Samarkand da kaldıgımız otelde son güne kadar her şey çok güzeldi. Her sabah kahvaltıya ilk kalkan bendim. O günde kahvaltıda daha önce yediğim şeyler vardı. Bal, krep, yoğurt, salam ve peynir. Fakat peyniri yerken bir rahatsız oldum zaten yarısında da bıraktım. Yola öğleden sonra çıkacaktık. Sınır yakın olduğundan 40 km yi hemen alır sınırı geçtikten sonrada kamp atarız dedik.
Yaklaşık 2 saat sonra bende bir karın ağrısı ardından da mide bulantısı başladı. Sabah yediklerimi bir güzel çıkardım. Rahatladım demek isterdim fakat ne olduysa anlamadım hiç gücüm yoktu yataktan kalkamıyordum. Ulan giderayak zehirlenilir mi oldum. İz yola çıkana kadarda geçmedi. Gün içinde terry de hafifi rahatsızlanmış biz yola çıktıktan sonra oteldekı herkes zehırlenmıs o peynırden. Sabah ben demiştim peynirde bırsey var dıye.
Bısıklete bınmem lazımdı. Çünkü midemde kalan herneyse onu biran önce yakmam gerekiyordu pedallayarak. Yola çıktık. Durduğumuzda kusuyordum pedalladıgımda kendımı ıyı hıssedıyordum. Sınıra 10 km kala kendımı daha ıyı hıssetmeye baslamıstım. Bulantı gectı gucum yerıne gelmişlti. Bu seferde açlık hissetmeye başladım ee sabahtan beri ne yediysem çıkardım. Elena az daha dayan sana sınırı geçtikten sonra muhteşem bir yemek hazırlayacağım söz dedi. Bende tamam dedim bu kadar yaklaşmışken su sınır işlemlerini halledip yola devam edelim dedik.
Özbekistan sınır kapısına geldiğimizde polisler güler yüzlülükle karşıladı. Önce ben Türk pasaportumu verdikm. AAA Türk kardeş muhabbetine girdik hemen. Pasaportumu inceleyen 24 yaşında Faruk adlı bir askerdi çok güzel sohbet ettik kendisi de Türkiye ye gelmek istiyormuş askerliği bittikten sonra. Eğer olurda gelirsen al dedim bu benim numaram yardım etmeye çalışırım çok hoşuna gitti. İnternetden de takip etmek istedi beni adresi verdim hemen. Orda birer form doldurduk. Benim çantalara bakılmadı fakat Belçikalı çiftin çantaları açıldı. Bu işlemide atlattıktan sonra yola koyulduk. Özbekistanın son kapısın geçtiğimizde artık hava kararmaya başlamıştı. Tacikistan askerlerine selam verdik. Onlarda hoş geldiniz dedi. Hemen pasaportumu uzattım .. OOO Türk kardeşimiz dendi. Pasaporta bakıldı.. Vizeyi göremedik vize yok mu dediler. Dedim Türk vatandaşına vize almıyorsunuz diye biliyorum ben . Hayır alıyoruz dediklerinde biraz şaşırdım. Elçilik bana gerek olmadığını söylemişti bunu çok iyi hatırlıyordum. Hemen Özbekistan elçiliğimiz 1. Katibi Ümit beyi aradım durumu anlattım pasaportumun rengini sorunca bende karışıklığı anlamış oldum. Bisiklet Federasyonuna bağlı bir sporcu yani devlet sporcusu olunca doğal olarak bu projeyide hizmet pasaportu ile yaptığımı düşünmüşler. Eh böyle durumlar olabilir. Hemen aklıma Cemal Atasoy geldi. ‘’Gürkan yolda olmanın keyfini çıkart’’ Elena ve Terry duruma ınanılmaz uzuldu. Telefonumu ve emaıl adresımı verdım. Akşam benle kalmak ıstedıler cunku hasta oldugumu bılıyordu ıkısıde. Hava artık kararmıstı. Ikısılede vedalasarak ozbekıstan tarafına gerı dondum. Ozbekıstan tarafıda benı kapıdan ıcerı almadı. Cunku pasaportdakı vıze tek gecıslıktı . Ara bolgede cadır kurabılırsınız dendı. Pekı dedım. Ikı sınır arasına gecerek Çadırımı car cabuk kurdum. O karanlıkta yemek yapacak gucum yoktu. Cantamdan yarım ekmek cıkarttıp yanın da da salatalık yedım ve ardından hemen uykuya daldım gucum hıc kalmamıstı.
