(Elimde ki tüm makinalar geçirdiğim kazadan dolayı bozuktu)
Dün oldukça yorulmuştum. Gece nasıl uyuduğumu anlamamışım. Şili gümrük kapısının hemen öncesinde Tenecia San Sebastian polis karakolunun hemen yanı başındaki terkedilmiş binada kaldık. Orada kalmak içinde polisten izin almamız gerekti. Polis kulübesinin hemen önünde La Frontera adında bir hostel var. Fakat geceliği 50$ denince Javier de ben de çadırda kalmaya karar verdik. Şili sınır kapısında yer alan polis karakolunun hemen yanındaki boş evin içinde kalınabiliyor. Tabi öncelikle polis’den izin almak şart. Şili’deki evrak işleri hızlıca bitti. Punta Arenas Arjantin arasındaki kamyon trafiğini bu yolda görmek mümkün. Özellikle sınıra kalan son 30 kilometre oldukça fazla kamyon vardı. Eylül 2017 tarihinde yol topraktı fakat asfaltlama çalışmaları başlamıştı. 2020 den sonra tüm yol asfalt olacaktır.
Hava kararmaya başladığında durmak istedim fakat Javier durmak istemedi. Javier’de sürekli bir noktaya varmak istiyor, kısa süreli birlikteliğimizde onu fark ettim. En kısa sürede gitmek istediği yere ulaşmak istiyor. O noktaya varıncaya kadar da durmuyor. Gün içinde öğlen yemeği molalarımız da pek fazla değildi. Bense yorulduğumda veya hava karardığında direkt duran biriyim. Varılacak bir nokta yok.
Fotoğraf çekmek için durmuyor ( Veya şöyle söyleyeyim benim olduğum alan içinde hiç fotoğraf çekmiyordu) . En azından benle birlikte pedallarken hiç fotoğraf için durduğunu da görmedim. Tam da benim fotoğraf makinamın olmadığı bir döneme geldi bu birlikteliğimiz. Şili O’Higgens geçidinin orada dereye uçup makinayı kırdığımı daha önce ki yazımda anlatmıştım. Fotoğraf makinası da olmayınca ben de sadece tuvalet için duruyordum. Arada bir durup Javieri cep telefonumla çeksem de hiç birlikte olduğumuz bir yol fotoğrafımız yok veya O’nun da birlikte olduğumuz bir video veya fotoğrafımızı paylaştığını da görmedim. Dünyanın sonu olan Ushuaia’ya yolculuğu sonuna kadar da birlikte pedallayarak gittik.
Şili Arjantin sınırından sonraki yol normalde 3 günde alınabilirdi fakat biz 5 günde aldık. Sınırdan sonra ilk Rio Grande’de durduk. Küçük bir şehir beklerken oldukça büyük bir şehir çıktı Rio Grande. Şehre yaklaşırken yolda bisikleti ile antreman yapan bir kız bizi görüp durdurdu ve amcasının oteline yönlendirdi. Otele vardığımızda bu otelin fiyatı bizi aşar dedik fakat sağ olsun kendileri oldukça güzel bir indirim yaptılar. Arjantin’in güneyinde misafirperverlik kuzeyine göre oldukça az diyebilirim. Hatta bazı durumlarda satıcılar fiyatları şişirmeye bile çalışıyorlar. Pasada de los Sauces Oteli’nde bir gün kalıp gitmeyi düşünüyorduk fakat bu güzel otelde kişi başı 9$ kalınca dedik bir gün daha kalıp dinlenelim. Bir sonraki gün 10 kilometre boyunca rüzgarı yandan yiyerek gidip sonrasında 60 km hızla esen rüzgarı arkamıza alıp Tolhuin’e vardık.
