Nikaragu’da yaptırdığım 150$ değerindeki PCR testinden sonra olay belli; Honduras ve mümkünse El Salvador 72 saat içinde geçilecek. Yoksa Honduras’da 80$ ve El Salvador’da 35$ daha vereceğim.
Hostelden sabah erken saatte ayrıldım. Honduras sınır kapısına 30 km vardı ve yol oldukça keyifliydi. Pazar gününe de denk getirdiğimden yolda benden başka hiç kimse de yok. Böyle anlar hakikaten hoşuma gidiyor. Sınır geçişleri de çok rahat oldu. Honduras’da yol beklemediğim kadar güzeldi. Emniyet şeridi de vardı. Sadece bir kere durdum o da su almak için ve suyu aldığım kişi de benden para istemedi. Honduras ile ilgili ne diyebilirsin diye soracak olursanız; hiçbir şey.
Gidon önünde Hindistan cevizinin eti var.
Orta Amerika turu yapan bir çok bisikletçi bu ülkeyi ya bir gün veya iki gün içinde geçip yollarına devam ediyorlar. Ülkenin diğer Orta Amerika ülkelerine nazaran daha bakir olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Hali ile bu ülkede tur yapan bisikletçilerin fotoğraflarında gördüğümüz ara yolların görüntüleri çok güzel. Hem Pasifik hem de Atlantik kıyısındaki manzarası güzel bir ülke. Sörf, dalış kursu, İspanyolca ve başka konularda en ucuza kurs veya eğitim alabileceğiniz Latin Amerika ülkesi de burası. Gelecekte bir gün Honduras’da gezer miyim bilmiyorum. Belki kahve ithalatı yapmak için bu ülkeye uğrarım, o da küçük bir ihtimal, gene de bir ihtimal işte bakalım gelecek neler gösterecek.
El Salvador sınır geçişinde de hiçbir sıkıntı yaşamadım. Fakat burada da ilginç bir uygulama vardı. Sınıra geldiğimde kapıdakiler elimdeki PCR’ın ve pasaportun fotokopisini istedi. Hali ile yanımda olmadığını söylediğimde de hemen sınırı geçtikten sonra bir bakkalda fotokopi makinasının olduğu söylendi. Vay arkadaş gene birilerine kıyak geçilmiş. Ver kulübedeki wifi şifresini ikisinin telefondan fotoğrafını çekip e-postana atayım veya pdf olarak göndereyim. Sonrasında al nerede arşivlersen arşivle. Boşa kağıt kullanımı, çevre kirliliği, zaman kaybı, alıcı tarafından ayrı bir ekonomik kayıp. Kazançlı kim diye soracak olursak, temelinde fotokopi makinasına sahip olan bakkaldan başlayıp, üstüne kat çıkılarak ilerler bu durum. ‘Pan Amerika’ yani Kuzey ve Güney Amerika’yı Orta Amerika’dan geçiren en işlek yol burası… Neyse işlemleri yaptım bunu yaparken de yağmur tekrar yağmaya başladı. Ulan biraz kuru kalaydık iyi olacaktı arkadaş be.
El Salvador’a girmeden önce hava kararmak üzereydi. Yol boyunca kamyon parkalarının olması güzel, ayrıca yolun emniyet şeridinin olması süper. Böyle ülkelere girip yolu bu şekilde görünce çok şaşırıyorum. Akşam yolculuklarını oldum olası sevmemişimdir. Toplamda 12 sene 68 ülke 120.000 km’den fazla pedal çevirmişim. Bu süreç içinde kaç defa gece sürüşü yaptın diye sorulacak olsa, çok net bir şekilde 10’nu geçmemiştir diyebilirim. Bu gece sürüşlerine de mecburiyetten devam ettim. Neden gece sürüşü yapmıyorum:
•Geceleri iş çıkışı alkol içip şöför koltuğuna geçen sürücü sayısı fazla.
•Geceleri görüş alanım sınırlı. Nasıl bir coğrafyadan, nelerin yanından geçtiğimi görmek isterim. Sadece ışığın aydınlattığı alanla kalmak istemem.
