemiş ve verilen emeğin, harcanan zamanın karşılığında yolculuğuma ek gelir sağlayamamıştım (1 senede 10 parça ürün satmıştım). Bu arada verilen emek derken yoldayken akıttığım terden bahsetmiyorum! Bu sayfada yılların yolculuk tecrübesi ve anıları yazar, üstelik okuması ve ulaşması da bedava. Sayfayı okuyan arkadaş “Helal olsun iyi yazmış, yazarlık hakkı” deyip belki ürünleri alırlar demiştim fakat pek alan olmamıştı. Evet, Sponsor olan firmalar var. O bölüme bakıldığında kimin nasıl ve neden sponsor olduğu yazar. Kimse “Gürkan Genç sen dünyayı gez biz de sana ekipman ve para verelim” demedi. Ortada bir emek ve çalışma var. Bunun karşılığında da yıllardır gezerim. Bu soruyu soracak kişi bu sayfayı enine boyuna okuyup incelememiştir, ne yaptığımdan habersizdir. Haberi olup gene aynı soruyu soruyorsa rahatsız olduğu başka bir konu vardır.
Gene bu soruyu soran kişiler hayatını, canını bu seyahate koymuş, gezmeyi yaşam tarzı yapmış insandan, her zaman çamurun içinde, çölde, dondurucu soğuklarda, gezmesini, kimseye muhtaç olmamasını, kimseden ekipman veya maddi yardım almamasını ister. Üstü başı yırtık pırtık, sakallar uzun şekilde gezmesini arzularlar onu öyle görmek isterler. Çünkü onlar için gerçek gezgin böyle olmalıdır. Evrensel meslek sahibi olup para kazanan kişileri gerçek gezginlerden görmezler. (Üniversitede eğitimini aldığım iletişimi evrensel meslek olarak kullanıyorum) Bu sayfada iki dilde yazılan onca yol anısını, seslendirmeleri, videoları fotoğrafları bir emek olarak görmediği gibi bu şekilde gelir elde eden birini de seyyah, gezgin, kaşif olarak görmez. Bu kişi çölleri de geçse, zirvelere de çıksa, yüzlerce sayfa yazı, fotoğraf ve video da çekse hatta hatta gençlere maddi manevi destek de verse bu soruyu soran insanlar tarafından takdir ve tebrik edilmesi zordur. 2010 yılından beri dünyayı geziyorum, nasıl başladıysam öyle devam ediyorum.
Öncelikle şunu bilmenizi isterim: Bu turun okuyuculardan ve kurumlardan destek almasını sağlayan özelliği başka yerlerde paylaşmak istediğiniz yazı, fotoğraf ve rota bilgileridir. Bu sayfa olmasa dünyayı hayal ettiğim şekilde gezemem. Bir paragraf alır yayınlarsın. Paylaştığım fotoğrafların bir iki tanesini paylaşırsın, altlarına da kaynak olarak bu sayfayı yazarsan buna hiç bir şey demem. 4 senedir de birçok okuyucu bu şekilde destek oldu olmaya da devam ediyorlar. Tezlerinde, sayfalarında, projelerinde yol anılarımı kullanıp internet sayfasını da kaynak göstererek paylaşmışlar. Bu şekilde davranan herkese teşekkür ederim.
Fakat yazıların ve fotoğrafların tamamını alıp başka sitelere, forumlara kopyalamak isterseniz, sitedeki yazılarla ne yapmak istediğinizi açıkça belirtmezseniz, projelerinizde kaynak göstermeden öğrendiğiniz bilgileri paylaşırsanız, “Yazılarını kitaplaştırdım yayınlamayı düşünüyorum” derseniz!! Ee, güzel arkadaşım, ağzımı açtım mı da ukala, egosu büyük, kendini beğenmiş adam ben oluyorum.. Ne yapayım bu terbiyesiz davranışınıza karşı sen söyle!
Sabahları 150 gr. kadar müsliyi varsa yoğurt yoksa sıcak suyla karıştırıyorum. İçine yanımda muz veya elma varsa da mutlaka atarım. Öğlenleri eğer yol üstünde bir yer bulursam oturur orada yerim. Yoksa makarna veya bir marketten ekmek domates peynir alırım. Akşamları da makarna. Gene kamp atmadan önce bir market bulduysam elma veya muz alırım. Makarnaya tuz atmam. Sadece içine 1 kaşık kenevir yağı koyarım. Şimdiye kadar takviye olarak arada sırada yanımda varsa kuru incir, helva, pekmez, fıstık ezmesi, fındık ezmesi, dulce de leche, helva, ceviz, kuru üzüm, badem kullandım.
Gittiğim ülkenin başkentinde gideceğim ülkenin elçiliğine uğruyorum, kendimi tanıtıyor, neler yaptığımı anlatıp başvuru formunu dolduyorum, sağlık sigortam ve projemle birlikte teslim ediyorum. En geç bir gün içinde istediğim zaman dilimleri içinde vize veriliyor. En büyük etkenlerden biri de ingilizce web sayfamın olması. Kimim ve senelerdir ne yaptığım sayfamda ve Wikipedia’da yazıyor. Bisikletle dünya turu atan bir insana hemen hemen tüm kapılar açılır. Bu seyahat sıradan turistlik bir gezi değildir. Turun yapıldığı hali hazırda internet ortamında gözükmektedir.
Gideceğim ülkenin elçileri ile görüşmeleri kendim yapıyorum. Yaptığım proje hakkında bilgi veriyor, kendileri ile sohbet ediyorum. Konsolosluk görevlileri ile değil direkt elçilerle veya konsolosla görüşüyorum.
Gezdiğim ülkeden ne zaman çıkacağım, sonraki ülkeye ne zaman giriş yapacağım belli olmadığından genellikle 3 aylık vize alırım. Bazı ülkeler vize tarihini vizeyi aldığım gün başlatıyor. Kimileri de hangi tarihte başlamasını istersem o tarihte veriyor. Ben de duruma göre tam gününde sınıra varıyor ve 3 ayı dolu dolu kullanıyorum. Vize ücretlerini kendim ödüyorum! Yani Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı veya Türkiye’nin herhangi bir kurumu dünyayı bisikletle geziyorum diye vize ücretlerimi ödemiyor. Böyle bir dünya yok.