Tolhuin’de daha önce pek karşılaşmadığım çok güzel bir olaya tanık oldum. Eğer dünyanın sonuna doğru ilerliyorsanız yolunuz bu kasabadan illaki geçecek. Tolhuin’de Panaderia Union adında bir pastacı var. Burada kesinlikle durun. Hatta bisikletle bu noktaya vardıysanız çalışanlardan birine “Bisikletimle kuzeyden geliyorum, bir iki gün burada dinlenebilir miyim?’’ dediğinizde size hemen yatacak yer, duş wi-fi ve sınırsız tatlı ikramında bulunuyorlar.
Hatta çok zamanınız varsa çalışmak istediğinizi söyleyin bir süre kalıp pasta yapmayı da öğrenebilirsiniz. Olay o kadar çok hoşuma gitti ki ilerde bir gün olur da tekrar hizmet sektörüne girer kendime bir restoran veya kahve dükkanı tekrar açarsam ( Evet arkadaşlar benim bir restoranım vardı) kesinlikle dükkanıma bisikletçiler için böyle güzel bir oda yapacağım. Odaya girdiğimde neredeyse günün yarısını duvardaki yazıları okumaya ayırdım. Bisikletleri ile uluslararası seyahatler yapan birçok bilinen gezgin duvara bir şeyler karalamıştı.
Ben de nerden geldim nereye gidiyorum, seyahatimin kaçıncı gününde o noktaya vardım tavana bir güzel yazdım. Gelecekte bir gün dostlar arkadaşlar artık paylaşır. Aslında haftalarca hatta 1 ay bu dükkanda kalıp tatlı yapmayı veya hamur işi yapmayı öğrenme seçeneğimiz var. Öte yandan Güney Amerika’nın en ucundaki büyük şehre de kalmış 110 kilometre ve sanırım Javier de ben de yorulduk. Bitirip dinlenmek istiyoruz çünkü yolumuz uzun. daha Alaska’ya gideceğiz.
Tolhuin’den çıktıktan yaklaşık 20 veya 30 km sonra yol göl kenarına doğru gidiyor. O alanı da kaçırmamak lazım. Bu nokta da bisikletçiler ve motosikletliler için güzel bir nokta. 90’lı yıllarda gölün kenarında gayet şık bir otel inşa etmişler. Fakat 2000’li yıllarda ülkede yaşanan krizlerden dolayı oteli kapatmak zorunda kalmışlar.
Otelin sahibi o dönemlerde kazandığı paralarla gölün hemen yanına yatırım yapıp bir de müstakil evler inşa etmiş. O evler de haliyle şimdi boş ve içleri de oldukça temiz. Bu alanın adı Hosteria Petrel. Bisikletle geliyorsanız. Tolhuin’den erzak alıp bu noktaya gidin. Çünkü alanı gördüğünüzde en az 3-4 gün kalmak isteyeceksiniz. Göl tertemiz ve yüzmeye elverişli. Küçük evlerden baştan ikincisi ve sondan bir önceki ev kalmaya oldukça elverişli ve temiz. Biz baştan ikinci evde kaldık. Duvarda imzamı ve tam olarak nerede uyuduğumu da görebilirsiniz.