•Dinamodan ürettiğim elektriği başka şeyler için kullanıyorum. Tepe lambamı veya bisikletin önündeki ve arkasındaki ışıkları da her akşam şarj edemem.
•Çadırı kuracağım zaman kuracağım yerin çevresini görmek isterim.
•Eğer şehirlerarası yolda veya köy yollarında ilerliyorsam gece yol alarak soyulma riskimi de arttırmış oluyorum.
Yukarıda yazdığım olumsuz durumlar gece sürüşü yaptığımda hiç başıma gelmeyebilir de. Fakat %1 ihtimal bile benim dünya turumu etkileyecek bir sonuç çıkartabilir. Yüklü bisikletle gece sürüşünü bu dediğim alanda yapmak da o risk ihtimalini oldukça arttırıyor. İşte bu sebeplerden dolayı da gece sürüşlerini 12 senedir yapmam. Bu yüzden de El Salvador’da ilk konaklama tır parkında oldu.
El Salvador günümüzde Bitcoin ile dünyalılara koordinat olarak tam nerede konumlandığını gösteren bir ülke oldu. Devletin aldığı kararla Bitcoin ülkenin yerel para birimi olarak kabul edildi ve bunu yapan ilk ülke. Doğal olarak Bitcoin ile haşır neşir olan bir çok kişinin de ilgisini çeken bir ülke…
•Gürkan abi ülkede Bitcoin kullanılıyor ne düşünüyorsun?
•Ülke hakkında düşüncelerin neler, gidip yaşanılır mı? İş bulur muyuz?
•Bitcoin hakkındaki düşüncelerin nelerdir?
Bitcoin ile uzaktan yakından alakası olmayan biri olduğumdan, nasıl harcanır, nerden alınır satılır bilmem. Fakat şu da bir gerçek ki ileride sanal paralar kullanılacak, bu Bitcoin olur başka bir sanal para olur bilemem. Şöyle bir hikayem var Bitcoin ile ilgili:
2019 Şili’de pedallarken kimliğimi kaybettim, sonrasında da elçiliğe gittim. Şili elçiliğindeki diplomatlarımızı da iyi tanırım. İçeri davet ettiler oturduk hem sohbet ediyoruz hem de kimliği nerede nasıl kaybettiğimi anlatıyorum. Bu arada Türk kahvesi ve lokum da ikram ettiler. Tam kahveden bir yudum aldım çalışanlarımızdan Recep;
–Gürkan hakkında yakalama kararı var!
–Ne….?
Ağzımdaki kahveyi üzerime dökmüştüm. Gülmeye başladık ilk başta şaka sandım da sonradan hakkımda hakikaten yakalama kararı olduğunu ve işlem yapamayacaklarını söylediler. Hepimiz şaşırıp kaldık. Len bu ne ola ki? Neyse hemen Türkiye’de avukat dostlarla iletişime geçtim. Sağolsun İlker bu konuda çok yardımcı oldu. Eskişehir savcılığında dosyam varmış. Eeee sebep? Olaya gel arkadaş;
2018’de rahmetli babam için Türkiye’ye O’nu son kez görmek için dönmüştüm. Bulunduğum o kısa süre zarfında Atılım Üniversitesi’nde kot, gömlek fotoğraf çekilmişiz ki fotoğrafın orijinali bende de yok. Öğretim görevlileriyle çekildiğimiz o fotoğrafı dolandırıcılar bulmuş. Yanımdaki insanları kareden çıkartmış yani kesmişler, arka duvara bir şirket logosu koymuşlar, evet tahmin ettiğiniz gibi bir Bitcoin şirketiymiş. Sonra da insanları benim fotom ile kandırarak onbinlerce dolar çalmışlar. Çalanlar da ortadan kaybolunca o fotoğrafla bir şekilde bana ulaşıyorlar. Bu olaydan 1 yıl önce de “Bize paramızı geri ver” diye tehdit ediyorlar. Tabi durumu anlamıyorum. Kendilerine dediğim ise; “Birileri sizi dolandırmış, buyurun avukatlarım Türkiye’de, onlarla konuşun birlikte savcıya gidelim” Fakat bu arkadaşlar yok illa bize elden para vereceksin diyorlar. Baktım bu tehditlerin sonu gelmiyor suç duyurusunda bulundum. Suç duyurusunda bulununca sesler ve mesajlar kesildi. Sonrasında birileri beni savcılığa şikayet ediyor. Savcı da doğal olarak bana ulaşamıyor. İkamet nerede? OOoooo, dünya turunda benim ikamet, kaç defa değişti. Bahreyn, Güney Afrika, Şili, Kolombiya, Guatemala bunlar şimdilik hatırladıklarım. Neyse bana ulaşılamayınca da savcılık yakalama kararı çıkartıyor. Eee ben de 1 sene hiç elçilikte işlem yaptırmadığımdan durum ortaya çıkmıyor ve olayı kimliği kaybetmemle yeni öğreniyorum.