Bir başka konu da Schengen Vizesi. “Gürkan Genç Avrupa’da nasıl oturum izni olmadan Schengen sınırları dışına da çıkmadan 2 yıl gezebildi? Normalde Schengen Vizesi 3 aylık verilir. Schengen’de şöyle bir kural vardır:
“Biz sana 1 sene içinde 3 ay gezebileceğin bir Schengen vizesi veriyoruz. 1 sene içinde 3 ay kadar gezer istediğin kadar Schengen ülkelerine girer çıkarsın. Fakat 3 ay bittiğinde, git ülkenden tekrar başvuru yap.” Avrupa vatandaşı olmayan herkes şu zamana kadar bunu yaptı. Avrupa Schengen’i kaldırana kadar da bu uygulmayı yapmaya da devam edecek.
Fransız diplomat İsviçre Cenevre’de şahsıma şöyle bir söz söyledi: ”Sistemimizde böyle bir şeyi ilk defa yapıyoruz, Avrupa’da istediğiniz kadar gezebilirsiniz.” Almanya ve Fransa sistemlerinde benim için özel bir sayfa açtılar, pasaportumda hakikaten bir çok diplomatın görmediği farklı bir vize var.
“Ee, senin ayrıcalığın ne arkadaş?” sorusunu sordunuz. www.gurkangenc.com sayfasında yazan yol hikayelerini okuyanlar bu ayrıcalığın neden verildiğini az çok bilir. Zaman ayırıp yazmışım paylaşmışım, merak eden kişi yol anılarımı okur.
Kullandığım markalar, ürünler internet sayfamda yer almakta (Ekipman). Bu ürünler dışında denemediğim veya test etmediğim ürün hakkında yorum istemeniz, fikir sormanız, benim de buna cevap vermem doğru olmaz. Bisikletçiler ve kamp malzemesi satan kişiler bütçenize göre en iyi ürünleri size göstereceklerdir. “Sayfana baktım, kullandığın ürünler çok pahalı! Bana başka ürünler öneremez misin?” diyen de oluyor. Arkadaşım kullandığım ürünler bunlar, kullanmadığım bir ürün hakkında sana nasıl fikir verip bunu al veya şunu al diyebilirim ki? Sonra ürünü beğenmedin veya kötü çıktı Gürkan Genç önerdi olacak. : )
Bu yüzden bana bisiklet öner veya hangisini alayım gibi mesajlarla gelmeyin rica ediyorum.
Bol aksiyonlu adrenalinli filmin sonu bilindiği zaman pek heyecanlı gelmez. Sadece yaşanılan maceradan zevk alınır. Macera sağlam olduğundan dolayı bazen filmler tekrar tekrar seyredilir.
Yolun sonu belli olduğuna göre, maceranın tadını çıkartayım. Tek bir hayatım var ve dünyayı görmek istiyorum.
Yola çıkmadan önce karım hamileydi. Kızımız doğdu. Bu zamana kadar karım büyüttü. Hali ile büyümesini kaçırdım. Döndüğümde hayatımıza birlikte kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu arada 2010 yılında Türkiye-Japonya turu sırasında Çin’de sevdiğim bir kadından oğlum oldu. Onla da arada bir Skype üzerinden sohbet ediyoruz. Ayrıca 2009 öncesinde bir kere evlenip boşanmıştım. O evliliğimden de bir kızım bir oğlum var. 2018 yılında da Güney Amerika’da sevdiğim kadından bir kızım oldu.
Kabul et ilk okuduğunda şaşırdın “Ana herif evliymiş ve çocukları varmış ya lan” da demiş olma olasılığın yüksek. Yukarıda yazanlar ülkemdeki insanların hakkımda yaptıkları dedikoduların bir kısmı.
Evli değilim, çocuğum da yok. Fakat birçok ülkede sevdiğim kadın oldu. Çocuğum olmasını isterdim. Açık söylemem gerekirse dönene kadar çocuğumuzla ilgilenecek bir anne bulamadım. Ayrıca benim gibi dünyanın dört bir yanını dolanan bir erkekle, turu yaparken evlenmek ve çocuk yapmak isteyen bir kadın da olmadı. “Dünyanın her yerinde sevgilin var, sevenin çok” diye mesaj atan da çoktur. Doğrudur.
Görünen o ki dönünce sistemin içine dahil olmayı başarabilirsem bir ev kurmayı da denerim. Bisikletle dünya turu yapma şansını 80 milyonluk bir ülkede şu anda yapan tek kişi olduğum düşünülürse (gezen demiyorum, dünya turu atan diyorum) gelecek nesile örnek bir birey olmak için bazı şeyleri feda etmeye değer.
Bir rotam yok. Gideceğim ülkeler belli. Önceden bir araştırma yapmıyorum. Şu gün burayı bugün burayı gezeceğim diye bir kuralım yok. Yolum üstünde çok önemli gezilecek yerler varsa oraları zaten biliyorumdur. Hangi yöne gideceksem pusulaya bakıp gidiyorum. Başkentlere elimden geldiğince uğrayıp müzelerin tamamını gezmeye özen gösteriyorum.
Ailem ve 1870-1930 yılları arasında yaşamış bir seyyah.
Bisikletin ön tekerleğinde SON 28 marka dinamo bulunmakta, Bilgisayar hariç elektronik aletlerin tamamını şarj ediyorum. (fotoğraf makinası, ses kayıt cihazı, aksiyon kamerası, telefon, e-kitap, tepe lambası, şarjlı piller ve ufak güç üniteleri)
Çölün ortasında iletişimimi sağlayacak, Facebook ve Twitter’a mesaj yollayabileceğim bir uydu iletişim sistemi bulunmakta. Ekipman sayfamda detayları yazıyor. Bunun dışında gittiğim her ülkede o ülkenin en iyi GSM hattını satın alıp sadece internet paketini açtırıyorum. Benim için hangi GSM hattının daha ucuz olduğu önemli değil. Arazide en geniş kapsama alanına sahip olan hattı almaya özen gösteririm. Uydu telefonum yok.
Üç günde bir mutlaka duş alırım. Yanımda iki tane 4LT su tankı bulunmakta. 4LT su tanklarını kamp atmadan önce doldururum. Kamp yerinde bir ağaca asar veya tek elimi yukarıda tutarak duş alırım. Sıfır dereceye kadar bu şekilde arazide duş aldığım zamanlar oldu. Daha aşağısını henüz denemedim. Kıyafetlerimi minik derelerde, benzinlik tuvaletlerinde yıkıyorum. Kışın bu mümkün olmadığından en geç 12. günün sonunda bir otele veya hostele girip yıkadığım kıyafetler kuruyuncaya kadar beklemek zorundayım. Neden 12 gün? Çünkü her bir iç çamaşırımı yıkamadan 3 gün kullanabiliyorum. 4. gün ve sonrasında o kadar ter toz toprak apış arasında aşındırmaya sebep oluyor ve mantar oluşturuyor. (bunların hepsini test ettiğim için rahat rahat yazıyorum)
Arazide uygun bir yerde tuvaletimi yapıyorum. Yanımda ıslak mendil veya tuvalet kağıdı mutlaka bulunur.
