Guatemala’dan Şili’ye gelmek hakikaten tam bir eziyet oldu. Şili havalimanına ulaşmamla da her şey bitmedi. Önce bu sıkı Covid uygulamasının Şili’deki giriş prosedürünü geçmem gerekti.
21 Aralık 2021 tarihinde hakikaten ülkeye girmek kolay değildi. Bir ara Türkiye’deki kardeşimden istediğim sağlık sigortası için “acaba sahte evrak yapıp mı versem” diye de düşünmüştüm. Sigortaya Türkiye’de para veriyorsun, fakat hiçbir geçerliliği yok.
Türkiye sigorta kanunu der ki “Ülkeyi terk ettikten sonra 90 günün var. 91. gün bu seyahat sağlık sigortası geçersizdir”.
Ne saçma di mi? Bana seyahat sağlık sigortası yapacak bir Türk firması yok. Parasını versek bile yapamıyorlar. Kısacası Türkiye’de hiçbir sigorta şirketinin T.C. kimliği olan vatandaşa nerede olursa olsun senelik seyahat sağlık sigortası yapmaya gücü yetmiyor.
Evrak kontrol noktasına geldim. Adam elimdeki dosyaları aldı incelemeye başladı. Sağlık sigortasını aldı okuyor. Birinci sayfayı bitirip de ikinciye geçince oha dedim. Herif detaylıca okuyor. 3 sayfalık sigorta belgesinin ülkeye girmek için kriterleri karşıladığı doğru. Fakat üçüncü sayfanın sonunda işte o yukarıda anlattığım durum var: “Türkiye’den çıktıktan sonraki 90 gün geçerli.” O alana kadar okursa Türkiye çıkış tarihine bakacak.
Neyse ki Covid kriterlerinin tamamını karşıladığını görünce son sayfayı okumadı. Evrağın geçerli olup olmadığını QR kodu okutarak teyit etti. Sonra elimdeki aşı kağıdının QR kodunu okudu, o da tamam. Sonrasında haftalar önce Şili Sağlık Bakanlığı’na gönderdiğim aşı kartının onaylandığına dair çıkan belgemi inceledi. Son olarak da ülkenin içinde alışveriş merkezlerinde, restoranlarda oturduğumda veya sinema gittiğimde kullanacağım kağıdıma da baktı ve ülkeye girmeme izin verdi. Bu alanı geçtikten sonra da PCR testi sırasına girdim. Bu işlem de bittikten sonra pasaport kontrolüne geçtim. Yalnız bu sırada iki saat gibi bir zaman da gitti. O kadar kalabalık ki; haliyle işlemler öncesinde oldukça fazla sıra bekledim. Pasaport noktasına geldiğimde ise görevli soru sormadan, direkt giriş damgasını vurdu. Ulan normalde hayatta böyle içeri almazdı Şili, hayret.
“Kardeş şu noktaya gelmeyi başardıysan sen ülkeye girmeyi hak ediyorsun” der gibi bir durum oldu.
Valiz kısmından bisikletimi aldım. 29 jant bisikletin kutusu hakikaten oldukça büyük. Haliyle taşıma sırasında biraz yıpranmış. Yapacak bir şey yok, neyse ki tek parça halinde gelmeyi başarmış. Gümrük kısmına geçtim, bisiklet X-Ray cihazına girdi ve görevliler kutunun içindekileri sordu. Havalimanının kendi interneti olduğundan hemen Youtube açıp “Chile Gürkan Genç” yazdım ve Şili haber kanalından benim görüntülerim çıktı. Çok hoşlarına gitti, hemen selfiler çekildi, tamamdır ülkeye gir dediler. Bu taktiği birkaç defa daha kullanmıştım Şili’ye girerken. Ve uzun uğraşlar sonunda ülkeye girmeyi başardım. Havalimanında arkadaşım Viviana karşılaşayacaktı. Doğal olarak O da erkenden gelmişti, limanda ağaç ettim desem yeridir ama bu benim suçum değildi.
Ülkeye girince böyle bir anda son 3-4 günün yorgunluğu da bedenime çöktü. Oh be başardım ama hakikaten yoruldum. Evet tekrar Şili’de yeni bir macera. İkinci denemem olacak ABD ve Kanada vizesini bakalım buradan alabilecek miyim ve daha nasıl maceralar beni bekliyor.21 Aralık 2021 de ülkeye girdiğimde hem Christmas hem de yeni yılı bu ülkede yakalamış oldum. Ayrıca yaz mevsiminin ilk ayı bitmek üzereydi.
Bu ülkeye kaç defa giriş yapmışım bir bakalım ve nasıl bir yol izlemiş, neler yaşamışım.
Gürkan neden Şili’ye bu kadar çok gittin? Buyrun tüm detayları ile tane tane yazıyorum.
Öncelikle buraya tıklayarak tüm Şili anılarıma ulaşabilirsiniz. Bu yazıda ülke hakkında az detay yazdığım söylenebilir Şöyle şurda Şili anılarım var
İlk girişim Şubat 2017. Arjantin Buenos Aires’den direkt buraya pedallamıştım.2017 yılında Güney Amerika’nın güneyine en ucuna doğru ilerlerken zikzaklar çizerek bir Arjantin, bir Şili yaparak 4 defa daha ülkeye giriş çıkış yaptım.
Şili Latin Amerika’da doğasını en sevdiğim ülkedir.
Aynı zamanda en güvenli Latin Amerika ülkesi.
Öte yandan Latin Amerika’nın en pahalı ülkesi de Şili’dir
Arjantin, Bolivya ve Peru’ya sınırı vardır.