Bildiğin absürt komedi filmi. Avukat İlker, savcı ile görüşme talep ediyor. Görüştüğünde de kim olduğumu, neler yaptığımı, geçmişte bana atılan o tehdit mesajlarını, üzerinde oynanmış fotoğrafın orjinalini kendisine sunuyor. Sonrasında Şili’den Türkiye’ye ifadem gönderiliyor. Hale bak arkadaş… Düşünsene ülkeye dönüyorsun kapıdan geçeceksin hop işlemler yapılıyor direkt şubeye götürülüyorsun.. Vallahi billahi büyük ders oldu. İleride dünya turunu bitirmeden önce, son ülkem olan İran’a girdiğimde elçiliğimize uğrayıp bir GBT baktıracağım.
Neyse işte benim Bitcoin maceram da bu kadar, fakat günümüz dünyasında kabul gören ve çok kullanılan bir para birimi. Peki El Salvador’da bununla ilgili ne gördüm? Ülkeye girdiğim noktadan sonra çıkana kadar sadece nakit para kullandım ve bu para birimi de dolar oldu. Para çekecek bankayı sadece kasabalara girdiğimde buldum. Kredi kartı ile veya para kartı ile işlem yapan herhangi bir işletmeyi başkent dışında görmedim. Başkentte kaldığım hostelin kredi kartı kullanımı vardı fakat komisyonu çok yüksek söylediklerinden oraya da ödemeyi nakit olarak yapmayı tercih ettim. Piyasada kredi kartı ile alışveriş yapılamıyorken Bitcoin kartları ile alışveriş yapabileceğim dükkan sayısı da oldukça azdı, bunu da hatırlatmakta fayda var. Tarih Eylül 2021. Bitcoin kartları ile para çekme makinalarına gidip dolar çekip öyle harcama yapıldığını da gözlemledim. Bu makinalar da her yerde yok, olan da sıkı korunuyor. Banka dışında bir yerde para çekme makinasını zaten görmek pek mümkün değil. El Salvador’da hemen hemen her dükkanın önünde bir veya iki kişiyi pompalı silahla beklerken görebilirsin. Banka, benzinlik, restoranlar, eczaneler, büyük süpermarketler, küçük süpermarketler, her yer pompalı silahlı adamlarla dolu.
Öte yandan Başkent San Salvador’da kaldığım hostelin sokağı mesela tel örgülerle çevrelenmişti ve sokağın giriş çıkışında gene tel örgülü bir kapı vardı. Şehir merkezindeki bazı sokakları hırsızlığa karşı bu şekilde korumaya çalışmışlar. Tel örgüler her yerde var. Yoldaki dilencilerin trafiği düzenlediğini bile gördüm. Bir kısmı araçları durdururken arkadaşları da arabalardan para istiyordu. Bu benim bahsettiğim yerler şehir merkezi. İlla ki San Salvador’un da diğer büyük Latin Amerika başkentleri gibi çok güzel, şaşalı lüks semtleri vardır. Fakat ben bu noktaları görmedim. Şehirde iki gün dinlenip PCR testimi yaptırıp tekrar yola çıktım.