Kışın kullandığım çadırla everest zirvesine çıkılıyor. Şu zamana kadar çadırda en fazla -40 C gördüm. Gene kışın kullandığım uyku tulumum -60C’ye kadar koruyacak özelliğe sahip. Uyku tulumunun altında şişme mat bulunmakta. Ürünler en iyi kalite olduklarından korumaları ve dayanılıkları fazla. Hepsi ekipman sayfamda yazar.
Şu anki finansal desteklerle dünya turumu her daim hostellerde konaklayarak geçirmem imkansız. Dünya turu atarken kendine dünyanın en ünlü otellerini sponsor alan bir arkadaşım da var. Yani bu desteği almak mümkün, örneği var. Ben beceremedim.
Özlüyorum tabii özlemem mi? Fakat hayatımızın bir sonu olduğunu biliyoruz ve zamanımız kısıtlı. Ailem de bu zamanı kullanmama destek oldu. 20 Kasım 2018’de babam vefat etti ve melek olup yanıma geldi. Her gün destek oldu, her günümle gurur duyduğunu dile getirdi ve şimdi birlikte pedallıyoruz. Kardeşim ve annem de hala destek olur ve gurur duyarlar. Aramızda mesafeler olsa da bağları güçlü bir aileyiz. Ailem öpeyrum sizleri.
Korkularını bir kenara atmış, mantığı ile değil kalbi ile hareket eden biriyim. Hala manyak olduğumu düşünüyorsanız dostumun şu yazısını okuyun “Bir Deli Derviş” : ) Diğer mevzuya gelince. Kim bana iş verecek veya SSK var mı diye sorulur. Bu dünyadan ne imparatorlar, ne krallar ne zengin insanlar gelip geçmiş ve hepsi şu an toprağın altındalar. Sizce bu insanların yüzde kaçı dünyayı bu şekilde gezip görmüş olabilir? 45 yaşından sonra elim ayağım tuttuğu sürece ne iş varsa yaparım, aç kalmam açıkta kalmamak için de elimden geleni yaparım. Fakat birçok insandan şanslı olarak dünyanın büyük bir çoğunluğunu görerek o toprağın altına gitmiş olacağım. Bunu da zaten şu anda da başarmış durumdayım. Hal böyleyken de ailem benimle ve yaptıklarımla gurur duyuyor. Bu da bana yeter de artar.
İşte bunu yapmak hakikaten manyaklık olur. Hiç geri dönmeyi düşünmedim! Bu soruyu sormak da ayrı bir manyaklık. Bisikletle dünya turu atan adama hadi dön artık denir mi?
İşin motivasyonuna gelince; öncelikle bir şeylerden kaçtığım için dünya turuna çıkmadım veya dünya turunun öyle gözle görülür bir misyonu yok. Bu turun en büyük özelliği dünyayı kendim için gezmem. Çünkü öleceğim ve zaman daralıyor. Çok şanslısın diyorlar. Eğer bu bir şans ise onun oluşmasına zemin hazırladım. Durdurduk yere “Hadi sen bir dünya turuna çık” diyen olmadı. Dediğin gibi yıllardır yollardayım, bu seyahat öyle “Hadi çık bir tur at ve gel” olayı değil. Öyle olsaydı arkamdan imkanı olan yüzlerce kişi bisikletle dünya turuna çıkardı. Bir şeyi çok istersek yaparız. Bisikletle dünya turu atarak gezmeyi istediğim için, yaşamı sevdiğim ve kalan süreyi en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştığım için motivasyonum da her zaman yüksek. Onlarca kötü olay da atlatsam hep devam ettim, devam da edeceğim. Ruh halimde ne bir olumsuzluk ne bir bıkkınlık ne de motivasyonumda bir düşme var.
Şu gün şu noktada olmalıyım diye bir kuralım yok. Gün içinde yaptığım kilometreler her gün farklı. Bazen 10 km yapıp çadır atıyorum. Çadır attığım noktayı cidden beğendiysem bir iki gün orada kalıyorum. Bazen 20 gün hiç aralıksız yol alıp günde 80-120 km arası alıyorum. Öyle alanlardan geçiyorum ki gezecek hiç bir yer yok. Ara mesafeyi çok hızlı almak istersem onu da yapabiliyorum. Uluslararası turlarımda bir günde en fazla 232 km yol aldım (Suudi Arabistan çöl geçişi). Belli bir hızım, yapmam gereken rota yok. Normal zamanlarda ortalama hızım saatte 18 ila 22 kilometre arasında değişmekte.
Tur ekipmanları olmadan yani bagaj bağlantıları, suluk kafesleri ve diğer aksesuarlar olmandan boş haliyle bisiklet 8.9 kg. Bu haliyle bir kere Mtb(mountain bike) yarışına da katıldım.
Tur bisikleti moduna geçip tüm bagaj ve aksesuarları taktığımda bisiklet 18 kg.
Bisiklet üzerinde toplamda 6 çanta bulunmakta. Ön gidon çantası 4 kg ve 6 litre.
Bisikletin ön tarafında sağında solunda yer alan çantaların her biri 6.5 kg, toplamda 13 kg. Çantaların her biri 12.5 litre.
Bisikletin önünde yan çantaların üstünde yer alan çanta 3 kg 15 litre.
Bisikletin arka tarafında, sele altında yer alan çanta 5 kg 16 litre.
Bisiklet kadrosunun ortasında yer alan çanta 3 kilo 4 litre.
Çantaların toplam hacmi 62 litre, ağırlığı 28 kg, bisikletin ağırlığı ile birlikte toplam 46 kg. İçindeki erzakla arazide hiç bir yerleşim yeri görmeden en fazla 9 öğün yemek yiyebilmekteyim.
Bisikletin üzerindeki yükler arasında yazlık ve kışlık kıyafetler, bisikletin temel noktalarında değişiklik yapabilecek tamir aletleri, kamp malzemeleri, bilgisayar, drone, fotoğraf makinası ve başka elektronikler de bulunmakta.
Bisikletle çöle girdiğimde yük artmakta. Su ve yemek stoklaması yaptığımdan 30 kg yük daha eklemekteyim.
Çantaların içindeki eşyaları belli bir sıraya göre düzenledim. Senelerdir yaptığım turlarda aynı düzen devam etmekte. Fazlasıyla tırmanış yapan biri olduğumdan dolayı yolculuk boyunca kullanmadığım veya kullanmayacağım en ufak parçayı bile yanımda taşımam. Hediyelik eşya ıvır zıvır almam. Hatıra taşımam.