Dikey olarak baktığında ülkenin uzunluğu 4270km dir. Enlemesinede 170km ila 200km arasında bir mesafe vardır.
Benim bu ülkede 12000km den fazla pedal çevirdiğimi düşünürseniz ne kadar iyi gezdiğimde anlaşılacaktır.
Sadece başkentinde 620 km bisiklet yolu var.
Ülkenin kuzeyinden güneyine kadar güvenli bir şekilde bisiklet yolunda gidebilirsin.
Kara yollarında 26 adet bisiklet kanunu olan bir ülke.
Belli bir bölgesinde gece ve gündüz rahatlıkla gece dışarı çıkıp gezebiliyorsun.
Başkent dışına çıktıktan sonra, doğada her yerde çadır kurabilirsin.
Hatta küçük kasabaların parkalarında da çadır kurup güvenle kalabilirsin.
Türkiye kadar yüzölçümü var. Fakat 18 milyon insan yaşıyor ve bunun 8 milyonu da başkent Santiago’da bulunuyor. Kısacası ülke bomboş, insan yok….
68 ülke arasında sevdiğim ilk üç ülke arasında yer alır.
Diğer ikisi İspanya ve Güney Afrika.
Evet bu ülkede’de suç işleniyor adam öldürülüyor ve soyuluyor. Fakat dediğim gibi bu oran diğer Latin Amerika ülkelerine nazaran az
Ayrıca ülke dünyanın en büyük deprem kuşaklarının olduğu bölgede. Düzenli olarak sallantıları hissedersin.
Son 5 senedir Latin Amerika’da pedal çevirince her fırsat bulduğumda bu sebeplerden dolayı döndüm, dönmeye de devam edeceğim. Yani gelecekte “Gürkan gene mi Şili? Neden Şili” vs vs demeyin. Yahu dünyayı gezmişim ve bir kaç coğrafyayı sevmişim, ee burası da o noktalardan biri. İmkanım olsa zırt pırt İspanya’ya veya Güney Afrika’ya da giderdim. İmkanım yok ki gidemiyorum!!
Gelelim benim için başka önemli olan sebeplerine:
Şubat 2017’de Mine Poge ile birlikte “Demir Atlı Adam” çocuk kitaplarımı da bu ülkede yazmaya başladık.
2020’de yayınevine baskıya bu ülkede verdim.
Ülkeye 5. geçişimi Mart 2018 yılında Arjantin’den yaptığımda
Telefon uygulamasından tanıştığım kadına aşık oldum. Şu anda bir ilişkim yok onu da dile getireyim.
Seyahet süresince gönlünü kaptırdığın bir kadın oldu mu ve çocukların var mı?En fazla sorulan sorulardandır.
Öncelikle çocuğum yok. Yolculuğumda sevdiğim kadınlar oldu ama öyle herkesin düşündüğü her limanda bir sevgili de yapmadım. Birlikte olduğum kadına nasıl bir hayatım olduğunu söylüyor ve en önemlisi ülkesinde kalmayacağımı da dile getiriyorum. Ayrılık vakti geldiğinde her iki taraf içinde üzücü oluyor.
Tam yolculuğuma Şili’nin kuzeyine doğru geri başlayacağım; Mayıs 2018’de babamın kanser olduğunu öğrendim ve hemen Türkiye’ye döndüm. Rahmetli bana “Neden geldin oğlum, yoluna neden devam etmedin?” diyerek çok söylenmişti. Neden döndüm ve o zaman neler oldu bitti buyrun buradan okuyabilirsiniz…(Yazıya Git)
2 ay babamın yanında kalıp tekrar yolculuğuma devam ettim. Ayrılmak çok zor oldu. O hep yolda olmamı ve Türkiye’ye tur bitinceye kadar dönmememi istemişti. Tekrar yola çıktığımda Şili’de bir yere gitmemi çok istiyordu.
Ülkeye 6. girişimde ilk oraya gittim; Rapa Nui – Paskalya adası (Bu yazıyı da buradan okuyabilirsiniz). Babam vefat ettiğinde Şili Santiago’da Türk Büyükelçiliği’nde tek başıma kalıyordum. Şuraya ne yazsam, ne desem duygularımı aktaramam. Örnek aldığın insanı kaybetmek, o’ndan bir daha mesaj gelmeyeceğini, konuşamayacağını göremeyeceğini bilmek. Bu özlem de hiç bitmiyor. Babasını, annesini kaybeden herkes bu hissi bilir.
Yoluma devam edip 2018 yılında Şili’nin kuzey şehirlerini gezerken Viviana da bana oradaki şehirlerde eşlik etti. Sonrasında Bolivya’ya geçtim, orayı da bitirdikten sonra Şili’nin en kuzeyinde yer alan Arica şehrine geçerek
7. girişimi yapmıştım. Böylelikle Atakama çöl coğrafyasının büyük bir kısmını da pedallamış ve Şili’nin Peru sınırındaki son şehrine varmıştım. Orada bisikleti arkadaşımın evine bırakıp Santiago’ya dönmüş ve bir ay başkentte zaman geçirip 2019 yılına bu ülkede girmiştim. Sonrasında yolculuğuma Şili – Peru sınır şehri Arica’dan devam ettim. 2019 yılı içinde bu sefer Viviana Peru’da Lima ve Ariqupa’da yanıma geldi.
2020 Mart ayında Peru ve Ekvador ülkesini geçerek Kolombiya Bogota’ya varmıştım. Bisiklette bir hasar vardı ve yeni kadro bekliyordum. Kadro bekleme işi uzun sürecekti. Covid virüsü Çin’de yayılıyor ve üretimler aksıyordu. Kron bisikletin tasarımı Türkiye’de yapılıyor fakat üretim bandı Çin’de bulunuyordu. Bu yüzden Kron bisiklet bir yarış bisikleti göndermişti ve Kolombiya’da onu sürüyordum.