Daha önce de belirttiğim gibi El Salvador da benim hızlı geçtiğim Orta Amerika ülkelerinden biri fakat yolumun üstünde ziyaret edilebileceğim 3 nokta vardı. Bu üç nokta da benim Maya Uygarlığı ile ilk kez tanışmama vesile olacak yerler.
•Joya de Ceren Müzesi
•San Andres Arkeoloji alanı
•El Tazumal Arkeolojik alanı
1 – Joya de Ceren kapısının önüne kadar gittim. Fakat Covid19 önlemlerinden dolayı bu alanı benim gittiğim dönemde kapatmışlardı, Ağustos 2021. Böylelikle yolumun üzerindeki ilk noktada Maya Uygarlığı ile tanışamadım. Unesco’nun da koruma altına aldığı belki de ülkedeki en önemli tarihi alan da diyebilirim. M.S 500 yıllarında kurulmuş. Şehire 1 kilometre uzaklıktaki Loma Yanardağı’nın patlaması ile şehir terk edilmiş. Yapılan kazılarda yanardağın külleri altında kalmış insan bedenleri bulmasalar da İtalyan arkeologlar bu alana Amerika’nın Pompei’si diyorlar. Küllerin altında kalmış onca değerli eşya ise hala gün yüzüne tam anlamı ile çıkartılamamış. 1960’lı yıllardan beri kazılar yapılsa da ülkedeki iç savaşlar, yolsuzluklar ve daha bir çok sebepten dolayı bu alan günümüze tam anlamı ile sergilenemiyor ve kazılar hala devam ediyor. Hmmm şaşırdım mı? Hayır şaşırmadım. El Salvador’daki parlementer yapıyı, eğitim, sağlık ve başka konuları da araştırmadım veya okumadım. Fakat okuduğumda nelerle karşılaşacağımı az çok tahmin ettiğim bir ülke.
2- San Andres Arkeoloji alanına girmeyi başardım. İçeride başka bir milletten turist yoktu, zaten olması da Covid19 döneminde biraz zor. Gezdiğim dönem içinde yurtdışından gelen ziyaretçilerin alanı gezebilmek için PCR testine sahip olması veya aşılarının yapılmış olması gerekiyordu. El Salvador’dan çıkmadan önce PCR testi yaptırdığımdan o belge ile giriş yapabiliyordum. Aslında pek fazla göze hitap eden bir yapı yok burada. 2 tanesi gün yüzünde olan yapılar var. Kendi tahminimce de iki ağaçlık alan altında başka yapılar da mevcut. Kazılar istenildiği şekilde bu noktada da ilerlememiş. Amerikalı arkeologların kurduğu barakaların sağında solunda yanık izleri var. Yani ’89-’90 iç savaşlarında bu alana zarar verildiğini düşünüyorum. Ülkenin yetkililerinin arkeolojik kazılara destek verdiklerini hiç düşünmüyorum.
Bu kazılar büyük ihtimalle başka devletlerin destekleri ile yapılıyor. Şimdi ülkede arkeolojik kazı yapacaksın bu arada öğretim görevlilerin iç savaşın içinde kalacak veya soyulma riskleri olacak falan filan. Günümüzde bile El Salvador’a destek amaçlı arkeolog gönderecek bir ülke veya özel sektör sayısı azdır. Başkentin durumu ortada, her noktada pompalı silahlı adamlar bekliyor. Merkezin dışında bu alanlardaki çalışanları, öğretim görevlilerini, onların eşyalarını nasıl koruyacaksın? Bu sebeplerden dolayı da bölgedeki kazılara bakıldığında kapsamlı veya detaylı bir kazı çalışması yapılmadığı ortaya çıkan alanlardan belli. Genel olarak yazılarımı okuyan arkadaşlar bilir arkeolojik alanları gezmesini seven biriyim ve diyorum ki bu alanın yakınındaki yerleşim yerlerinin altını kazsan.. Ooo neler çıkacak neler? M.Ö 600’lü yıllardan bahsediliyor. Ayrıca çıkan bulgulara göre de bölgenin en büyük yerleşkelerinden biri olma ihtimali var. Çünkü günümüzdeki Meksika ve Belize topraklarındaki Maya yerleşkelerinden buraya gönderilen ürünlerin kalıntılarına ulaşılmış. Gün yüzüne çıkartılan alanlar, geçmişte insanların toplandıkları, tapındıkları alanlar; ki onların da bir kısmının hala toprak altında olduğu belli oluyor. Fakat alanın çevresinde yürümek ve tören alanının orada oturup çevreyi seyretmek hoşuma gitti. Büyük ihtimal benim oturup seyrettiğim alanın çevresinde de kazı yapılsa gene bir şeyler çıkar, neyse… Bu arada içeriyi tur satın almadan gezdirmiyorlar. Yani tek başına girip gezemezsin, bu konuya da oldukça gıcığım da işte yapacak bir şey yok.
