Bu hafta sonu Adapazarı’na gidiyorum. Yolculuk yazılarımı takip eden Şefik Albay bizleri geçen sene de Adapazarı’nda bisiklete binen arkadaşları ile pedallamamız için davet etmişti. Can, Burak, Ömer, Beken, Rıza, Cem, Atalay Albay Ankara’dan Adapazarı’na arabalarımızla gidip oradan Karasu’ya pedallamıştık.
Karasu’ya pedallayacağız dediklerinde ben ve diğer arkadaşlar böyle gezinti havasında bir tur sandık. Adapazarı’nda belediyenin önüne geldiğimizde benim ilk sorduğum soru “Bunlar yarışçı mı?” olmuştu. Herkesin altında yol bisikletleri, üstler başlar formalar falan. Abiler eski sporcularmış. Kimisi milli takımda bile yer almış. Hatta hala yarışlara katılıyorlar. Yaşlar 40 üstü.
Biz de gitmişiz altımızda dağ bisikletleri, hatta ben spd ayakkabılarımı da almamışım, bisikletin üstünde bagaj aparatları duruyor. Yani birlikte pedal çevirmemiz mümkün değil. Nitekim yola koyulduğumuzda da ne kadar hızlı bir tempo ile gittikleri belli oldu.
O nasıl bir pedal çevirmektir. Ulan çevir çevir dilim damağıma yapıştı. Nasıl tempolu gidiyorlar. Japonya’dan döneli 4 ay olmuş. Yok canım, ben hamlamamışımdır da, çok hızlılar yaa. Yetişmekte güçlük çekiyorum. 65 kilometre boyunca rüzgarlarından çıkmamaya çalıştım. Karasu’ya vardığımda bitik vaziyetteydim. Hemen denizin kenarında bir yere oturduk biri: “Evlat o bisikletle iyi geldin” dedi. Bir de bana sor abi nasıl geldim bayılmak üzereydim. Ama hepsi çakı gibi. : ) Bisiklet sporu ve sporcusu hakikaten yorulmak nedir bilmiyor.
Bu hafta sonu gene o muhteşem yolda ve muhteşem insanlarla pedallayacağım için mutluyum..
Adapazarı’ndaki bir günlük kısa bisiklet turumuz muhteşem geçti. Adapazarı ekibi bizi şehrin meydanında karşıladı. Biraz bekletmiş olsakta sanırım buna değdi. Çünkü hepimiz o gün yağmurda pedalladık. Karausu gidişinde ve dönüşünde yağmurda pedallamak, Karadeniz’in hırçın sularına girip yüzmek, dostlarla birlikte geçirilen zaman ve pedallamak çok güzeldi. Herkese teşekkürler.