Madem tur bisikleti gelene kadar bekleyeceğim gidip Şili’de bekleyeyim. Sonuç olarak kız arkadaşım orada. Ayrıca Şili’yi neden sevdiğimi de yukarıda yazdım.
8. Girişimde Şili’ye vardıktan 3 gün sonra sınırlar Covid19 virüsünden dolayı kapandı ve tam 10 ay sonra geri açıldı. 10 ayı Şili’de kız arkadaşımla birlikte geçirmiştim. Açık söylemem gerekirse hayatımın en zor süreçlerinden biri oldu.
Yıllardır özgürce dünyayı gezmişsiniz, canınızın her istediği an bisikletle dolanmışınız, bir anda 5 ay evdesin ve sokağa çıkma yasağı var. “Herkes bu süreci yaşadı Gürkan” diyebilirsiniz, haklısınız. Fakat ben hep yollardaydım. Bir evde 5 ay boyunca sevdiğin kadınla ve 10 yaşındaki kızı ile birlikte kalmak bambaşka bir tecrübe oldu. Her zaman insan sevince zorluklara alışıyor, görmemizlikten geliyor alttan alıyor deriz, çok doğru. Ama o alttan alma durumunun da bir limiti var!!
Sınırlar açılınca, bir gün bile sektirmeden hemen Kolombiya’ya yoluma devam ettim! 2021 yılına Kolombiya’da girdim. Sonrasında pandeminin olduğu süreçte de pedallayıp Kolombiya’nın kuzeyi, Panama, Kosta Rika, Nikaragua, El Salvador, Honduras’ı geçip Guatemala’ya kadar vardım .Bu süre zarfında kız arkadaşım yanıma gelemedi. Bir sene kendisini görmedim. Covid19 kısıtlamaları ayrı, Şili’nin pandemi süresince ülkeyi kapatması ayrı bir durumdu. İkimizin hayatında tabiki de değişiklikler oldu. Sürekli telefondan ilişkiyi götürmeye çalıştık hatta ilişkiyi bitirme kararını telefonda vermiştik. Fakat bir kere daha görüşmeden olmazdı.
Bu sırada ekonomik durumum hakikaten kötüleşti. Aralık 2021’de TL’nin ne kadar değer kaybettiğini bilirsiniz. Ülkeden de çıkmam gerekiyordu. Borç alarak uçak bileti almıştım. Bu arada kahve işine girdiğimden dolayı o işin ilerleyebilmesi için cebimdeki paranın bir kısmını da oraya aktarıyordum. Hem dünya turu, hem kahve işi, hem de mesafeli bir ilişkiyi birlikte yürütmek ekonomik açıdan hiç kolay olmadı.
21Aralık 2021’de 9. defa Şili’ye döndüm. PEKİ NEDEN ŞİLİ?
Şimdi Guatemala’da ABD vizesini alamayınca iki seçenek ortaya çıktı. (Neden ABD vizesini alamadığım Guatemala’nın birinci yazısında bulunur) Ya Kolombiya’ya geri dönecektim ya da Şili’ye geri dönecektim. Şili vatandaşları ABD’ye vize almadan seyahat edebiliyorlar. O halde ABD elçiliği boş olur, daha çabuk sıra gelir ve rahatlıkla alırım dedim. En mantıklı hareket buydu. Bunu geç; kız arkadaşın varsa (ki aramız iyi değildi) ve bir Latin kadınıysa zaten birinci seçenek söz konusu olamazdı. Latin Amerika’nın kadınları Kolombiyalı kadınları çok kıskanırlar. Bu da ayrı bir konu başlığı.
Ayrıca kız arkadaşımla da son kez yüzyüze de konuşur ilişki ilerleyecek mi ilerlemeyecek mi karar verecektik. Ülkeye geldiğimde ve biraz araştırma yaptığımda şu sorun ile karşılaştım. ABD elçiliği tarafında randevuya çağırdıklarında eğer bu ülkede ikametin yoksa, ikametinin olduğu ülkeye gitmeni istiyorlar. Ee benim Türkiye’ye geri dönecek halim yok. O halde burada ikamet almak için oturum izni almam gerekiyordu. Oturum iznini alabilmem için de bir yerde çalışıyor gözükmem lazım. La Serena’da bir arkadaş “Benim şirkette çalışıyor gösterebiliriz seni, gel burada evrak işlerini halledelim” dedi ben de tamam dedim.
Yahu Gürkan orada o kadar Türk yaşıyor neden onlardan bu yardımı istemedin?
Ayrıca Dışişleri Bakanlığı sana yardım etmiyor muydu? Neden sana Guatemala’da veya diğer ülkelerde aldığın diplomatik mektubu Şili’de bu kadar geçmişin olmasına rağmen elçimiz vermedi?… Güzel iki soru cevaplayayım.
- Sadece bir Türk iş insanına durumu anlattım. Yardım etmek isteseydi ederdi. Yurtdışında çalışan iş sahibi Türkler genel olarak bir başka Türk vatandaşına geçmiş tecrübelerinden dolayı böyle bir konuda pek gönülden destek olmak istemezler. Bu yüzden vatandaşımızdan bu yardımı istemedim. Gönülden gelseydi zaten kendileri teklif eder. Varsa bir sıkıntın halledelim derlerdi. Kimseye rahatsızlık vermek istemem (Bu benim gözlemimdir, abi ben yapardım diyenler çıkacaktır yazıyı okuduktan sonra…)
- Şili Büyükelçimiz Gülcan Akoğuz hanım diplomatik nota vermeyi istemedi. Kendisi şahsıma karşı “Sizin hakkınızdaki genelge Nisan 2011 yılında çıkarılmış, üzerinden 12 yıl geçmiş, ben vermek istemiyorum. Bu konuyu da Kültür Daire Başkanlığı ile görüşeceğim.” dedi.