3 – El Tazumal Arkeolojik alanı Chalcuhapa kasabasının içinde yer alıyor. Kasaba aynı zamanda Guatemala sınırına 38 km uzaklıkta. Akşam vakti kasabaya vardığımdan dolayı yapılacak en güzel iş kalacak yer bulmak. Önce ioverlander programına baktım. Bakalım 2019’da en son gezginler nerede kalmış?.. Bu programı çok kullandığımı birkaç defa dile getirmiştim canlı yayınlarda. Neden 2019’da nerede kalmış insanlar diyorum? Latin Amerika’da 2019-2021 arasında o kadar az gezgin kaldı ki bu uygulamaya veri giren.. Yeni veri giren bir kendimi gördüm son 2 senedir başka yeni veri okumadım. Kasabada pek duran olmamış, iki otel gözüküyor. Google’da 4 otel gösteriyor, hepsi de yol üstünde olunca tek tek bakındım ve hepsinin kapalı olduğunu öğrendim. Kasabaya turist gelmiyor diye bütün oteller kapanmış.
Hal böyle olunca polise gittim durumu anlattım onlar da şaşırdılar hatta inanmadılar. Bir tanesi “Olur mu ya öyle şey, bizi takip et seni otele götürelim” dedi. Yahu koca polis şubesi, yapmadığım iş de değil “Şuraya çadır atayım bir gece” desem de kabul etmediler. Tekrardan gezdiğim otelleri bunların aracının arkasında gezdim ve polis karakoluna geri döndük. Yahu zaten ufacık kasabada yaşıyorsunuz kontrol etmeniz gereken 4 tane de otel var. Benim sayemde bütün otellerin aylardır kapalı olduğunu öğrendi arkadaşlar. Bütün polisler seferber oldular bana kalacak yer bakıyorlar. İş artık milli soruna bindi… Adam dünyayı geziyor El Tazumal’a gelmiş, kalacak yer yok, olacak iş değil. Polislerden biri diyor ki “Spesifik bir otel mi olması lazım, kasabanın içinde arkadaşımın aşk oteli var. Orada misafir etsinler.” Bana uyar tabi sıkıntı yok. Maksat bisikleti koruyalım, ben de uyuyayım yeter. Sonuç olarak otelin sahibi gelip beni alıyor, kasabanın kenar mahallesinde tek katlı, 3 garaj, 3 odalı bir yapıya gidiyoruz.
Burası evlerinde çocuklarından dolayı sevişemeyen veya sevgili olup sevişecek yer bulamayan insanların gelip 1 saat süre ile ödeme yaparak ihtiyaçlarını karşılayıp gittikleri bir MOTEL.. 2017’de Arjantin yazımda dile getirmiştim. Motel kelimesi tüm Latin Amerika’da özellikle bu tarz sevişmelik oteller için kullanılan kelimedir. Bu otellerin odalarını mesela günlük şu şekilde veriyorlar; sabah 07:00-18:00 arasında gelip de odayı günlük tutamıyorsun. Oda o saatler arasında saatlik satıldığından hali ile kazanç çok yüksek, vermek istemiyorlar. Benim geldiğim saatte zaten herkes işini bitirmiş evlerine çekilmiş olduğundan otel de boş. İkinci bir mevzu hijyen. Bu tarz otellerin kaliteli olanlarında hijyene çok önem veriyorlar, kimisi de işte bugün bu karşımda duran yer gibi rezalet. Güzel yanı garaja girdikten sonra garajı arkadan kilitliyorsun, sürgüsünü çekiyorsun kale gibi bir alan. Her şey derli toplu düzgün gözüküyor fakat belli ki nevresimler son muharebeden sonra değişmemiş. Garaja geçip çadırımı kuruyorum. Sonra da gidip duşumu alıyor ve çadırın yanına çektiğim sandalye masada yemeğimi yapıyorum. Şu özgürce her yerde yatabilme kafası çok anormal bir şey. Yıllardır evsiz bir şekilde gezince inanılmaz rahatsız. Tabi benim de bazı kriterlerim var bu konuda bir gün onları da bir kitapta toplar paylaşırım.