Sonraki gün Ushuaia’ya doğru yola çıktık. Ufak bir geçit var, kışın gidince tabi o geçit kar yağışlıydı hatta bazı dönemlerde kapandığı da söyleniyor. 400 metrelik bir tırmanış. Oldukça yumuşak ve kolay bir tırmanıştı. O da bitince gülme tuttu. Kışın Patagonya’yı bisiklet üstünde bildiğin şort ve tshirt ile geçtim ya lan, hatta bazı yerlerde şort atlet takıldığım bile oldu. Kuzey yarım kürede ki kış ile güney yarım küredeki kış koşulları arasında oldukça ciddi fark var. Bu bölgede kışın benim için zor denebilecek sadece bir alan oldu, o da ayakkabım yırtık ve su geçirdiğinden parmaklarımda soğuk ısırığı olmuştu. Gözüken en düşük hava sıcaklığı Patagonya’da -15 oldu, tabi rüzgarı etkisi ile hissedilen biraz daha soğuktu fakat doğru ekipmanlar ve doğru lastik seçimleri olduğunda bölgede pedallamak oldukça keyifli. Bir kaç iniş çıkıştan sonra Ushuaia’ya varmayı başarıyorum. Varmayı başarıyorum diyorum çünkü Javier oldukça hızlı gidip şehre sanırım benden 1 saat önce vardı. Tabi öyle olunca birbirimizi kaybettik. Şehirlere girince genellikle ilk benzin istasyonunda dururuz fakat hava -3 derece olduğundan ve Javier normal bir insanın 3-4 katı fazla terlediğinden hemen kalacağı yere doğru ilerlemiş. Javier ile beraber kalmadık. Çünkü o şehirde 5 yıldızlı bir otelden sponsorluk aldı ve gidip orada kaldı. Ben de şehre girer girmez bir hostel’de yerimi ayarladım ve hemen oraya doğru gittim. Ayarladığım hostel’de daha önce Onur ve Ayfer de kalmıştı, onların seyahatnamesini okurken bu hosteli görmüştüm. Güzel, temiz, güvenli bir yer. Bisikletimi sökmemde, kutulamamda çok yardımcı oldular sağ olsunlar. Hatta bir günün ücretini de almadılar. Hatta havalimanı ulaşımıma bile indirim yapılmasına yardımcı oldular. Bana karşı çok iyilerdi.
Ushuaia’da kışın yapılan aktiviteler kayak, kurtların kızakla seni gezdirmesi, fener turu ve bizim geldiğimiz yoldan araçla ters istikamete gidip o bölgedeki ormanlarda gezme ve şehrin batısında kalan milli park turu. Açık söylemem gerekirse bu programların hiç biri ne bana ne de Javier’e cazip geldi. Bunun dışında şehirdeki hastaneye tekrar gittim. Acilden girip kolumu göstermek istediğimi söyledim. İngilizcesi gayet iyi olan orta yaşlı bir doktor gelip elime baktı, bazı hareketleri yapmamı istedi ve o hareketleri yaparken acı çektiğimi gördüğünde:
- Tendonnun gitmiş. Ne yaptın?
İşte o an surat ifadem gene filimlikti. Lan ne tendonu ya? Alçıya alınması gerekiyor, hatta MR gerekiyor. Tabi ki alçıya falan aldırmadım. Kıtanın yarısından başlayıp Ushuaia’ya gelmiştim başlangıç noktama geri dönüp (buenos aires) oradan Alaska’ya devam edeceğim. ((Aslında rota ilk başta kıtanın güneyine Ushuaia’ya uçup oradan Alaska’ya doğru pedallamaktı . Fakat 2017 5 Ocak’da yukarıdan başlamak zorunda kalmıştım. 1 Eylül 2017 ‘de Şili ve Arjantin arasında zikzaklar çizerek Ushuaia’ya varmayı başardım)) Böylelikle Buenos Airses’de daha iyi bir hastaneye gidip MR çektirmem mümkün. Pılımı pırtımı topladım ve en kısa zamanda Ushuaia’dan Buenos Aires’e uçtum. 300 dolar artı uçağın kargo parası. 3 saatlik bir uçuştan sonra Güney Amerika’ya başladığım nokta Buenos Aires’e varmıştım.
2016 Eylül ayında Ankara’dan arkadaşım Umut Eslisoy ile Güney Afrika Cape Town’da karşılaştığımızda demişti ki “Gürkan İspanyolcam olduğundan belki tayinim Arjantin’e çıkabilir”, dedi ve bir yıl sonra da tayini Arjantin Buenos Aires’e çıktı. Eşi Nihan Eslisoy ile birlkte geldiği Arjantin’de tuttukları evin bir odası da boş olduğundan misafir ettiler. Böylelikle Arjantin Buenos Aires’de hem bir süre dinlenebilecektim hem de şu tedavi süreci başlayacaktı
Umut ve Nihan yeni evlenmiş bir çifti . Buenos Aires ‘de ki evlerine gittiğimde kapıda Nihan karşıladı. Bisikleti ve eşyaları taşımama yardım etti. Bir kolum çalışmadığından dolayı sağ olsun Nihan çok yardımcı oldu.