Bu açıklamaya ve vermemesine çok şaşırdım. Nisan 2011 tarihinde bu genelde dönemin Kültür Daire Başkan Yardımcısı Büyükelçi Esra Demir (Ekim 2022 kendisi Kanada Ottowa Büyükelçisi) tarafından çıkarıldı. Bu şekilde çıkarılmasının da sebebi “Sen yıllarca dünyayı gezeceksin, bu genelgedeki arşiv numaralarını kullanarak her zaman elçilerimizden yardım isteyebilirsin Gürkan” demişti. Ekim 2021 tarihine kadar da diplomatik notayı defalarca almışımdır.Günümüzde Kültür Daire Başkanlığındaki sekreterinden diplomatına kadar herkes değiştiği için beni tanıyan kalmamış ve bir sonraki daire başkanına benim hakkımda bilgi aktaracak kimse de kalmamış!
Kısacası “unutulmuşum”.
Bana genelgeyi çıkartan ve benimle tanışan büyükelçilerimizi aradım, konuştum ve durumu anlattım. Kendileri ile olan konuşmalarım arşivlerimde durur. Şili’ye gelmeden önce Guatemala’da Ekim 2021’de Büyükelçimiz Erkan Bey Guatemala ABD elçiliği için diplomatik nota yazmıştı.(Neden o nota ile alamadım o da Guatemala yazımda yazar) Ocak 2020’de pandemi öncesinde Kolombiya Büyükelçimiz diplomatik nota yazmıştı. Şili büyükelçimizin yazmama sebebi, bana sadece genelgenin eski olduğunu söylemesi oldu.
Diplomatik notayı vermeyen Büyükelçimiz Gülcan Hanım’ın bulunduğu başkentte yıllar içinde ben neler yapmışım bir bakalım:
Mustafa Kemal Atatürk okulunda 3 defa sunum vermişim,
Santiago’da 4 farklı okulda ve bir üniversitede sunum vermişim,
TV, radyoda ve bazı internet sayfalarında röportaj vermişim,
Dergi ve gazetelere çıkmışım.
Ulusal bisiklet yarışlarından birine katılmışım,
Bisiklet federasyonunda sunum vermişim,
Demir Atlı Adam çocuk kitaplarını Şili Santiago Büyükelçiliği’mizde yazıp bitirmişim.
3 ay eski büyükelçiliğimizde kitapları yazmam için konaklamama izin verilmiş,
Orman Bakanlığı’mız bir sosyal medya mesajımla buraya su tankeri göndermiş, İzmit Belediyesi’ne Şili’den bulunan Türk itfaiyesi kurumunun 4 şili’li itfaiyecinin eğitime gitmesine vesile olmuşum,
Diplomatik kargoyu iki defa kullanmama izin verilmiş, kırılan kadro ve başka şeylerde buraya gönderilmiş.
Hal böyleyken bugün Elçimiz bana okullarda, üniversitelerde sunumlar yap dese yapardım, davetlere katıl dese katılırdım. Hiç bir şekilde iletişime geçmedi.
Gülcan Hanım’ın kendi kanaatidir, elçimizdir diyecek sözüm yoktur. Saygılarımı sunarım
Hal böyle olunca ilerleyeceğim yolu tekrardan çizdim. Gelmişiz Şili’ye ve oturum iznine başvurmaya karar verdim.
Bu sefer başka bir macera başladı oturum izni için; La Serena’ya gidilecek, o zaman bisikletle gideyim dedim. Böylelikle güzel mikro bir tur da yapmış olacaktım.
(Dikkatinizi çekerim Fotoğraf Ekim 2018 ve Ekim 2022 de ben hala aynı gömlek ve şapkayı kullanmaktayım. Satın alırken dünyayı daha az kirletmediğime inan biriyim.
La Serena yolunu 2018 yılında daha önce Elif Üzer ile birlikte yaptık. Elif ile birlikte takip ettiğimiz yol Pasifik Okyanusu’nun hemen yanı başındaydı. Birlikte oldukça keyifli ve eğlenceli bir yolculuk yapmıştık. Bu sefer La Serena tarafına okyanus kenarından değil de Ant Dağları tarafından gitmeye karar verdim.
Santiago’nun kuzeyine doğru gidildikçe çöl iklimi de başlıyor. Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliklerinden dolayı Santiago ve daha güneyi tam bir çöl iklimine teslim olacak deniyor. Ne kadar doğru bunu bilemiyorum. Ülkeye bu kadar girip çıkınca başkentin az çok iklimine de mevsimsel olarak hakim oldum. Bu sene hiç görmediğim kadar yağış oldu. Hem yağmur yağdı hem de kar.
Yağmur yağdığında gözleri dolan Santiagolu vatandaşlar gördüm. İnanın şehirde hiç bu kadar yağış olduğunu görmemiştim. Bu arada yağış oldu diyorum fakat o da toplasan 5-6 defa falan haaaaa, sanmayın ki bütün ay yağdı.
La Serena’ya Ant Dağları tarafından gidince aklımdan geçen ilk cümleler şunlardı “Ah be keşke Elifim ile, bu yolu kullanarak kuzeye gitseymişiz. Kandık pasifik kenarının cazibesine”.
