Zikzak atarak Florida eyaletinin içinde pedallamaya devam ediyorum. North Port’dan hemen sonra ilk örneklerini Avrupa’da gördüğüm, sonrasındaki yıllarda en uzunlarının Kuzey Amerika kıtasında yapıldığını duyduğum eski tren yollarından bozma bisiklet yolları ile karşılaşmaya başladım. North Port’da yaşayan ve beni misafir eden Onur ve Gözde özellikle bu yollara girmemi söylemişlerdi.
Bu yollardan ilki Amerika Birleşik Devletleri’nde 19 yüzyıl sonlarında yapılan Legacy Trail oldu. 1911’de demiryolunu yenilemişler falan filan. Yeni yapılan hatlarla birlikte de eski yol kullanımdan çıkarılmış. 2015 yılında başlayan bisiklet yolu çalışmaları 2022 yılında tam anlamıyla bitmiş. Sarasota – North Port arasında yaklaşık 30 km araç trafiğine kapalı bir bisiklet yolu halkın hizmetine sunulmuş. Florida’daki bitki örtüsü sıklığı da üstüne eklenince yol hakikaten efsane olmuş. Florida’dan çıkana kadar 4-5 tane daha eski tren yolundan bisiklet yoluna dönmüş alanlardan geçtim.
Şu noktada adlarının ne olduğu veya nerelerde olduklarının bir önemi yok. Bu yolların başlangıcı, bitişi, ara istasyonlar, bu istasyonların sıklığı, kavşaklardaki işaretlendirmeler, bölge hakkında bilgi verecek detaylar, lojistik desteğin sağlanması için yapılanlar vs vs birçok şeyi gözlemlememe vesile oldu bu sürüşlerim. Amerika Birleşik Devletleri’nde gördüğüm bu eski tren yollarının bisiklet yolu olma durumu Avrupa’da gördüğüm EuroVelo uzantılarının bir iki beden büyüğüne benziyordu. Sonuç olarak Florida’ya bir şapka daha çıkarılır. Tebrikler.
Bazen öyle alanlardan geçiyorum ki kilometreler boyunca tuvaletimi yapacak yer denk getiremiyorum. ABD’de şu yaşadığım duruma hayret ediyorum. Arkadaş bu kadar büyük ve boş alan var, tuvaletimi yapacak kuytu bir yer bulmakta birkaç defa zorlandım, enteresan. Şu konserlerde veya inşaat alanlarında portatif tuvaletler var ya yolda onlara denk geldim ve kullandım. İçlerinin temizliği beni şaşırttı. Normalde şu boktan olayı yazmayacaktım ama 4-5 defa yolda bunları kullanınca ve her girdiğimde temiz görünce bunu kesinlikle anılarıma ekleyeceğim dedim, şurada dursun haha.
Amerika insanlara hayal ettiği büyüklükte evleri, arabaları, bazı imkanları vermiş, bunun yanında belli bir çerçevede güvenliği de vermiş. En temelde bu güvenlik için şunu diyebilirim: ABD halkına demiş ki “Evinden dışarı çıkma veya ülkenden dışarı çıkma. Ben sana bu ülke içinde her şeyi vereceğim.” Sanki böyle bir durum var. ABD sınırları içinde yaşayan ve çalışandan da devlet çok güzel yararlanıyor. Vergiler…
Tampa şehrine girerken de çıkarken de bu eski demiryolu hattını kullandım. Fakat şehre girmeden önce yanıma bir bisikletli geldi ve benimle pedallamaya başladı.
– Türkiye’den buraya bisikletle gelmedin di mi?
Şimdi evet Türkiye’den buraya bisikletle geldim dediğimde “Peki okyanusu nasıl geçtin?’’ diye soracak mı? Off çok saçma ama bu mutlaka soruluyor.
Yıllar geçti her gittiğim diyarda insanların soruları hep aynı kaldı, değişmedi. Bisikletle dünya turundayım diyorum, eee okyanusları nasıl geçtin?