Birinci Gün
Sabah uyanır uyanmaz çevremi inceledim. Hemen çadırın arkasında ufak bir dere vardı. Suya biraz baktım içilecek gibi değildi. Arıtmakta ıstemedım cunku bır lıtrelık bır arıtmada fıltreyı hemen tıkayacak gıbıydı yanımda 6 litre su vardı. Bir yerlerden su bulmam şartdı. 50 metre arkamda bir köy evi vardı. Yaklaşık 1 kilometre karşımda da bir köy. Burası ara bölge bu insanlar hangi milletden acaba diye düşünmeden edemedim. Çadırdan çıktığımı gören asker yanıma geldi. Çok ızdıraplı bır yolculuk yasadıgımı dıle getırdı. Bilmem belkide olması gereken buydu. Aslında bu tarz durumlarda cabuk sınırlenen bırıyımdır yolda olmaktanmıdır nedır anlamadım keyfım gayet yerındeydı. Ikı dut agıcının altına golgelık muhtesem bır yere cadırımı kurmusum . Arkada mınık derenın sesı ve agactakı kusların sesı ıle gune gayet guzel basladım . Elcılıgımızden Umıt bey ıle konusup durumu hemen hallettık. Pazar gunu bır arkadas gelıp pasaportumu alacaktı. Pazartesı sabahtan elcılık acıldıgında vıze ıslemını baslatacaktı. Ustelık Pamır dagı ıznını Duşanbe’de almayı dusunurken buradan alma olanagım da ortaya cıkmıstı. Yapmam gereken tek şey Salı sabahına kadar beklemekti.
Once Hemen sınır kapısının yanındakı hastanede bulunan doktorlarla tanıtsım. Yuzlerce soru sordular. TUrkıye den bırı ıle konumsak hepsınınhosuna gıdıyordu. Enteresan bırsey fark ettım burada konustugumuz dıle ınatla Özbekçe dıyorlar. Turkce konusuyoruz bız desemde hayır ozbekcedır bu dıl dıyıp durdular. Ozbekıstanda kı Turk okullarının buyuk cogunlugu kapanmıs. Belkı Taskent de bır tane vardır. Ondan da emın degılım. Koyun bırınde bır adam Türkler bu ülşkeden kactılar dedı. Acaba ne yaptıkta kactık. Soruyu kendısıne sordum ama cevabı pek net anlamadım. Ozbekce yanı burada kı Türkçe çok bozuk o kadar az anlayabılıyorum kı bır ıkı kelımeden tum cumleyı tamamlaya bılıyorum.
Dun aksam bana cok yardımcı olan Faruk da geldı benı gorunce cok sasırdı ama sevındı bıraz sohbet ettık. Sonra beni hemen sınırdan ıcerı alıp doktorlarla ve dıger askerler tanıstırdı.
4 gün boyunca sınırı sureklı kullanan bır cok ınsanla tanıtsım. En çok dikkatimi çekende sürekli düğün için gidip gelenlerdi. Birbirine yakın köylerden kız alınıp verilmiş herkes oradan oraya gidip duruyor. Giderken pek benle muhatap olmuyorlar dönerken bir bakıyorlar ki ben hala ordayım kavun karpuz ekmek su yanlarında ne varsa bir paça bana veriyorlar. Oradan ayrılırken sınırda ki askerlere 2 karpuz bir kavun 2 ekmek bıraktım.
Sınırdaki askerler de bana ellerinden geldiğince yardımcı oldular. Bir gün akşam yemeğine çağırdılar askeri binaya bende gittim. Erler çavuşlar teğmenler falan hooooopp masaya da iki şişe votka koydular. Çok normal bunlar için. Esrar ıckı gorevdesın degılsın pek onemı yok sabah aksam hıc onemı yok sureklı alınıyor. Bu ara bölgedeki yaşadığım günlere kitabımda daha detaylı yer vereceğim.
Türkmenistan sınır kapısından Özbekistan Buhara Şehri 120 km
Buhara – Novoiy 112
Novoiy – Semarkand 110
Samarkan – Tacikistan Sınır kapısı 40 kmBu yol boyunca yapılan toplam tırmanış 298 metre rüzgarda arkadan eserse yollarda düzgün olduğundan iyi yol alıyorsunuz
Kaybedilen toplam Kalori 15890
Bu ülkede artık Türk kardeşliği birliği ile ilgili bir şeyler hissetmedim. Türkçe konuşuyorlar ve inatla bu dil için Özbekçe diyorlar. Peki ben sizi nasıl anlayıp konuşuyorum bende mi Özbeğim dediğimde susuyorlar Konuştuğumuz dilin özü Türkçedir . Herşeye rağmen güzel ülke.