Evet dağ yollarında çok az araç vardı, iyi kalpli kasaba insanları ve her kasabanın ortasında özgürce kamp atmak oldukça rahat oldu. Aklımın ucundan dahi bu bölgede eski bir koloni kasabası göreceğim geçmezdi ama o da varmış. Hayatımda pedalladığım en dar tüneller de gene bu yollar üzerinde oldu. Yeni kask ve farklı lens de gözlüğü de burada deneme imkanım oldu. Onlarla ilgili yazımda şurada
Guatemala’da pedallarken lastiğe kocaman bir demir parçası girmişti. Hem jantı hem lastiği değiştirmek gerekiyordu. Bu La Serena yolculuğuna çıkmadan jantı değiştirmiştim ama istediğim lastiği bulamamıştım. İdare eder demiştim ve tam La Serena’ya vardığımda bombe vermiş bisikletle geri dönüş yapmam imkansız olmuştu. Bu durumu sosyal medyada paylaşınca Türkiye Shimano CST lastiğini denemem için mesaj attı ve Mart 2022’de 1 senelik sözleşme imzaladık. Bu lastik ile ilgili görüşlerim de sitemde ekipman bölümümde şu şekilde yazıyor. Bir senelik sözleşme yaptık ama duruma göre daha fazlası da olabilir.
Lastikler geldikten sonra test amaçlı bir mikro tur da bu sefer ülkenin güney tarafına, Talca şehrineyapıtım
CST lastik çekilişi sorusu: Gürkan Genç’in CST lastikleri ile Şili’de 8 ay içinde geçtiği 5 şehir 3 sahil kasabası adını şu eposta adresine gönderin. Doğru cevap verenler arasında yapacağım çekilişte iki kişiye CST Platinum Protector lastik göndereceğim gurkangenc@gmail.com
Bu çekilişin süresi yazı yayınlandıktan sonra 24 saat sonra bitecektir.
2017’de güneye doğru ilerlerken otoban ile okyanus arasındaki yolları kullanarak köylerin arasından gitmiştim bu sefer Ant Dağları’na daha yakın gidip otobanın bir sağından bir solundan Talca şehrinden geri dönüp pasifik kıyısına çıkıp oradan Santiago’ya geri geldim. La Serena’ya oturum izni evrakları için gittin eyvallah peki Talca’ya neden gittin?
Yıl 2017, ticaret ataşesi ile muhabbet ediyoruz, konu döndü dolaştı Türkiye’deki tarıma geldi. Ordan da birilerinin Güney’de Talca’da fındık ekimi yapmaya geldiklerini söyledi. O zamana kadar Şili’de fındık üretimi yapıldığını bilmiyordum. Şarap ve ceviz tamam da fındık nedir?
Şili dünya fındık üretiminin %6’sına sahip. Fındıklarının çok küçük bir kısmı iç piyasada satılıyor ve ucuz değil. Kalanı da Ferrero’ya veriliyor. Peki buraya gelip fındık tarlası kurmak ne kadar akıllıca?
- İklim müsait
- Devlet desteği; elektrik tüketiminde ayrı, sulama bölümünde ayrı mevcut
- Arazinin fazla dik olmaması
- Parça parça değil, yekpare bir alana sahip olmak
2017’de Talca’ya gelip ekim yapan Türk firması 2022 yılında ilk hasatlarını almış. 170 hektar ve 110 hektar olmak üzere iki ayrı fındık tarlaları var. 170 hektarlık alanın altına 451 km uzunluğunda sulama borusu döşenmiş. Gene bu iki alanda böcekler için foto kapan kurulmuş. Akıllı bir sistem sayesinde böcekler çıktığında uyarılar yapıyor. Lidar teknolojisi ile ağaçların gelişimleri incelenmiş. Gene süpürge teknolojisi ile alan düz oladuğundan fındıkların toplanması çok daha rahat. 2022 yılı içinde Talca bölgesinde ağaç başına ve hektar başına en fazla fındık Türk firmasının tarlasından elde edilmiş.
Türkiye’nin büyük fındık üreticilerinden biri olan firmanın önümüzdeki yıllarda bu ülkedeki yatırımlarını arttıracağını da öğrenmiş oldum.
Şimdi bu alanı bulmam da enteresan. Dikkat ettiyseniz firma adı falan vermiyorum. İşin ilginç yanı ne büyükelçiliğimizdeki diplomatlar ne de firmanın kendisi Talca’daki adresi vermediler. Zaten firmanın adı da hiç bir yerde geçmiyor. Sadece tarlaya ulaşabilirseniz oradaki bazı levhalarda adlarını görmeniz mümkün ki o da bir iki levhada sadece var. Onu da zorunluluktan koymuşlar. Tamam, Talca’ya doğru pedal çeviriyorum ve CST lastiklerini test amaçlı gidiyorum ama hazır gitmişken şu tarlayı göreyimdimi? Oradaki Türklerle tanışayım. Ne yaptıysam adlarına ulaşamadım!
Açtım Google haritayı. Uydu görüntüsüne geçtim. Talca civarındaki olası fındık tarlalarını işaretlemeye başladım. Bölgeye gittiğimde birilerine sorar illa ki öğrenirim. Kafaya koyacağım ve bir yere ulaşamayacağım? Hayatta olduğum sürece zaman ile ilgili bir sıkıntım yok. Talca’ya bir günlük mesafeye kadar geldim. Sonraki gün işaretlediğim yerleri gezeceğim. Akşam bir bahçede çadır atarım sabaha da geze geze giderim.