Bu şekilde bir geri dönüş yapıldığında karşımdaki insanın şu şekilde düşünmüş olmasını istiyorum; “Dünya turunu bisikletle kesintisiz yapman okyanus geçişlerinden dolayı imkansız. Bu geçişlerde uçak, gemi alternatiflerinden hangisini kullandın?’’
Yani benim bu iki ulaşım aracınından birini kullandığım kesin aklına gelmiştir veya okyanusları uçakla geçtiğimi anlamıştır diye düşünüyorum. Ama ne oluyor biliyor musunuz? Gerçekten uçak veya gemi kullanmadan karşıya geçmiş olabileceğimi düşünüyor. Okyanusta pedal çevirmeye devam mı ettin? Bunu ciddi ciddi soranlar var. Şaka demiyorum. Okyanusta bisiklet sürülebiliyor mu diyenler var. İlk zamanlar diyecek söz bulamıyor donup kalıyordum. Artık hızlı bir şekilde uçakla geçtim deyip konuyu kapatıyorum.
Yanımda pedallayan bu bisikletçi ile yol boyunca her konuya değindik. Trump’ı desteklemesi beni şaşırtmadı. Florida’da yaşayıp Trump’ı desteklemeyenlerin büyük bir kesimi bu ülkede doğmayıp sonradan Amerika vatandaşı olanlar veya siyahiler. Gözüken o ki güney eyaletlerinde doğmuş büyümüş, arazi sahibi, çiftçi veya hayvancılıkla ilgilenen birilerinin Trump taraftarı olmaması imkansız, çok net belli oluyor.
(Yolda tanıştığım bir başka bisikletli elektrikli bisikleti ile yaptığı kilometreyi ve ulaştığı en yüksek hızı bana anlatıyordu)
Amerikalı vatandaş diyor ki:
– Ülkeme Meksika sınırından girişlerin durmasını istiyorum.
Haklı…
– Dışarıdan gelip ülkemdeki imkanlardan benim ödediğim vergilerle faydalanmasını istemiyorum.
Haklı. Meksika’dan ABD’ye sınırı geçtikten sonra sağlık imkanları, banka hesapları ve bu hesap ile kullanabilecekleri para kartı alanlar var. Herkes değil ama alanlar var.
– Aynı kültüre sahip olmadığım insanların benim kültürüme saygısızlık etmesini ve değiştirmeye çalışmasını ve burada söz sahibi olmasını istemiyorum. Çünkü bu adam her ne yapacaksa hayatına nasıl başlayacaksa benim vergimle başlayacak, sonrasında bana kendi yaşam standartlarını veya örf adetini dayatmaya çalışacak.
Haklı…
Bu hikayeye bir ek daha yapayım. Ülkeye kaçak yolla girmiş, çalışma iznini alıp evini, arabasını almış, sonra da vergi ödemeye başlayan buradaki din ve ahlak konusunda bana vaaz veren bir vatandaşımız:
– Ya bu ülkeye insanların kaçak girmesini istemiyorum, biz çalışalım ve vergilerimiz onlara harcansın, dedi. Evet bunu bana dedi. İnanılır gibi değil. Eee sen de zamanında böyle gelmişsin bu topraklara. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu oluyor.
– “Türkiye’de ekonomi kötü. Ne kendim, ne de çocuklarım için gelecek göremedim’’ deyip ABD sınırından kaçak gir,
– “Türkiye’de lgbt yaşamı kabul edilmiyor’’ deyip ABD sınırından kaçak gir,
– “Türkiye’de şu etnik grubun üyesiyim ve aşağılanıyorum, dışlanıyorum’’ diye ABD sınırından kaçak gir,
– “Varolan hükümet bizi Araplaştırıyor, çocuklarım için bir gelecek göremiyorum’’ diye ABD sınırından kaçak gir…
Sonra da Amerika Birleşik Devletli’nin başkan adayı Trump “Yabancılara sınırları kapatacağım, onları da ülkeden atacağım’’ desin, sen de buna isyan et. Eee yanlış biliyorsam düzelt; sen bunun bir benzeri kendi ülkende yaşanıyor diye kaçmadın mı? Ülkeye önüne gelen eğitimli eğitimsiz herkes giriyor demedin mi?