Umut ve Nihan gezmeyi seven bir çift. Nihan ayrıca yazmayı fotoğraf çekmeyi de seviyor. www.tersmevsim.com adında bir web sayfası ve instagram tersmevsim hesabında paylaştığı güzel fotoğrafları var. Yemek yapmak konusunda ki hünerlerini geliştirme konusunda da büyük azmi var. Yemeklerin in lezzeti süper. Haftanın bir günü birlikte pazar alışverişine gidiyorduk. Pazarda ki esnaf artık öyle bir benimsemiş ki beni ben ayrıldıktan sonra Nihan’a sürekli sorar olmuş. Evlerinde kaldığım süre boyunca yoğurt mayalama maceralarımız görmeye değerdi. (mayalayacak yoğurt bulmak oldukça zordu) Son ayımda Nihan ile birlikte spora da oldukça sarmıştık.
Hastane olayına gelince THY Buenos Aires müdürü Yahya Şensoy’un tanıdığı çok iyi bir doktor varmış hemen onun kliniğinden bir randevu alındı. Önce MR çektirildi sonra Doktor Furman ile karşılıklı oturup konuştuk
- Ne zaman oldu bu olay?
- 16 Ağustos (2017)
- Tam olarak nasıl oldu kaza?
- Bisikletten düşüp takla attım. Kolum bedenimin altında ters bir açıda kaldı. Puerto Natales’de doktorlar kemik tramvası dedi. Ushuaia’da Tendon’da sorun var dendi..
- Tendon’da ki sorunun hala devam ediyor. Tendonunda yırtık var ama ameliyatlık bir durum yok. Bunun dışında bilek kemiğinde çatlaklar var. Yumurtanın kabuğunu kırdığında nasıl bir görüntü olursa bileğinde iki tane büyük bir dolu mikro çatlak olmuş.
- Nasıl ya? (ben şok )
- Sen hiç alçıya aldırmadın mı?
- Hayır
- Kazanın üstünden nerdeyse 1.5 ay geçmiş! Kullandığın bandajda Platin destek var mı?
- Evet
- Bisikletle yola devam edeceğini söyledin şu durumda hızlı bir tedavi yapacağız. Kan kürü tedavisi ve magno terapi. Her gün geleceksin
Durum şunu gösteriyor, kazayı yaptığım noktadan yani Şili Tores Del Paine’den ArjantinUshuaia’ya kadar çatlak kolla ve yırtık bir tendonla 832 kilometre yol almışım. Şimdi o gece de neden bayıldığımı anladım. Vücut acıya karşı kendi savunma mekanizmasını devreye sokup beni bayıltmış diyebilirim. Doktor Furman’ın hastanesine bir ay boyunca hemen hemen her gün gittim. Yatıp kalkıp iyi ki Atılım Üniversitesi (Instagram: @atilimuniv ) var iyi ki Tur Asisst (instagram @turassist ) var yoksa bu tarz ücretlerin üstesinden gelmem çok zor olurdu. Derken tedavi bittiğinde doktor Furman elimi sıkıp
- Gürkan geçmiş olsun senden herhangi bir ücret talep etmiyoruz. Yolculuğuna bizimde ufak bir katkımız olsun
Kendisine sarılıp çok teşekkür ettim. Bu kazayı da sadece bir MR ödemesi ile de atlatmış oldum. Tur Asisst’e ve Buenos Aires THY müdürü Yahya Şensoy’a da kendisi ile beni tanıştırdığı için tekrar teşekkürler.