Kamp yerleri için belli kriterlerim var. Çadırı koyduğum noktaya göre içinde uyuma pozisyonum bile farklı. Bisikleti bazı noktalarda çadırıma kitlerim. Bazen hiç bir yere kitlemem, çantalarla birlikte açık alanda durur. Göz yaşartıcı taşırım. Bazı ülkelerde 20 cm bıçaklar taşıdığım da oldu. Fakat bu turlarda hiçbir şeyin garantisi yoktur. Bir ülkede 2 harici diskimi dikkatsizliğim sonucu çaldırdım. Sonuç; gezdiğim 3 ülkenin tüm videoları, fotoğrafları ve 1 senedir hazırladığım belgeselimi kaybettim. Bir ülkede 3 kişi soymaya çalıştı, dayak yedim esnaf kurtardı, bir başka ülkede göğsüme AK-47 dayayıp paramı istediler. Başka bir ülkede bir grup bıçakla peşimde koşturdu. Şimdilik hala hayattayım ve yoluma devam ediyorum.
Dünyanın her yerinde kötü insanlar var. Karşıma çıkarlar veya çıkmazlar. Yolda aldığım her karar yaşanacakları etkilemekte. 2012 yılında 4 tur bisikletçisi, 2013 yılı içinde 12 tur bisikletçisi, 2014 yılında 6 tur bisikletçisi, 2015 yılında 4 tur bisikletçisi, 2016 yılında 4 tur bisikletçisi, 2017 yılında 7 tur bisikletçisi dünyanın farklı noktalarında hayalleri olan dünya turlarını gerçekleştirirken hayatlarını kaybettiler.
Bu vesile ile hayalleri peşinde koşturanları saygıyla anıyorum.
Yolculukta bazen aynı yöne doğru pedal çevirdiğim başka gezginlerle de tanışıyorum. Onlarla bir süre pedalladıktan sonra herkes kendi yolluna devam ediyor. Bazen Türkiye’den arkadaşlarım geliyor. Bu arkadaşlarım da Türkiye’de bulunduğum dönemde birlikte pedallayıp gezdiğim kişilerdir. Birlikte pedal çevirdiğim kişilerin referansı ile birilerini de davet edebilirim. Fakat tek başına pedallamayı tercih eden biriyim.
Yanıma sadece Türkiye’de birlikte pedalladığım ve iyi tanıdığım dostlarımı davet ediyorum. Tanımadığım, birlikte pedal çevirmediğim, kamp yapıp yapamayacağı konusunda fikrim olmayan kişileri davet etmem. Ayrıca bir çok kişi için iyi bir tur arkadaşı değilimdir.
Görüntüleri kendim çekiyorum, tripod ve monopod kullanıyorum. Bazen kamerayı bir noktaya yerleştirip çekiyor sonra geri dönüp kamerayı alıyorum. Ayrıca beni takip edebilen bir drone taşıyorum. Yolculuk sırasında çektiğim ve internete yüklediğim görüntülerin montajlarını ve kısa filmler haline dönüşmesini sağlayan kişi benim. Her ülke bittiğinde bir haftamı çektiğim görüntüleri seyretmeye, ayıklamaya, montajlamaya ayırıyorum. Oldukça uzun bir uğraş gerektiriyor. İnternet sayfamda okudunuz yazıları yolda kendim yazıyorum. İmla hatalarımla ve İngilizce’ye çevrilmesiyle takım arkadaşlarım ilgileniyor. Sonrasında yazıları bana gönderiyorlar. Hem Türkçe hem de İngilizce sayfayı fotoğraflarla destekleyip kendim yüklüyorum. Her bir yazıyı sayfaya yüklemem ve organize etmem yaklaşık 4 saatimi alıyor.
E-posta mesajları, Facebook, Instagram ve Twitter mesajlarını cevaplayan kişi benim. İletişim kutusuna atacağınız her mesaja şahsen cevap veriyorum. Benim yerime yazan çizen veya sorulara cevap veren birileri yok. Olması da mümkün değil. Neler yaşadığımı veya yaptığımı yolda tanıştığım insanlar dışında uzaktakiler bilemez. Bu yüzden size geri dönüş yaptığımda şaşırmayın. Evet bu kadar olayın arasın tek tek tüm mesajlara ve yorumlara da cevap veriyorum. (Bazen gözden kaçırdıklarım da oluyor, kusura bakmayın.)
Ayrıca mesajlarınızı bazı sosyal medya hesaplarında okuduğumu ama cevap yazmadığımı görüyorsunuz. Okuduğumu gördükten sonra hemen arkasından “Kardeş okudun ama cevap vermedin” deyip başka cümleler de sıralıyorsunuz. Yahu hiç yolda olduğumu, yorgun olduğumu, başka bir şeyle ilgilendiğimi düşünemiyor musunuz? Uzun uzun yazmaya zaman ayıracak bir müsait durum yok demek. Lütfen böyle alınganlıklar yapmayın. Aynı şekilde bazen yorumlara cevap yazıyorum, birine yazıp diğerine yazmadım mı da dargınlık oluyor. Herkese tek tek cevap vermek kaç saatimi alıyor lütfen. Elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum.
8 senedir bisikletle uluslararası geziler yapıyorum. Şimdilik hiç hasta olmadım. Özbekistan’da ve Cezayir’de zehirlendim. Rusya’da çadırı kurarken gergin pollerden biri dişime çarptı ön dişim hasar gördü, zaman içinde de düştü. İsveç’de sağ baldır kasımı yırttım, 20 gün bisiklet süremedim. İsviçre’de araba çarptı, Fransa’da apış aramda mantar çıktı ve pedallamayı bırakmadığım için aylarca geçmedi, bacaklarıma yayıldı. Geçmesi için 20 gün bisiklet kullanmadım. İngiltere’de bisikletten düşüp sol kaburgalarımı kırdım. Filistin-İsrail arasında göğsümden akrep soktu, Ürdün’de sağ kaburgalarımı kırdım, Suudi Arabistan’da tır çarptı 2 operasyon geçirdim sonrasında 2 aylık dinlemeyi bu coğrafyada yaptım. Afrika’da malarya(sıtma) oldum, %50 hayatta kalma şansım vardı. Şili’nin güneyinde zona virüsü çıktı. Doktor “Dinlenmen lazım” dedi, iyi o zaman yola devam dedim. Şili Arjantin dağ geçidi sırasında bisikletten düştüm, sol dizimde ödem oluştu 20 günde ancak kendine gelebildi. Tam kendine geldiği dediğim bir sırada bir başka düşüş yaşayarak sol kolumda 4 çatlak ve bir tendon yırtığı durumu meydana geldi. Kolumu çatlattığımı ve tendonu yırttığımı 650 kilometre sonra ağrılar geçmediğinde hastaneye gittiğimde öğrendim ve sol kolumu 7 ay kadar %30 performansta kullanabileceğim söylendi. Şu anda %80 ile kullanıyorum ve öyle kaldı. Bolivya’da arıttığım sudan dolayı gece ıssız bir noktada 4.780 metrede zehirlendim ve çadırın içinde dışında her yeree saatlerce kustum. Sonra da halsizlikten bayılmışım.