ABD başkanı Biden sınırları açmadı mı? Hatta seçimlere kadar 1 milyon kaçağa vatandaşlık verelim demedi mi? Kaçtığın ülkede yaşanan sıkıntılar burada da yaşanmıyor mu?
Haa ekonomik farkı var, o da neden?
ABD’de alan çok geniş, toprak büyük ve çok kaynak var.
Bu yetmiyormuş gibi başka kıtaların, ülkelerin kaynağını da alıyor.
Doları da kendisi basıyor. Pandemide dağıttığı doları burada yaşayan bilir. Kısa vadede karşılıksız gibi gözükse de uzun vadede dünya genelindeki kaynaklarla bu açığı dengeleyeceğini düşünüyor. Durum böyleyken, “hedefi” olan insanlar çalışmanın ve emeğin sonunda hak edileni fazlası ile alıyor ve seni sistemin bir parçası yapıyor. Yukarıda bunu da yazmıştım.
Açık söyleyeyim vatandaşımın veya başka milletlerden insanların ABD’ye nasıl girdiği beni ilgilendirmez. Fakat TC vatandaşımın ABD’ye girdikten sonra Türkiye’yi her alanda ve her yerde kötülemesi, ülkesinden kaçmayan ve yaşamaya devam eden TC vatandaşlarının bu ülke ve başka ülkelere girişlerini engelleyen sebeplerin başında geliyor. ABD veya herhangi bir ülkeye kaçak girip ülkesini kötüleyen kişiler bunu aklından çıkarmasınlar.
Ha bu noktada; “Senin seyahatini Si&%%%+ Gürkan Genç umurumda değilsin” diyebilirsin. Sebeplerim var diyorsun, haklı olabilirsin veya olmaya da bilirsin (Türkiye’de imkanları olup kaçanları da gördü bu gözler). Benim neler düşündüğüm umurunda bile değil biliyorum. Can-ı gönülden söylüyorum; sen kaçtığın ülkede rahat et, iyi yaşa, iyi kazan, çocukların analı babalı büyüsün, iyi eğitim alsınlar ve istediğin o ülkenin pasaportlarını alsınlar.
Fakat şunun için de dua et; iyi ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkanı Gürkan Genç veya onunla aynı şekilde düşünen biri değil. TC pasaportuna sahip herkesi korumaya gayret ederdim ve ikinci pasaportu olanları da TC vatandaşlığından çıkartırdım. Çünkü bugünkü dünya düzeni bunu gerektiriyor. İki pasaporta sahip olmaksa bence ahlaksızlık. Hem yaşadığın çalıştığın yerin kaynaklarını kullanıyorsun, hem de çalışmadığın yaşamadığın yerin sadece vatandaşıyım diye kaynaklarını faydalanıyorsun.
En temelde sıkıntı; kaçıp gidilen ülkelerin kaynakları ile benim ülkemin kaynaklarının eşit olmaması. Ve sende bunun ahlaksızca bir hareket olduğunu biliyor ve devam ediyorsun.
“Hepimizin özgürlüğü bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.” Çok doğru sözdür.
Tampa şehrinde yıllardır yaşayan Eser abla ve eşi David beni misafir ediyorlar. Bu misafirlik dostum Zeynep sayesinde oluyor. Zeynep’in adını ABD seyahatim boyunca sık sık duyacağınızı söyleyeyim. 26 senelik dostluk ve gelinen nokta budur.
İyi insanlar iyi insanların yanında olur. Türkiye’den ayrılmasaydı veya ben yola çıkmasaydım arada bir ABD’ye ziyaretine gelirdim ama şimdi buradayım ve bu yolculukta yanımda duruyor. Sadece Zeynep değil. Dost dediğim her bir birey hep yanımda duruyor. 14 sene oldu, ben de hep dedim bu yolculuğu tek başıma bitiremem. Evet tek başıma seyahat ediyorum ama tek başıma bitiremem. Her başarılı sporcunun arkasında ailesi, dostları ve takımı vardır. Ekstra bende yıllardır bu sayfayı okuyan, severek takip eden sizler de varsınız.