Nihan ve Umut’un evine kaldığım süre zarfında bir dönem beni takip eden yazılarımı okuyan sonrasında iş hayatının yoğun temposundan fırsat bulamayan arkadaşları Özlem’i de bir akşam yemeğe aldılar. Özlem ile arkadaşlıkları öğrenci değişim programında başlamış. Yıllar önce Tucuman’a gelen Özlem sonrasında iş hayatı için tekrar buralara gelmiş. Türkçe, İngilizcesi, İspanyolcası dillerini konuşunca Latin Amerika’da iş bulmak bir nebze olsun daha kolay oluyor sanırım. Sağ olsun çevresindekilere arkadaşlarına sık sık benden bahsetmiş. Takip ettiği dönemlerdeki anılarımı ezbere biliyor diyebilirim. Kendisi çok içten, komik ve açık sözlü biri. Azcık olsa da onun gözünden Buenos Airesi gördüm. Yolculuğumda kazandığım güzel dostlardan biri.
Sayfamın da böyle dönemlik bir özelliği var. Mesela yıllar önce okuyanların bir kısmı artık takip etmeyi bıraktılar. Herkesin işi gücü oldu, evliliği çoluğu çocuğu oldu dünyaları değişti. Bense 8 senedir yollardayım, gayet haklılar takibi bırakmakta. Kimisi sıkıldı, sinirleri bozuldu günler aylar yıllar geçti hep yoldayım. Haklılar. Kimisi zaman içinde ukala buldu. Arjantin’de ülkemizden genç gezgin bir arkadaşla tanıştım. Yüzüme karşı “abicim sen ukala birisin ama senin ukalalığın İlber Ortaylı’nın gezgin versiyonu ” dedi. Doğrudur belki ukalaca cevaplar verdiğim konuştuğum kişiler olmuştur. Belki de öyle biriyimdir. Fakat şu zamana kadar kimseye beni takip edin tanıtın paylaştıklarımı paylaşın hiç demedim, dememde. Herkes keyfine baksın çünkü ben de öyle yapıyorum ve kendi halinde gezen biriyim fazlası yok.
Buenos Aires ‘e yabancı dil eğitimine, master programına, üniversite eğitimine gelen genç arkadaşlarımız da var. Kaldığım süre içinde o arkadaşlar ile tanışıp sohbetler ettik . Gene Güney Amerika’yı motorla gezen Erol Aynacı ile de Buenos Aires’de tanışma fırsatım oldu. Son olarak Afrika’da bir süre birlikte pedalladığım Fransız Gutier’de Burnos Aires’de bir gün kalıp yoluna devam etti onla da bir iki saat oturup sohbet ettik. Özlemişiz birbirimizi . Güney Amerika’da tekrar birlikte pedallarmıyız onu bilmiyorum.
Bir gün elçiliğimizden bir haber geldi. Falanca üniversitede Türk kültürü ve dili tanıtımı yapılacak. Türkiye’den dil bilimci bir profesör ve Azerbaycan Türk büyükelçisi konuşma yapacak. Nihan ile birlikte davet edilip gittik. Türkiye’den gelen öğretim görevlisi tek başına mı geldi yoksa yanında biri var mı onu bilmiyorum. Gidiş dönüş bilet nereden baksan 2000 dolar veya biraz üstü (tabi bilet önceden alındıysa! Eğer 15 gün öncesinden alındıysa THY ile 3000 dolar) . Ee, konaklaması yemesi içmesi de var. Bu olay Yunus Emre Vakfının bir organizasyonu. Salona girdik kimse yok. Konuşma saati geldi içeriye giren kişiler bizim elçilik çalışanlarından bir kaç kişi, Azerbaycan elçiliğinden bir iki kişi ve toplasan 8 Türk vatandaşı var. İçeride 5 veya 6 Arjantinli var. Önce Azerbaycan Büyükelçisi çıktı konuşma yaptı. Kendi kültürünü önüne koyduğu 20 sayfalık A4 kağıttan okudu. Bir ara okurken dirseğini masaya, avuç içini de yanağına koyup öyle bir okudu ki ulan sanki çocuklarına masal anlatıyor. Yahu kendi kültürünü özünü A4 den okuyarak anlatmak nedir? Bizim ülkemizden gelen Dil Bilimci hocamız da, akla hayale gelmeyecek dil üzerinden enteresan bir milliyetçilik yapıp üstüne de üstün ırk noktasına getirdi getirecek konuşmayı.