Kısacası pes etmedim, bu tur bitinceye kadar da pes etmeye niyetim yok.
Bisiklette kas gevşetici, ağrı kesici, antibiyotik, polen alerjisi hapı, prezervatif ve minik bir ilk yardım çantası yer alır. Şu aşıları oldum; Japon ensefaliti, Meningokok, Sarı Humma, Grip Aşısı, Tifo H. Influenza, Tetanoz, Pnömokok, Difteri, Hepatit A ve Hepatit B, Afrika’da da Sahra altı ülkelerde de haftalık sıtma ilacı kullandım fakat bir süre sonra bırakmak zorunda kaldım. O ilaçları bir yere kadar kullanıyorsunuz sonrası artık sizin şansınıza kalmış. Ya sıtma olursun ya da şanslıysan olmazsın!
Her bireyin ihtiyaçları farklıdır. Yolculuğumda yanıma neler almışım bu sayfada yazmakta. (Gürkan Genç Ekipman) Kullandığım ekipmanların tamamı uzun soluklu turlar için kullanılacak en iyi ürünlerdir. Türkiye’de bir sene de gezsem arka çantalar yeter. Çok yük taşımak kimseyi daha iyi turcu yapmaz, kendine eziyet edersin. Bütçene göre alternatif seçeneklere de internet ortamından ulaşabilirsin.
“Dünyayı gezen bir adam, o zaman benim gideceğim yolu Türkiye’de kesinlikle yapmıştır” düşüncesi yanlış. Ülkemizde bisikletiyle senelerdir seyahat eden bir çok gezgin var ve yol anılarını sayfalarında paylaşmaktalar. İnternetten araştırıp okumanız mümkündür.
Gürkan Genç bisiklet veriyor sayfasında nasıl bisiklet verdiğimi yazdım. ”Seni severek takip ediyoruz” cümleleri ile başlayan bu arkadaşlar zamanlarını ayırıp sitedeki yazıları, yol anılarını hiç okumamışlardır. Okusa zaten böyle bir talepte bulunmayacak. Rica ediyorum sayfayı okursanız bu sayfanın oluşmasına ayırdığım emeğe de saygı göstermiş olursunuz. Bu projemi 2012-2018 yılları arasında sürdürdüm, sonrasında bıraktım; artık bisiklet dağıtmıyorum.
Tek başına yol alan bir insanın belgesel çekmesi imkansız değil. Yapan bisikletçiler var. Şuradan biraz görüntü alayım ah şurada insanlar dans ediyor onları çekeyim, aa yağmur yağdı onu da çekeyim, çöle girdim zirveye girdim onları da çekeyim edeyim diyen biri değilim. İnternette yayınladığım görüntülerin amacı farklıdır. Videoları seyrettiğinizde ne hissediyorsunuz? Gidip bisiklet almak veya bisikletinizle uzaklara gitme isteği geliyor. “Ee madem mektebine gittin işi de biliyorsun neden çekmiyorsun?” diye soruluyor. Yazıyorum, fotoğraf çekiyorum, yazdıklarımı seslendiriyorum, dünyayı bisikletle gezmenin dışında 3 farklı projeye daha destek olmaya çalışıyorum. Belgesel çekeceksem sadece onu yaparım. Başka işlere vakit ayırmam. Yapmak istediğim şey yolculuğumun belgeselini çekmek değil. Bu yolculuğun belgeseli olacaksa yanıma bu işlerden anlayan ve aynı zamanda bisiklete binmesini seven birinin daha gelmesi gerekiyor ve o kişinin de benimle birlikte gezmenin dışında yapacağı tek iş bu seyahatin belgesini çekmek olacak. En önemlisi de bir takım olmayı başarmamız gerekiyor. Bu kişi hali hazırda var. Enes Şensoy, fakat Enes’in bütçesini sağlayacak bir gelirim olmadığı için yıllardır yanıma davet edemedim.
Trt, World&Travel, İz Tv, National Geographic, Ntv, Cnn ile ve bazı özel şirketlerle görüşmeler yaptım veya e-posta yolladım. Eğer siz bu kurumlara dahil değilseniz ve doğru bağlantılarınız yoksa sizin üzerinizden iyi para kazanıp size bir miktar para verip “Senin bilinirliliğini arttıracağız” derler. Senelerdir bilinirlilik umrumda değil. Takip eden eder, etmeyen etmez.
Dünya turunun kitabı olur. Japonya turunun hali hazırda bir kitabı var. Fakat yayın evine henüz vermedim. O kitabı yayınlamak için henüz erken, belki gelecekte bir gün yayınlatırım fakat öncesine başka kitap projelerim var.
Bisikletin zincir yağı bittiğinde (mekanik sesten hemen anlaşılıyor) sadece zincire yağ sürerim. Onun dışında ne ayna kola ne arka aktarıcıya ne de çarklara yağ sürmem. Bunu da sadece zincire bir tur attırarak yaparım. Her 1.000 kilometrede zinciri temizlerim. Yokuşlarda asla zinciri zorlayacak hareketler yapmam. Bol kadanslı tırmanışlar gerçekleştiririm. Bir adet yedek zincir taşırım. İki kutu bisiklet yağı bulunur. Ön tekerlekte 36, arka tekerlekte 40 tel olduğundan akord ayarım kolay kolay bozulmaz. Bu ayarı yapabilmek için anahtarım mevcuttur. Arka kasetin kilidini açacak akord anahtarı büyüklüğünde bir anahtar vardır. Alet takımı olarak alyan seti, zincir tamir seti ve Leatherman çakım mevcut. Yaklaşık 15 yama takımı var. Uhuyu oje şişesinin içinde taşırım. Dış lastik yama takımı da bulunmakta, böylelikle dış lastiğim yarılsa da çok uzun kilometreler yoluma devam edebilirim. İki adet yedek iç lastik vardır. Bir adet fren telim, bir adet vites telim var. Bunları senede bir kere değiştiririm. Onun dışında ihtiyaç duyduğum süre içinde bisiklet üzerinde yer alan telleri arada bir yağlarım. Yaklaşık 6 çift yedek fren papucu taşırım. Oldukça az fren kullanmaya çalışır, fren papuçlarını kolay kolay eskitmem. Burada XT-V fren kullanmanın avantajını da yaşarım. Brooks selemi yola çıktığım günden bugüne kadar bir gün bile yağlamamışımdır! Sadece biraz gerginleştirmişimdir. 2 seneden bu yana bisikletimi 4 defa yıkadım. Ön furj takımının yedeği var. Bagaj vidalarının yedekleri var. Fren ayar vidalarının yedekleri var. 4 adet yedek jant teli var. Bir adet yedek dış lastik var. Bisiklete bakımı eğer cidden ihtiyacı varsa yaparım. Uzun süreli aralar verdiğimde yola çıkmadan önce her parçasını kontrol eder sonra yola çıkarım.