Eser ve David çifti ile 3 gün geçirdim. Tampa’da ufak bir tur attık. Eser abla yıllarca amerikan havayolu şirketinde çalıştıktan sonra emekli oluyor. Fakat emeklilikte boş durmayıp evde kolye tasarımları yapıyor ve bunları Ebay üzerinden satıyor. Mesela koca bir uçak filosunun çalışanlarının boyunlarında taşıdıkları kimlik kartlarının tutacaklarını kendi yapmış. Yüzlerce kolye, anahtarlık hatta tebrik kartları tasarımı da yapıyor. Türkiye’de de çok ünlü kişilerle çalışmış, bir süre sonra maliyetler pahalı olduğundan Türkiye’dekiler benzer işleri kendileri yapmaya başlayıp Eser abladan almayı bırakmışlar.
Eşi David ile dünya, Türkiye ve ABD ile ilgili uzun sohbetlerimiz oldu. Eser abla şöyle bir söz söyledi:
“Bak bu eve bu kadar misafir gelmiştir, gitmiştir, bu adam kimse ile yemek sofrasında bu kadar zaman geçirmemiştir. Sohbetini çok beğendi.”
– Ben yarın yola çıkayım.
David soruyor
– Hayırdır bir yere mi gidiyorsun? Ne acelen var?
– Acelem yok ama malum her yerde günlerce kalmam imkansız. Vize süresi akıp gidiyor.
ABD seyahati bitene kadar giriş çıkışlarda sıkıntı yaşamayacağım bir vize olanağım olursa (ki onun için önümüzdeki süreçlerde uğraşacağım) daha uzun kalışlar da olabilir. ABD kıtası için en az 2.5 veya 3 yıla ihtiyacım var. Yoksa ben de herkesle daha fazla muhabbet etmeyi isterdim.
Florida’da Miami’de arkadaşım Deniz sayesinde çıkardığım Bank of America para kartım Eser ablanın evine geliyor. Artık kartım da cebimde. İlk yaptığım olaylardan biri hemen o kartla Apple Pay olayına girmek, böylelikle telefondan ödeme sistemi açıldı. Ardından Garmin Pay’i aktive ettim; böylelikle kolumdaki saatten de ödeme yapmaya başladım. Ardından Türkiye’ye Garanti Bankası’nda otomatik ödemede olan uygulamalarımın hepsini bu kart ve hesap üzerine geçirdim. PayPal’i tekrar aktive ettim ve bu karta bağladım. Bisikletle dünya turuma çıktığım ilk yıllarda PayPal’den çok destek parası gelirdi. Türkiye’de sistemin yasaklanması ve sonrasında Youtube’un popüler olması ile okurluk da düşünce şimdi tekrar aktive etmem pek bir şeyi değiştirmedi diyebilirim, gene de okuyanlarınız ve yazmaya devam etmemi isteyenleriniz varsa. “Gürkan bu da senin yazarlık hakkın, destek olalım, sana yolculuğunda yardım edelim” derseniz şunlar bilgilerim ve destek sayfasında fazlası da yazar.
PayPal: gurkangencg1@gmail.com
ABD için Zelle: gurkangenc@gmail.com
Bank of Amerika hesabı: 8981 5158 3691 ACH: 063100277
Garanti TL: TR18 0006 2000 3240 0006 6809 12
Garanti $: TR46 0006 2000 3240 0009 0807 71
Garanti€: TR83 0006 2000 3240 0009 0796 20
Papara: 1564982680
Yolculuğum sırasında birşeylerin koleksiyonunu yapmam oldukça zor. Kimileri magnet biriktirir veya gittikleri ülkeden taş veya hediyelik eşya alır. Bende maalesef öyle bir durum yok. Fakat dünyanın dört bir yanında dikkat hayvan çıkabilir tabelalarını çekmişimdir. Güzel bir koleksiyon oldu. Bunun dışında farklı tabelaları da çekerim. Mesela bu tabelayı en son Güney Afrika’da görmüştüm.