Ufak bir yerleşkenin dört yol ağzındaki postanesinin yanında durdum. Baktım bahçe geniş, iyi dışarda bahçesinde çadır atılır. İçeriden girip izin almak lazım. Kapısını çaldığım kişiden bahçede kalmak için izin isterken “Yahu dışarısı soğuk deli misin boş ev var yan tarafta, al bu da anahtarları git orada kal” dedi. Tam bisikletin yanından geçerken de bayrağı gördü, “Aaa sen Türk müsün? Burada tarlada çalışan Türkler var” da deyince, beni aldı bir gülme. Şili’nin güneyinde mevsimlik tarlada çalışan Türk işçi bulacak halim yok. Türk firmanın tarlasını gökten ararken yerden buldum. Hahahah. Tabi telefonlar açıldı edildi akşamına benim geldiğimi öğrendiler. Ertesi gün de Talca’da tanıştık, sonraki günlerde de tarlayı ziyaret ettim. Şimdi ben de adlarını ve fotoğraflarını paylaşmak isterdim ama bilemedim. O kadar tatlı ve iyi insanlardıki sağolsun öğlen yemeğine de davet ettiler. Bol olda sohbet ettik, basket maçı seyrettik.
Şimdi başka bir ülkede Türk firmasının fındık yetiştirmesi Türkiye’de vatandaş hatta fındık üreticileri tarafından iyi karşılanmayabilir. Kendi fikrimi ve öğrendiklerimi paylaşayım.
- Vay efendim bizim fındıklarımız yurt dışına mı çıkarılıyor?
Hayır, Türkiye’den Şili’ye fındık fidanı getiremezsin. Şili gezdiğim 68 ülke arasında bu tarz konularda en sıkı olan ülke. Mesela geçtiğimiz aylarda bir Türk firması bana bazı gıda maddeleri gönderdi. Fakat gümrükten geçiremedik. Prosedür çok fazla. Fındık fidanının dünya genelinde kaydının yaptırılmış olması lazım bir de burdaki ekolojik dengeyi bozmaması vs vs. Fındık işi ile ilgilenen arkadaşlara ağaçları, polenlerini, fındık boyutlarını gönderdiğimde onlar da bu fındıkların Amerika Birleşik devletlerinde Kalifornia’da yetişen fındıklar olduğunu hemen söylediler. Ha benim için tadı da boyutu da oldukça iyidi ben sevdim.
- Ülke olarak Türkiye’nin dünyadaki fındık üretimi, pazar payı konumuna yapılan bir darbe değil midir?
Biz Türkler işimizi iyi yaptığımızda hakikaten başarılı oluyoruz. Yukarıda da yazdım. Şili’deki bu tarla ilk hasatında ağaç başına ve hektar başına bölgede en fazla fındık üretimi yapan tarla olmuş. Şimdi bu firmanın aynı tarım teknikleri ile her yıl tonajı arttırdığını, başka tarlalar satın aldığını da düşünürsen, dünyanın iki en büyük fındık alımını yapan firmalarının merkezine yakın olduğunu hesaba katarsan, tabiki dünyanın %6 fındık üretimine sahip olan Şili’nin pazardaki payını büyütecektir. Bu tür çıkışlar da dünyanın bir numarasını yani Türkiye’yi etkileyecektir.
Alanında uzman olmadığımdan, sadece gezi ve gözleme dayalı bu konuyu da burada bitiriyorum. Araştırmak isteyen internetten bakınır araştırır. Hazır araştırmışken şu soruyuda şuraya bırakayım.
Dünya’nın her yerinde çikolata satılıyor en iyi çikolatalar fındık yağından yapılıyor. Dünya’nın en büyük üreticisi madem Türkiye. Bu ürünü alan dünyanın en büyük iki firması da belli. Her yıl fındık üreticisi kan ağlıyor. Yahu bir sene fındığın bizdeki fiyatı budur desenize bakalım dünya’da ne olacak? Fındık üreticilerimiz birleşsin 1 sene satmasınlar fındıklarını dışarı. Bir kere ya bir kere “Türkiye fındığı dünya’ya şu fiyattan satacaktır alan alır almayan almaz” desek ne olur? Not: Neden olmadığını ve ne olacağını biliyorum ama işte gönlüm bunu istiyor.
Öte yandan Şili’den Türkiye’de giden ceviz ithalatı durumu da var. Türkiye’de cevizin hatrı sayılır bir kısmı Şili cevizi desem bir çok kişi dalga geçtiğimi sanacaktır.
Bakın Kolombiya’da kahve işine girdim. Kolombiya’da yetişen ve Türkiye’ye göndereceğim kahve çekirdeğinin adı modeli ARABİCA J . Bu çekirdek ailesi, kahvenin ana vatanı Etiyopya, Kenya’da var. Aralarındaki fark bölgedeki volkanik toprağın etkisinden dolayı veya kurutma sırasındaki işlemlerden dolayı damakta ayrı bir tad bırakması.
Haaa bunu herkes anlar mı, hayır canım gurme işi bu. En iyi içtiğin kahve beğendiğin kahvedir.
Şimdi Etiyopya’dan yeşil taze ARABİCA çekirdeği koydum çuvala, Türkiye’ye gönderdim. Türkiye’de kavurdum, paketi de Türkiye’de tasarladım. Üstüne de Kolombiya Arabica yazdım. Kim nerden anlayacak o çekirdeğin Etiyopya’dan geldiğini?