İncik boncuk veya benzer şeyler almıyorum. Bunları alacak ve gönderecek imkanım olmasına rağmen böyle bir girişimim olmadı. Yolculukta tanıştığım insanlar bazen kullanabileceğim kıyafetler, tamir için ekipmanlar hediye ederler. Yol üstüne tanıştığım benden çok onların ihtiyaç duyduğuna inandığım kişilere verilenleri hediye ederim. Şunu alayım bunu alayım diye bir tüketim çılgınlığım olmamıştır. Türkiye’ye gönderdiğim parçalar bisikletin kırılan veya eskiyen parçaları, Kışlık lastikler, yıpranmış kıyafetler, kışlık uyku tulumudur. Kıyafetlerim senelerdir belli ve sürekli onları giymemden ve yıkamamdan dolayı kumaşları eriyor veya özelliklerini kaybediyorlar. Mümkün mertebe aynı renk ve modelleri bulmaya çalışıp o şekilde yenileyip yola devam ediyorum.
Bisikletle dünya turu veya bölgesel turlar yapan bir dolu insan var. Hepsi sayfasında nasıl tur yaptığını paylaşmış yazmış. Fakat özellikle “Abi senin gibi tur yapmak istiyorum” diyorsun. Bak turu yapamazsın demeyeceğim fakat benimki gibi bir tur öyle gözüktüğü gibi kolay değil. Önce üniversite eğitimini bitireceksin, hatta üstüne yüksek lisans yapsan fena olmaz. Sonra askerlik, sonra öz geçmişini gönderip şirketlerde çalışmaya başlayacaksın. Zamanı geldiğinde kendi şirketini, işini kuracaksın. Kendi ayakların üzerinde durduğunda hadi ben gidiyorum diyeceksin tabi o zamana kadar evlenmemiş, çocuk sahibi olmamışsan. Öbür türlü anandan, babandan, akrabalarından sürekli para alarak mı dünya turu yapacaksın? Evet, öyle yapacağım, ailem de senelerce bana bu parayı gönderecek diyorsan hiç durma hemen yola çık. Veya sponsorlar sana dünyayı gezeceksin diye para mı verecekler sanıyorsun? Onların reklamını yaparım diye mi diye düşünüyorsun? O firmaların senin reklamına ihtiyacı mı var? (bunları böyle yazıyorum çünkü kendim yaşadım! Acı gerçekler!) Önce kendine küçük hedefler koymanı tavsiye ederim. Pat diye 12 yaşında hayalini kurduğum, 33 yaşında gerçekleştirmeye başladığım ve yıllardır ülkeme gelmeden yolda olduğum dünya turu için “Abi ben yola çıkacağım bana bu işin sırrını söyle” dersen “He la oldu” derim. Önce küçük hedefler sonra büyükleri. Yoksa böyle bir tura pat diye çıkar dünya turu atıyorum dersin yarısında para sıkıntısından evine dönersin. Ayrıca bana bu soruyu sorduysan ve ben de seni bu sayfaya yönlendirdiysem yolun uzun. Kim olduğumu, nereleri gezdiğimi neler yaptığımı okumadan, araştırmadan “Abi bir sorum var” ile gelmek olmaz. Gezgin dediğin araştırmacı olur, merak eder detayına kadar öğrenir tıkandığı yerde yardım ister. İnşallah hedeflerini gerçekleştirirsin.
Evet kılıyorum desem – Helal olsun adama dünyayı gezerken 5 vakit namaz da kılıyor.
Hayır kılmıyorum desem – Ee, hani bu adam inançlıydı bu nasıl iş, sözde Müslüman. Hem inan hem namaz kılma!
Oruç tutuyorum desem – Adam dinine bağlı orucunda niyazında. Allah inancı var.
Oruç tutmuyorum desem – Bu herifin Allah inancı yok, Müslüman’lıkla da alakası yok.
Alkol içmiyorum desem – Örnek insan, alkol de almıyor. Zaten sporcu alkol almaz. Gürkan inançlı biri, normal.
Alkol içiyorum desem – Kötü örnek oluyorsun, Alkolik misin? Sporcu alkol mü alır?
Vereceğim cevaba göre beni iyi veya kötü anlamda anıp şahsımla ilgili sohbet açıldığında sağındaki solundaki insana “Biliyor musun Gürkan Genç …..” cümlesi ile başlayan ve boşluğa bu yukarıdaki cümlelerden birini geçirerek sohbetine devam edeceksin. Soruya vereceğim cevap her ne olursa olsun kişisel tatminin veya dedikodu yapmandan öteye gitmeyecektir.
Bunları yapıyorum veya yapmıyorum diye beni takip ediyor, seviyor veya örnek alıyorsan hemen takibi bırakmanı rica ederim.
İyi bir insan olarak seviyor ve seyahat tecrübelerimden faydalanmak için takip edersen sevinirim.
Hayır arkadaşlarımın doğum günü partisine maalesef katılamıyorum ^_^ 2023 yılında dünya turum bittiğinde büyük bir doğumgünü partisi verip hepsini telefi etmeyi düşünüyorum.
Sinirli veya asabi biri dünyanın dört bir yanında bu kadar eş dost arkadaş edinebilir mi? Edinemez. Misafir edilebilir mi? Edilemez. Bu sayfada yer alan sorular 50.000. defa sorulunca gülücükler içinde cevap vermiyorum. Bu sayfada soruyu soranın aklına gelen veya gelmeyen birçok soruya cevap verdim. İnternet elinin altında, ufak bir araştırma yapsa her şeye ulaşacak ama yok illa ben tekrar tekrar yazmalıyım. Özellikle “Parayı nereden buluyorsun? Zengin misin?” ve “Hayat sana güzel” cümlelerini kuranlardan hakikaten hoşlanmıyorum. Dünyada kaç zengin insan bisikletle dünya turu atmış veya atan kaç kişi zengin olmuş?