Şimdi bir de Amerika Birleşik Devletleri’nde görüyorum. Tabi ki diğer ülkelerde de hırsızlık oluyor, olmuyor değil fakat yolda bunu bir alanda tabela ile belirten iki ülke dikkatimi çekti. Belki başka ülkelerde de vardır ama bana sadece iki ülkede denk geldi.
Evlere hayran olmamak mümkün değil. Bazı evlerin önünde durup dakikalarca evi izleyip sonra verandasındaki sallanır sandalyede oturup ufuk çizgisine bakıp günü batırdığımı hayal ediyorum. Hiçbir şey düşünmeden… Bunu bir gün ABD’de bir evde yapacağım, bilmiyorum nerede nasıl olacak ama şöyle bir evde bunu yapacağım.
Yol üstünde Withlacoochee eski tren yolu hattına geliyorum. Yağmur başlamak üzere ve bu yol içinde ne tür canlılarla karşılaşabileceğim hakkında bilgi veren bir yazının karşısında durmuş soluklanırken bir çift bisikletleri ile yanımda duruyor ve benimle konuşmaya başlıyorlar.
Genel olarak güney eyaletlerinde yerel halk benimle konuşmaktan biraz çekiniyor. Çünkü onların gözünde evsizim. Üstüm başım bazen biraz pis ve bisiklet üstünde bir dolu eşya da olunca evsiz izlenimi veriyorum. Benimle konuşmak istemeyenler oluyor. Birkaç kişiye “Bir şey sorabilir miyim” dediğimde direkt hayır diye terslendiğim oldu. Arazisinde çadır kurmama izin vermeyenler oldu. Aslında insanlar ne yaptığımı, bir sporcu olduğumu, hele hele The North Face veya Garmin sporcusu olduğumu öğrendiklerinde daha farklı davranıyorlar. Fakat öncesinde durum biraz zor, hatta bazen inanmıyorlar. Bu yüzden birilerinin yanımda durup sohbet etmesi şaşırtıyor. Bu yol üzerinde ileride bir yerlerde çadır kurup kuramayacağımı sorduğumda kimsenin bir şey demeyeceğini söylediler. Ve o akşam bu yolun üzerinde bir bank ve tepesinde çatı olan bir yerde kamp kurdum.
Orlando’ya doğru yavaş yavaş ilerlerken hakikaten güzel noktalardan geçmeye devam ediyorum. Her yerde bisiklet yolunda pedallamaya da devam ediyordum. İşte tam bu sırada Kasım 2023’de Mansur başkan ile konuştuğumuzda istediğim “Dikkat bu yolda bisiklet var” işaretleri Ankara’da İncek bölgesine yerleştirildi. Peki istediğim gibi mi oldu? Hayır olmadı ama bu bile bir şey. Yol üzerinde gelen mesajları görünce tebessüm ettim. Ne yapayım elden gelen bu kadar. Sanırım bir yerlerde söz sahibi, hak sahibi olmak için halkın beni artık herkese anlatması gerekiyor ki bildiğim, gözlemlediğim şekilde yapılsın.
Keşke topyekun ülkede bisiklet yolu isteyen herkes “Yahu devlet Gürkan Genç’i şu bisiklet yollarının yapımı için tüm belediyelere danışman olarak görevlendirsin” dese. Ben de tek tek her şehri gidip gezip görüp, bisiklet sürüp, ülkemin dört bir yanındaki şehirleri bisiklet yolları ile donatsam ne güzel olurdu. Neyse bir gün bir yerlerde muhabbeti geçerse bu yazıyı okuyan sizler belki böyle söylersiniz, kulaktan kulağa yayılır.
Orlando şehri büyük bir şehir ve bu şehirde öncelik bisiklette yaşadığım sıkıntıyı gidermek olacak. Beni burada misafir eden kişi ise pandemi döneminde Clubhouse uygulamasında tanıştığım İsmail Kalkan. Kendisi şehirde inşaat işinde. Çalıştığı şirket eski evleri alıyor, yeniliyor ve tekrar satışa koyuyor. Çok eskiden bu olayı televizyonda seyrettiğimi hatırlıyorum. Orlando’ya ilerlerken Instagram’dan Emre Köseoğlu mesaj atıyor. Youtube kanalına beni konuk etmek istiyormuş. Dedim yolda beni yakalarsan röportajını yaparsın. Yakaladı ve röportajı da Youtube adresinde. Emrreko, şu da video 1 ve video 2. Keyifli seyirler.