1 – Paketin üzerinde Kolombiya yazıyor
2 – İçinde Arabica çekirdek var. Fakat harman mı değil mi ondan da emin değilsin belki %70 Arabica %30 Robusto
Yanlış anlaşılmasın kötü çekirdek demiyorum, bu sadece bir pazarlama taktiği. Buyrun hepiniz gidin bakın marketlerde satılan Kolombiya kahvelerinin hangisinin arkasında MADE IN COLOMBİA yazısı göreceksiniz? Çekirdeğin gerçekten Kolombiya çekirdeği olduğunu nasıl anlayacağız?
Bu konudaki detayları ileri zamanlarda sayfadaki yazılarımdan okursunuz. Yani demem o ki; Türkiye’ye Şili’den oldukça fazla ceviz gitmekte ve iç piyasada Şili cevizi yerine yerli ceviz diye satılıyor. Lan olum neden böyle yapsınlar zarar ederler o zaman teeeeeee okyanusun öbür tarafından getiriyorlar. Garip di mi?
Her anlamda garip ilişkilerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Benim uzmanlık alanımın dışında bir çok konuya tesadüf eseri vakıf oluyor ve gözlemlerimi bu ülkelerde yaşayan ve direkt bu işlerin ticaretini yapan insanlarla tanışıyor, ilişkilerini öğreniyor ve durumdan haberdar oluyorum. Sizlerle de paylaşıyorum.
Yahu ilişki demişken kız arkadaşın ne oldu daaaa? O konuyu atlama. Doğru o konuyu da atlamayayım. Önemli…Kendisi bana dedi ki:
“Gürkan dünya değişiyor, Covid salgını oldu, gelecekte ne olacağı belli değil, Türkiye’de ekonomik sıkıntılar var, Ukrayna savaşı çıktı, Avrupa değişiyor artık her şey eskisi gibi değil bizler de değiştik. Zaman akıp gidiyor, ben tek başıma yaşlanmak istemiyorum. Senin ekonomik olarak daha iyi durumda olmanı, burada iş bulmanı hatta kurmanı istiyorum. Birlikte hayallerimiz olsun. Dünya turunu kısalt, hızlıca bitir. Yalnız yaşlanmak istemediğim gibi hayallerinin tamamında ben de olmak istiyorum, daha fazla sevgi ve birlikte zaman geçirmek istiyorum.”
Yazıyı okuyan çoğunuz 10 yıl seyahat ettin oldukça mantıklı turu bitir evlen çoluk çocuğa karış, Türkiye’ye dönme diyebilir. Ben birilerini dinleyerek veya halk neder diye düşünerek hareket eden biri olsaydım sanırım bugün bu yazıları da okumuyor beni de bilmiyor olurdunuz.
Kendisine ilişkinin en başında dünya turu bitmeden durmayacağımı söylemiştim. Zaman geçtikçe ve dünya turum elimde olmayan sebeplerden ötürü uzadıkça bekleyenin canının sıkılması geleceğe dair tedirgin olması da normal. Gelecekte Türkiye ve Şili’de nasıl yaşayacağım ne zaman düzenli bir aile hayatı kuracağım konusunda tedirginliklerin ve belirsizliklerin olması kendisinin hoşuna giden mevzular değildi. gelecek hayallerini de bazı sebeplerden dolayı yalnız kurarım ki bunlarda çok azdır ve havadadır gerçekleştiremeyeceğim hayalleri kurup hayal kırıklığı yaşamak istemem. Başka bir çok detay daha var bunları paylaşmak istemiyor ve kısa kesiyorum. Yaşam hızla akıp gidiyor. Hiç kimse birilerini zoraki beklememeli, hayatı imkanlarımız ve başarabileceklerimizi bilerek istediğimiz gibi yaşamalıyız. Her ikimizin yolu da açık olsun.
“Dünyayı aşkla gezmek daha güzel güzel” bu dediğim bir sözdü
Eee tamam, şimdi diplomatik notayı alamadın ee kız arkadaşından da ayrılmışsın. Neden hala Şili’de bulunuyorsun? Niye ayrılmadın? Tamam ülkeyi çok seviyorsun da dünya turuna devam etmeyecek misin?
Gelelim ikinci kısma çayını kahveni tazele…
Yukarıda ne yazmıştım; La Serena’ya gidip geçici oturum izni almak için çalışıyor gözüküyordum. Bu sürecin neticelenmesi en az 7-8 ay. Ancak oturum iznini aldıktan sonra ABD vizesine başvuru yapıyorsun. Randevuya çağırdıklarında NEREDE İKAMET EDİYORSUN sorusuna Şili dersen mülakata devam edersin. HAH o oturum iznini almadıysan da İKAMET YERİM Türkiye dersen “Git vizeni Türkiye’deki konsolosluktan al’’ der. Ben bütün işlemleri dört dörtlük yapmıştım, 6 ay sonra bir mesaj geldi..
“Yahu sen pandemide burada kalmışsın bizim sistemde cezan gözüküyor. Bu cezayı ödemen gerekiyor!”
Gittim yabancı şubeye..
– Arkadaş siz ülkeden çıkarken sistem bozuk dediniz para almadınız. Ben üç defa emin misiniz ceza ödemem gerekiyor, dedim. Yetkili hayır ceza gözükmüyor dedi. Ülkeye girerken de bana bir şey demediniz. Ama şimdi cezan var diyorsunuz. Tamam gidip ödeyeyim evrağı getireyim. İşlemler devam etsin.
– Maalesef öyle olmuyor, siz cezayı ödeyin, tekrar işlemlere en baştan başlamanız gerekiyor.
– Yahu 6 ay geçti, ben bir 6 ay daha bekleyemem bunun için…
– Kusura bakmayın, burada işlemler böyle ilerliyor.