Birileri çıkıyor yaptığım seyahatler ile ilgili orada burada içeriğini bilmeden neler yaptığımı okumadan (ki okumak zorunda da değil) sağda solda artistin teki, para ile geziyor, götü kalkmış, kibirli, egoist diye anlatıyor. Cevap vermiyorum diye de isteyen istediğini söylüyor. (En azından kendi sayfama yazabiliyorum 🙂 ).
Özellikle de bisiklet camiasındaki uzman ve profesyonellerle sesleniyorum: Bakın benim ağzımdan bir kere bile şu konuda uzmanım veya profesyonel bir bisikletçiyim gibi sözler çıkmadığı gibi, birilerini küçük gören veya alay eden sözler de söylememişimdir! “Gürkan böyle böyle demiş” diyerek benim ağzımdan konuşanı buyrun karşıma çıkartın, onu oracıkta birlikte mahçup edelim. Bisikletle uzun yıllardır gezen biriyim ve tecrübelerimi paylaşıyorum, beğenen olur beğenmeyen olur eleştiren olur eyvallah. Ayrıca bana sorulan patavatsız sorulara karşı sert cevap alınca da “Gürkan bana ukalaca cevap verdi” deniyor. Öyle sorular geliyor ki sorunun içinde belli o sorunun ne amaçla sorulduğu “Ben ne yaptım sana? Nedir bu nefret? Tanımıyorum bilmiyorum seni?” Ne bana, ne de yolda olan başkalarına bu tarz üzücü sorularla gelmeyin.
Avrupa’da hızlı gidiyordum çünkü sürekli bir noktaya yetişmeye gayret ediyordum. Sofya, Moskova, Stockholm, Bern, Milan, London, Barcelona, Rabat, Madrid bu noktalara hep yetişmeye çalıştım önemli bir sebebim vardı! Yukarıda da dediğim gibi bu seyahati tüm detayları ile paylaşmıyorum. Cezayir’den sonra tur olması gereken rutin haline girdi. Yahu peki ne alaka dünyayı gezen bir adamın acelesi ne ki? O hikayeyi anlatsam değil yüzbin, şu an milyonlarca takipçim vardı. Şov işlerini seven biri değilim.
Ayrıca yazıların azalmasının çok sebebi var. Bazı bölgelerde yalnız kalamazsınız. İlgi alaka misafirperverlik çok fazla olur. Hal böyleyken sizi davet eden insanlara “Ya siz takılın ben yazılarımla internet sayfamla ilgileneceğim” diyemem. Dünya turu yapıyorum, birçok anlamda zor bir yolculuk. Bazen canım bir şey paylaşmak veya yazmak, konuşmak istemiyor.
Böyle bir turda aşırı kilo aldığım alanlar da var, aşırı kilo verdiğim alanlar da var. Bu değişimi dünya turu bitinceye kadar maalesef göreceksiniz. Ben de bu soruyu maalesef dünya turu bitinceye kadar hep göreceğim. Arkadaşlar 31 yaşında sosyal medyada fotoğraf paylaşmaya başladım seyahatlerimle ilgili, gelmişim 41 yaşına.. Yaşlanacağım ve bir gün de öleceğim bu normal bir süreç.
Hepsini yapmak tabi ki de mümkün. Hesbıma 5.000$+KDV saha çalışması ve analizi ücretini yatırırsanız böyle bir araştırmayı yaparım. Bölgeye gelip halk arasında araştırma yapmaya kalkarsanız uçak bileti masrafınız, otel masrafınız, araç kiralama, rehber v.s v.s üstelik ne kadar çok zaman geçirirseniz harcayacağınız meblağ da o kadar artacaktır. Öğrenmek istediklerinizi e-posta aracılığı ile gönderebilirsiniz. Eğer yapabileceğimi inanırsam yerinde sahada gözlemler, devlet yetkilileri ile konuşur istediğiniz konular hakkında bilgileri alır size gönderirim. Meblayı da banka hesabıma gönderirseniz sevinirim. Böyle bir para veremem diyorsanız internet tarayıcınızdan Google sayfası sayesinde destek alabilirsiniz. Kusura bakmayın ama zamanımı bedavaya sizin için bölgede araştırma yapıp şirket yetkilileri ile, devlet adamları ile görüşüp size bilgi vermek için harcamam. Not: Gıda sektörü için araştırma yapıp bilgi verdiğim şirketler olmuştur.
Bu tarz bir hayatı seçmek, böyle bir seyahati yapmak kendi seçimim. İlgi çekmek için, para kazanmak için yapılan bir şey değil. Tek başıma yürüdüğüm, belki de tek başıma yolda öleceğim bir tercih. Yüz yüze benimle tanışmış insanlar iyi bilir ilgi görmek veya tanınmakla ilgilenen biri değilim! İnsanlar nasıl tercih ettikleri hayatlarda para kazanıp yaşamaya devam ediyorlarsa ben de bunu farklı bir yolda dünyayı gezerek yapmaya çabalıyorum. Yazıyorum, fotoğraflıyorum, anlatıyorum. Beğeneni de oluyor beğenmeyip eleştireni de. Düşsem de, yorulsam da, bir çok olumsuzluk yaşasam da, eleştirilsem de, sevilsem de güçlü olmaya, güçlü durmaya gayret ediyorum. Kolay gibi gözükse de kolay değil. Rica ediyorum ukalalık olarak algılamayın ama ülkede şu anda bisikletle yıllardır gerçekten dünya turu atan sadece ben varım, birçok arkadaş başladı ve geri döndü. Bu olay param olsa ben de gezerim, sponsorum olsa be nde gezerim, 100 kilometre bisiklete binen herkes bunu yapar olayı değildir.
Yaşamı her anlamda sınırsızca yaşamak inanılmaz bir deneyim ve tecrübedir. Yaşadığım bu serüvenden rahatsız olduğum bir durum yok, lütfen bu konuda benim için üzülmeyin. Mutlu olduğumu bilin yeter.
Dünya turu; 9 Eylül 2012 tarihinde pedalı çevirdiğim ilk gün bitti. Bitirebilecek miyim, yoksa yarıda mı bırakacağım diye kafamda bir soru işareti yok. Başladığım bir işi yarıda bırakmayı seven biri değilim.
1993 anneme bisikletle dünya turuna çıkacağım dedim…
1995’de lisede okurken hedefim iletişim fakültesinde okumaktı – iletişim fakültesi mezunu oldum.
2002 yılında Japonya’ya gitmek istemiştim, maddi imkanım olmadığı için gidememiştim (üniversitede Japon tarihini okumuştum, çok hoşuma gitmişti)
2003’de hedefim kurumsal bir şirkette çalışmaktı – Tav Holding bünyesinde çalıştım.