Yahu böyle organizasyonları para harcamak için mi yapıyorsun Yunus Emre Vakfı, 1 değil 2 değil 3 değil ? Bazı noktalarda sizin yapmaya çalıştığınızı ama beceremediğiniz ve üstüne onca para harcadığınız şeyleri 8 senedir gönülden yapıyorum. Hatta bak burada ukalalık olarak algılanacak ama çok çok daha iyisini yaptığım ülkeler var! Gerçek bu. Yürü arkadaşım yürü git işine diyen çalışanınız olabilir… 2010-2017 gezdiğim ülkelerin o dönem ki Türk büyükelçilerinin hepsi şu yazının yayınlandığı tarihte Dışişleri Bakanlığında hala çalışmakta . 55 elçinin, her birine sor “Gürkan Genç kimdir, ne yapmıştır, ülkeyi, kültürümüzü dilimizi bizleri nerelerde nasıl tanıtmıştır” ÜSTELİK BEDAVAYAAAAA , BEDAVAYAAA hepsi sana anlatacaktır. Manyak manyak harcamalar yaptığınız organizasyonlara denk geliyorum. Yapmayın demiyorum yapın böyle organizasyonlar önemlidir ama bunca para harcadığınız organizasyonlara kimse gitmiyor arkadaş bu kaçıncı defa denk geliyorum gözünü seveyim bu işleri Türkiye’de ki organizasyon firmalarına vermeyin. Yerelden birilerini bulun reklamını, tanıtımını yapsınlar. Kendi kültürümüzü kendimize anlatıldığı organizasyonlar yapmayın!. Bunlardan orada burada bahsetmezsiniz tabi! Bana örnek vermeye kalkarsanız biz bunları da yaptık deyip en gösterişli en kalabalık olanları göstereceksiniz. Onları da biliyorum! Dedim ya hepsi kötü değil ama hala özensiz çalışmalarınız var. Yıllar geçti düzeltemediniz gitti. Bu arada bizim Baş Katip beni profesörümüzle tanıştırıyor
– Hocam Gürkan Genç. Türkiye’yi dünya da temsil eden sporcu, seyyahımız. Bisikletle dünyayı geziyor…
– Gürkan bey fakirlikten mi bisikletle geziyorsunuz? Yoksa işsizlikten mi?
Bu soruyu gayet ciddi bir şekilde sordu ve vereceğim cevabı bekledi. Bu ne şimdi? Tabi ciddi şekilde sorulan bu soru karşısında herkes şaşırdı…
Temsil demişken mesela bir gün Buenos Aires’de yer alan Katolik Kız liselerinden biri davet etti. Güney Amerika’da Türk dizilerinin sevildiğini yazmıştım. Bu sevgiyi çok çok iyi bir şekilde görmüş oldum. Mesela benim bir sunumum hazırlığım yoktur. Bu programlar için o an aklımdan ne geçerse o şekilde konuşurum. Okullardaki sunumlarda da yol anılarımdan pek bahsetmem! Mesela bu sunumdan sonra iki kız öğrenci Google Arjantin’de staja başladılar. Onların fikirlerine ufak bir ışık tuttum o kadar ve bir teşekkür mesajı geldi. Ülkelerle dinlerle ilgili bir dolu soru sordular hep birlikte bol kahkahalı güzel bir gün geçirdik. Sadece Arjantin’de 6 Katolik lisesine öğrencilerle buluştum. Eğer amaç kültürümüzü tanıtmaksa veya tüm dünyayı çocuklara anlatmaksa ben bu işi 8 yıldır gönülden yapıyorum yapmaya da devam edeceğim.