Burda da patladık mı? Sadece bu da değil. Bu süre zarfında bir de sakatlandım, onu da anlatacağım. Bu oturum iznini alsaydım seyahat sağlık sigortası başvurusu da yapacaktım. O da yalan oldu mu?
Öyle sakatlandım dediysem basit bir sakatlık da değil ha. L5 S1 diski kaydı, len şuraya yazarken bile ne kadar basit yazdım diyorum. Bak gerçekten bunun acısını bilen bilir. Hüngür hüngür ağladım arkadaş. Bunun bir tık üstü Etiyopya’da geçirdiğim sıtmaydı. O zaman da böyle çok zorlanmıştım fakat bu kadar uzun sürmemişti. İlk ay yürüyemedim, oturamadım, ağrıdan uyuyamadım, allak bullak oldu hayatım. Az olan yaşam konforumun da içine ettim mi?
Konaklama giderleri, sağlık giderleri derken üstüne bir de telefonu çaldırdım mı? Evet evet telefon da gitti, onu da yeni aldım sayılırdı 5 ay olmuştu. Her şey üst üste gelir mi yaa? Bu nasıl iş? Bu çaldırma durumunu başka bir yazıda ekipman incelemesi olarak anlatacağım. Hahaha.
Her işte bir hayır vardır deriz ya, şimdiye kadar bu bekleyişin hayrını görmedim. İleride görürsem “Haa bak Şili’de işte bu yüzden beklemişim, bunların olması gerekiyormuş ki sonucunda bu sürece evrildi olay diyebileyim. ” Böyle bir durum yaşarsam paylaşırım.
Aylardır fizik tedavi, kayropraktiker, akupunktur, pilates ve masaj seanslarım devam etti. Paralarını tabiki peşin verdim. Bedenini kullanarak seyahatine devam eden ve bütün bu masraflarını kendi karşılayan biriyim. Çok şükür şu kahve işine girmeye karar vermişim de biraz para biriktirmişim. Kahve paralarını bu sağlık giderlerine harcadım. Meğersem kahve işine bugünler için girmişim diyip kendi kendime çok güldüm. Her işte bir hayır vardır işte, uzun vadede gözüküyor.
Sonuç ne peki? Evet 4.5 ay sonra ağrılarım %80 geçti. 21 km yürümeye tekrar başladım, 10 km koştuğumda belde çok az bir ağrı oluyor ve 100 km bisikleti de sıkıntısız sürebiliyorum. Sağlık iyi olsun da gerisini bir şekilde hallederim.
Yukarıda ki fotoğrafta Rodrigo ve Gizem var … Yahu Fizik tedaviden beni Radrigo’ya yönlendirdiler. Kayropraktiker olayı için sonra Rodrigo bana dediki masaj da yaptırman lazım kesinlikl ve hatta Masösüzümüz Türk adı Gizem diyince şok oldum. 8 milyon kişinin yaşadığı başkentte nasıl oldu da Gizem ile bu şekilde tanıştım
Uzun zamandır takip edenlerde belki bu bekleyişim biraz hayal kırıklığı yaşattı. Yeni takip etmeye başlayanlar da “Ulan adam aylardır Şili’de bu nasıl dünya turu” falan demiştir. Bazen olmuyor işte arkadaşlar, bazen ne kadar uğraşsam da başarılı olamıyorum.
Şimdi gelelim ne olacak, yeni plan nedir?
19 Ekim 2022 tarihinde Kolombiya’ya geri uçuyorum. 15 Ocak 2023 tarihine de Guatemala biletini aldım. Tura Guatemala’da arar vermiştik, o zamana kadar vizeyi alıp giderim diye ümit ediyorum bakalım ne olacak. Kolombiya’da bir süre kalmam da gerekiyor çünkü artık az da olsa bu kahveleri Türkiye’ye göndermek şart, o kadar uğraştım. Biraz para biriktirip, kahveyi kolombiya da tarla kavurup, tarlada paketleyip, THY kargo ile direkt Türkiye’ye kendi kurduğum kahve şirketinin deposuna gönderip. Ordan da internet üzerinden şatışa çıkaracağım. Tarla->THY-> Müşteri Yahu uçakla niye gönderiyorsun daha pahalı. Konteynır dolduracak kadar zengin biri değilim J. Açık konteynır da beklemeyeceğim. İnternet sayfasında da tarla fiyatı , Kargo fıyatı, gumruk , fıyatı , turkıye yurt ıcı kargo fıyatı hepsını goreceksınız. Temiz açık açık olacak.
Anlatacak başka hikayeler de var
Mesela Chiloe adasına, Puerto Montta, Puerto Varas, Llanquihue, Nochaco gibi gibi başka alanlarada bu geldiğimde geldim videolar fotoğraflar çektim. 3. Defa covid ve omicrona yakalandığımda ateşim 40C üstüne çıktı. Arkadaşım Recep’de misafir oldum. Hostel’de Sergen ile tanıştım, Almaya’dan İpek ile şehir turu attık, Ceviz ithalatı yapan Ömer ile tanışma imkanım oldu. Meze restoranın Sahibi Onur ve aşçısı Necmi ile uzun sohbetlerimiz, Turkish Cafe’nin sahibi Niyazi ile Şili sohbetlerimiz. Esnaflarımızdan Zekerya abi sağolsun misafir etti Diplomatlarımızdan Yeliz ve Engin abi ile buluşup sohbetler ettik. Hostelde tanıştığım ve hayran kaldığım Tanya’nın yaşam serüveni, anlat anlat bitmez herkesin ayrı bir serüveni var. İşte ben de benimkini yıllardır yazarak anlatmaya çalışıyorum.
Canınızı daha fazla sıkmadan bitireyim. Kolombiya’dan devam