2006’da hedefim restoran sahibi olup işletmeciliğini yapmaktı – Ankara’da 2 arkadaşımla birlikte 2008’den 2010 yılına kadar restoran sahibiydim.
2009 yılında üniversite yıllarında kurduğum Japonya’ya gitme hayalimi bisikletle gerçekleştirmeyi hayal ettim – 2010-2011 yıllarında bisikletimle Türkiye’den Japonya’ya gittim.
2010 yılının Aralık ayında Güney Kore’de bir video çektim, “İmkanım olursa bisikletimle dünya turuna çıkacağım.” dedim.
2011 yılının Mayıs ayında Türkiye’nin dört bir yanında sunumlar vereceğim, fotoğraf sergileri açacağım dedim. Eylül 2011 – Mayıs 2012 tarihlerinde Türkiye’de 100 kadar okulda sunum verdim. 4 fotoğraf sergisi açtım. Turun belgeseli Kanada Dağ Filmleri Festivali’nde ve Türkiye Dağ Filmleri Festivali’nde gösterildi.
2011 Aralık ayında bisikletimle dünya turuna çıkacağımı ailem, dostlarım ve sizlerle paylaştım. O dönem hiç sponsorum yoktu ama yola çıkana kadar olacak dedim!! – 9 Eylül 2012 tarihinde 1993 yılında anneme ve 2010 yılında çektiğim videoda dediğim gibi dünya turuna 10 sponsorla başladım.
2012 yılında dünya turuna çıktığımda her iki ayda bir bisiklet dağıtacağım, yabancı dil eğitim bursu vereceğim, gençlerin gezmesi için Gezgin Bursu adı altında projeler oluşturacağım, sporculara destek vermeye çalışacağım dedim. – Tek tek hepsini gerçekleştirdim, gerçekleştirmeye de devam ediyorum. En büyük eserim de Genç Kaşifler olmuştur.
2011 yılında sitemdeki yazıları seslendireceğim dedim. 2014 yılında yazılarımın hepsini seslendirmeye yavaş yavaş başladım!
2013 Mart ayında; dünya turum bittikten sonra SPOR BAKANI olmak istediğimi o sıralar Danimarka’da Erasmus öğrencisi olan Ecem’e söylemiştim, videosunu da çekmiştik.
Bir gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Spor Bakanı olmak için elimden geleni yapacağım.
8 sene basketbol takımında, 3 sene yüzme takımında, 3 sene voleybol takımında yer aldım. Eski kız arkadaşım buz hokeyi takımında olduğundan buz pateni yapmasını da öğrendim, su kayağı ve wake board’u iyi yaparım. 10 sene snowboard yaptım. Mekan ve takım arkadaşı buldukça kaya tırmanışı yaptım. Seyahatlerimde birçok ülkede ata bindim. Koşmasını severim. Futbolu iyi oynarım. Okul takımında kalecilik de yaptım. Profesyonel bisiklet sporcusuyum diyemem. Sadece bir defa MTB(mountain bike) yarışına katıldım. Başladığım yarışı bitiririm, yarıda bırakmam. Gezdiğim ülkelerde geleceğin spor bakanı adayları ile bir araya geliyorum, günümüzdeki spordan sorumlu insanlarla buluşuyor, sohbet ediyorum. Turizmde, eğitimde, sağlıkta, şehir planlamasında, sporun ve sporcunun yer alması için ne gibi çalışmaları ülkemizde yapmalıyız, bunların araştırmalarını yıllardır yapıyorum.
Spor Bakanı olamayabilirim! Fakat bu demek değildir ki bu nokta için hayal kurup hedef koyamam. Yukarıda yazdıklarımı gördünüz. Başarısız olursam da hayatım boyunca iyi bir şeyler yapmaya devam ederim. Başka hayallerim var.
Dünyayı bisikletle gezen bu kadar insanla iletişim halinde olan sporun hemen her dalında yer alan birini SPOR BAKANI yapmak sizlere kalmış. Şansımı denemekle bir şey kaybetmem. Olmadı kendi yoluma devam ederim.
Spor bakanı olmak istiyorum dediğimde bu düşüncemle en zor zamanımda veya dönemlerimde dalga geçip toplum arasında beni küçük düşürmeye çalışarak “Yıllardır bedavaya gezdi, çalışmayı düşünmüyor, hükümetlerin adamı olur yan gelir yatar, beleşe hayat yaşamaya devam edecek, sizleri kandırıyor, yaptıklarını yapan bir çok bisikletli var” diyenler de olacaktır. Bu kişilere de diyebileceğim; bu sayfalardan, videolardan veya canlı yayınlardan en ufak bir bilgi öğrenmelerine vesile olmuşsam da hakkımı helal etmiyorum.
Gezerken; yazan, yazdıklarını görme engelliler için seslendiren, sayfasını onların programlarına göre ayarlayan, fotoğraflayan, video çeken bunları yoldayken paylaşan, gittiği ülkelerin gazetelerine dergilerine televizyonlara çıkan, okullarda, üniversitelerde sunumlar veren, devlet yetkilileri ile biraraya gelip görüşmeler yapan, ülkesini tanıtan, dünya turu ile birlikte yaptığı projeler sayesinde çocuk okutan, yabancı dil eğitim bursu veren, yurtdışında öğrencilere burs bulan, bisiklet dağıtan, ülkesinde gençlerin gezmesi için altlarına bisiklet verip ceplerine gezecekleri süre kadar harçlık koyan, üstüne gezerken proje yaptıran, sporcusuna maddi ve ekipman desteği sağlayan, kendisi gibi gezen gezginlere maddi destekte bulunan biriyim.
Yıllardır kendim için gezip hayallerimi gerçekleştirirken imkanlar doğrultusunda başkalarının hayaline de ortak olmaya çalışıyorum.
Çağdaş Türkiye’nin gelecekteki yöneticileri hayallerini gerçekleştiren insanlar olmalı!
İnanıyorum ki gelecekte benzer seyahatlerle yaptıklarımdan daha iyilerini yapacak genç arkadaşlar olacaktır. Umarım bu sayfa onlara ufak da olsa yol gösterir.
Seyahatine DESTEK OLMAK İSTİYORUM diyorsanız bu sayfadan olabilirsiniz.
Sevgiler..
Gürkan GENÇ
1) Türkiye’den Japonya’ya bisikletle giderken nasıl maceralar yaşadım ve Nelerden geçtim? ( Türkiye – Japonya Turu Oku )
2) Bisikletimle 2012 yılında çıktığım ve hala devam eden dünya turumunun yol anıları ve maceları. (Dünya Turu Oku)