İsmail’in evinde Ergün adında genç bir arkadaşımız daha vardı. Yaklaşık 5 gün onlarla birlikte vakit geçirdim. İsmail kalbi çok temiz bir insan ve yardımsever. Hemen hemen aynı yaşlardayız. Çevresinde olup bitenler karşısındaki sakinliği gizliden gizliye bende bir tebessüm oluşturdu. Yaşam serüveninde yaşadığı olumsuzluklardan çok güzel dersler çıkarmış ve artık yaşadığı her sürece tecrübe kazanımı olarak bakan biri. Orlando’da sevilen bir sima. Evinde misafir ettiği genç yaştaki Ergün’ün macerası ise bambaşka. Kendi evine çıkıncaya kadar Ergün’e evinin kapısını açmış İsmail. Ben Orlando’dan ayrıldıktan sonra kendi evine çıktı Ergün.
Ergün bir gün “Abi hadi hep birlikte gece dışarı çıkalım” dedi ve hepimizi Line Dancing yapmaya bir mekana götürdü. Arkadaş Orlando’ya giden herkes ‘Cowboys Orlando’ yapılan salı veya perşembe akşamı kadınlara girişin beleş olduğu geceye kesinlikle gitmeli ve bu olayı görmeli. ABD güney eyaletleri halk dansı.
Bana o zamanlar demişlerdi bu Line Dancing’in en iyisi burada Orlando’da diye. Hakikaten öyleymiş. Başka şehirlerde de gittim fakat Orlando’daki bir başka. Disney veya Universal Studio’ya gidiyorsanız bence kesinlikle bu mekanı da bir gece ziyaret etmelisiniz.
O gece dışarı çıkarken Ergün’ün liseden arkadaşı da yanımızdaydı. Evden dışarı çıkmadan önce masada duran elektronik eşyalarımı gördü:
– Abi sende In-reach Mini var. Bunu pek fazla kişi kullanmaz ayrıca kolunda da taktik sınıfı bir kol saati var. Sen ne işle uğraşıyorsun?
Dünyayı bisikletle gezdiğimi öğrenince çok şaşırdı. Öte yandan ben de ona şaşırmıştım. İlk defa genç biri ilk görüşte bu ve diğer taşıdığım ekipmanların en iyileri ve gerçekten de bazılarının askeri ürünler olduğunu anladı ve hemen her şey hakkında detay verdi. Yıllardır takip edenler kullandıklarımı görüp merak edip araştırmışlardır. Bilen bilir; 2012’den beri her şeyin en iyisini kullandığım, işime yaramayan hiçbir şeyi kullanmadığım ve bisiklette yer almadığını, laf olsun diye veya reklam olsun diye bir ürün almadığım da bilinir. “Gürkan ne kullanıyorsa o alınır’’ veya “Gürkan test ettiyse bitmiştir, al geç sorgulama bile” gibi düşünceler de oluştu. Fakat ekipmanlarımı böyle detaylı bilen sayısı gene de azdır.
Arkadaşa sordum, sen ne iş yapıyorsun diye. Amerikan askeriymiş.
– Türkiye’de askerlik yaptın mı?
– Hayır. Lise bittikten sonra direkt buraya geldim ve askere yazıldım. Cephe arkası görevde hemşireyim. Ayrıca tır şöförüyüm, askeri araçları veya askeriyeyle ile ilgili ekipmanları taşıyorum.