Gelelim şu El Tazumal Maya Tapınağı’na. Orta Amerika’da benim karşıma çıkan ilk Maya Tapınağı. Bölgede yapılan kazılarda mezarlıklar, su drenaj sistemleri, mayaların oynadığı futbola benzer oyunun sahası, pazar ve toplanma alanın olduğu alanlar gün yüzüne çıkarılmış. M.S 100 -1200 yılları arasında insanlar bu tapınağın çevresinde yaşamışlar sonrasında ise terk edilmiş. Bu kentin terk edilme sebebi ne çevresinde patlayan bir volkan ne de İspanyol askerler. 24 metre yüksekliğindeki bu tapınağın yapımına M.S 100’de başlanıldığı ve M.S 800 yılında yapının çevresindeki yapıların inşaatının bittiği tahmin ediliyor.
Alanın bulunması da çok ilginç. Bu koca yapı aslında tamamen toprak altında bulunuyormuş. Günümüzdeki kasabanın olduğu alanda yaşayan insanların ev yapımı sırasında kullandıkları toprak bu bölgeden alınmış. Bir gün alınan toprakla yapının bir kısmı gün yüzüne çıkıyor. 1940’lı yıllarda küçük bir höyükten bugünkü şekli şemaline kavuşan bir tapınak. O dönem yapılan restorasyon çalışmalarının çoğu yapının halk tarafından yok edilmemesi için direkt betondan yapılmış ve günümüze kadar ulaşması sağlanmış. Burada bulunan değerli eşyaların hepsi de başkentte ulusal müzeye gönderilmiş. Yapılan restorasyon çalışması ile ilgili günümüzde arkeologlarından çok eleştiri gelse de dönemin koşullarına göre karar verildiği ortada. Benzer durumlar geçmişte bizim ülkemizde de olmuş, bunlara anılarımda geçmiş yıllarda yer vermiştim.
Tapınağın önünde çok güzel bir alan vardı. Oturmak için banklar da koymuşlar. Kulaklığımı takıp sevdiğim müziklerden birini açtım. Müzik başlayınca tapınakla baş başa kaldık. Rahmetli babam Türkiye’de bizi antik kentlere götürürdü, sorardım kendisine o dönemki insanların nasıl yaşadığını o da anlatırdı. Yıllar geçtikçe bu alanlara tek başıma gitmeye başlayınca oturup hayal ederdim o dönemin insanlarının bulunduğum ortamda neler yaptıklarını. Alanı şöyle bir gezersin, çevrede yazılanları okursun, sonrasında güzel bir noktaya geçer gözlerini kapamadan önce son bir kez yapıya bakarsın. (Bisiklet yanımda olduğunda bunu tabiki de gözler kapalı yapmıyorum haha) Sonra da geçmişe gidersin. Başka bir göz çıkar alanı bildiğinden, çevresinde tur atarsın derken insanlar belirir, kıyafetleri, konuşmaları sonrası senin hayal dünyana kalmış….
Guatemala sınırı bu noktadan sonra 36 kilometre uzaklıklıktaydı. El Tazumal’dan ayrıldıktan sonra yol oldukça sakin geçti ve Guatemala girişinde de herhangi bir sıkıntı yaşamadan ülkeye girdim. Kuzeye doğru pedallamaya devam