2014 Ocak ayında Fas’da Enes Şensoy ile birlikte pedallarken Muhammediye limanında Türkiye’den tekneleri yola çıkıp o noktaya giden Uğur ve Maral ile tanışıp teknelerinde de bir gün misafir olmuştuk Onlarda bir Afrika kıtasından Atlantiği geçerek Güney Amerika’ya geldiler. Fakat bu yolculuk sırasında tekneye bir yolcu daha eklendi Milo. Biz buradayız Gürkan görüşelim mesajı gelir gelmez soluğu da teknede aldım . Bu noktada yalnız değildik tabi. Güney Amerika’yı gezen diğer gezginlerle de bir araya geldik
Gene Buenos Aires de bulunduğum dönemde bir mesaj geldi.
- Gürkan Selam ben Daniel seni çok uzun zamandır takip ediyorum biliyorsun ve Buenos Aires’de olduğunu biliyorum seni yemeğe davet etmek istiyoruz eğer kabul edersen memnun oluruz
- Tabi ki Daniel senle tanışmaktan memnun olurum.
Daniel Afrika seyahatinde beni takip etmeye başlamıştı. Ekipman sayfamdaki bir çok ürün içinde detaylar sormuştu hatta bisikletti çanta düzeneği falan çok hoşuna gidiyordu. Bir gün kendisi ile buluştum ve beni kardeşleri ile tanıştırdı. Franco, Max ve Estaban. Buenos Aires sokaklarında birlikte bisiklet sürdük, Tur bisikletçiliği hakkında bir organizasyon vardı ona birlikte katıldık. Kendilerinin yapacağı Avusturalya bisiklet turu hakkında konuştuk The Biking Procejt yol tecrübelerimi kendileri ile paylaştım. Şaşırdığım ve mutlu olduğum noktalardan biri de hepsi benim sayfamda ki yol anılarımı biliyorlardı. Bütün sayfayı ve anıları okumuşlar. Ekipman sayfasını ise ezbere biliyorlardı. Kullandığım ürünlerin birçoğunu da temin etmişler. Bir başka gün beni Arjantin’in Venedik şehri olarak kabul edilen Tigre’ye götürdüler.
16.yy da keşfedilmiş eskiden Guarani’lerin yaşadığı Panama nehrinin oluşturduğu deltanın ağzında bulunan şehir. Sanırım o bölge ile ilgili unutmayacağım tek şey küçük kırmızı sinekler. Her tarafımı ısırmışlardı ve kaşınmasının dinmesi aylar sürmüştü. 1914 öncesi ve ikinci dünya savaşı sonra göç alan bölgede daha çok Alman kökenli aileler yaşıyor.
En büyük kanal doğal yollardan değil atamamı ile kas gücü ile yapılmış. Yapılma sebebi de bölgedeki ağaçların mobilya sektöründe kullanılması. Bölgede büyük kereste fabrikaları var. Aynı zamanda hayvancılık ve tarım arazilerinin de bulunduğu bir bölge. Daniel ve ailesi beni kendi evlerinin bulunduğu küçük bir adaya davet ettiler. Mangal, muhabbet ve panama nehrinin kahverengi serin suların yüzme. Sonrasında da vedalaşıp ayrıldık. Dünya küçük illaki bir yerlerde tekrar denk geliriz.
25 Aralık 2016 da Güney Afrika’dan uçakla gelip yerleştiğim hostelin önüne bisikletimle tekrar gidip. O noktadan Uruguay’a doğru devam ettim. En baştan başlamışım gibi bir durum oldu 🙂 Sıra da Uruguya var.