Günümüzde hani bir sevda var ya; Türkiye’den ABD’ye gidip tır şöförü olmak. Hah 18 yaşında gel ABD’ye, askere yazıl, onun üstüne askeri tır şöförü ol. Bak o zaman bütün tırcılardan daha fazla kazanıyormuşsun, arkadaş öyle dedi. Oturup bunu araştırmadım, araştırmam da fakat bu genç arkadaş araştırmış belli ki ve hayal ettiği yerlere de gelmiş gibi duruyor. Bu durumda yukarıdaki paragraflarda dediğim konuyu tekrar diyorum. Eğer gerçekten ülkeni seviyorsan Türk pasaportunun bu ve diğer konularda olduğu gibi iptal edilmesi ahlaklı olan harekettir. Çünkü artık vergi mükellefliğin ABD’de. Tamam ırkın, köklerin Türkiye’de ama ne Türkiye’de yaşıyorsun, ne de Türkiye de çalışıyorsun. Ben Türküm deyip o ülkenin kıt kaynaklarını kullanamamalısın. Ben emekliliğimi yatırdım paramı verdim bu benim hakkım demek ahlaklı bir insanın hareketi değil. Bu bir hak olmaz önce bunu kabul etmesi gerekiyor toplumun.
Yıllardır internetten takip eden Nigar mesaj atıyor:
– Gürkan Orlando’da olduğunu gördüm, müsaitsen buluşmak isterim. Özellikle çocuklarımın seninle tanışmasını istiyorum.
Nigar ile ilk buluşmamızı bir kafede yaptık, sonrasında eşi ve çocukları ile bir defa görüştük. Nigar özellikle beni kızı ile tanıştırmak istedi. Kızı Selin’in bana çok farklı gelen bir yaşam serüveni var. Sanırım geleceğin tenis şampiyonu ile yan yana duruyorum. Neden böyle düşündüğümü anlatayım:
• 4 yaşında tenis oynamaya başlamış,
• Antrenörü babası,
• 4 yaşından 15 yaşına kadar saat 07:00-16:00 antremanı var,
• Hiç okula gitmemiş. Bütün eğitimini antreman sonrasında dışardan tamamlamış,
• Sosyal medya hesabı babası tarafından kontrol ediliyor,
• Çok disiplinli.
Bir set oyununu seyrettim. Öyle tenis manyağı biri değilim ama çok maç seyretmişimdir. Kendisinin adını duyacağız. Fakat şöyle bir durum var; anne Türk, baba Hindistanlı ve kendisi de Kanada vatandaşı. Şu an Kanada milli takımının imkanları daha fazla olduğundan uluslararası arenada Kanada adına yarışıyor. Bu noktada spor bakanı olsaydım Selin’i Türkiye’ye kazandırırdım. Ama işte bir seyyahın sözünü dikkate alan pek olmuyor. Selin’e birkaç sorum oldu:
– Yaşadığın hayattan memnun musun?
– Evet memnunum Gürkan Abi.
– Hayalin ne?
– Dünya şampiyonu olmak.
Olacak mı? Bence olacak, bu kızın adını duyacağız. Her gün saatlerce tenis çalışan biri bunu başaracaktır.
Babasına sordum:
– Kızınızın böyle bir yol seçmesine destek olmanıza hatta yol göstermenize çok sevindim. Peki neden böyle bir karar alıp 4 yaşında kızınızı spora yönlendirdiniz?
Kendisi bilgisayar yazılımcığından emekli olmuş bir Hindistanlı. Geliştirdiği yazılımın tamamını bir ülkeye satıyor ve o ülke bugün o yazılımı devlet dairelerinde kullanıyor. Sonra da emekli olup Kuzey Amerika kıtasına yerleşiyorlar. Kızlarının tenise karşı ilgisi olduğunu 4 yaşında keşfedip raket alıyorlar ve sürekli tenis derslerine gönderiyorlar. Okul çağı geldiğinde de babası önüne bir seçenek koyuyor; ya okula gidecek ya da sporcu olacak. Selin de sporcu olmayı seçiyor.
Babasının bana dediği güzel bir cümle vardı: “Gelecekte kızımın yapay zekanın yapamayacağı veya hiç işin içine dahi giremeyeceği bir uğraşının olmasını hatta bunu işi yapmasını istiyorum.” Bu durumu bilemem de dünya şampiyonasında göreceğimiz bir sporcu yetiştirdiğini söyleyebilirim.
Orlando’dan sonra yolculuk Gainesville’e doğru devam etti…