Bu sefer şehirden çıkmak trafikten veya şehrin kötü tasarımından değil misafirliklerden dolayı olamadı. Neyse Miami’ye geri döneceğim, şu şekilde olacak:
Tur bisikletimi bir yerde bırakacağım ve dostlarımın yanına geri döneceğim. O şehirde bisikletle dünya turunun bir sunumunu yapmalı ve hep birlikte gülmeli ve düşünmeliyiz. Sadece nereyi gezdim gördüm olayı değil. Dünyaya bakış açımıza dünyayı gezen adamdan hayata bakışımıza bir pencere daha açmak için bu sunumlar zaman buldukça yapmaya çalışıyorum.
Ne mi konuşacağım; Biz bu gezegende neden varız ne yapıyoruz, nasıl oluyorda tek yaşayabileceğimiz gezegeni böyle yok edebiliyoruz, çevre kirliliği ne boyutta, geleceğin meslekleri, Türkiye’nin 36 beden büyüğü ABD’de neler gördüm ve neden Türk vatandaşı buralara kaçıyor kendi bakış açımla anlatacağım. Belki başka çalışmalar da yaparım bilmiyorum.
Miami’den Naples kasabasına doğru pedal çeviriyorum. 15 yıldır Ayşim Eserdağ beni orada bekliyor. Ha geldim ha geleceğim derken yıllar geçip gitti. Miami içinde de, Miami’den çıkınca da bisiklet yollarında pedallamaya devam. Daha önce hiç bir ülkede eşini benzerini görmediğim bir bisiklet yolu uygulamsı vardı.
Çok iddalı bir cümle di mi?
70 ülke içinde Avrupa, Asya, Afrika, Güney Amerika kıtalarında 28 ülkede bisikletli yaşam gördüm. Bunların sadece 12 tanesinde de bisikletli yaşam ve bisiklete saygı kültürü ve kanuni kurallar vardı. Yani bu ülkelerin bisiklet yollarını metre metre günlerce aylarca kullandım. Sanırım bu cümleyi kurabilecek sayılı kişilerden biriyim.
Florida eyaletinde gördüğüm uygulama hiç birinde yoktu. Araç yolunda bisiklet yolu var ve hemen yan tarafta başka bir bisiklet yolu daha var. Bu uygulama eyalet karayollarının yol yapım kanunnamesine eklenmiş. Bisiklet ve araçların paylaştığı bu yolların tarihi Amerika Birleşik devletlerinde 1967 yılında California’da başlıyor fakat şu an için Florida eyaletinin uygulaması benim gördüğüm kadarı ile inanılmaz iyi durumda. Bakalım Amerika Birleşik Devletleri’ndeki diğer eyaletlerde nasıl bisiklet yolları göreceğim?
Peki neden bu şekilde iki bisiklet yolu yapılmış?
Bisikleti belli bir yaşam şekli haline getiren insanlar için yapılmış bu yollar. Yani sabah saat 5:30 veya 6:00’da kalkıp işine gitmeden önce 1 saat veya 1 saat 30 dakika bisiklet sürüp ardından evine gelip hazırlanıp, çocuğunu okula bırakıp işine giden ve en geç 17:00 veya 18:00’da akşam yemeğini yedikten sonra 21:00’da uyuyan insanlar için yapılmış yollar.Bu yollar sayesinde saatte 30 kilometre ortalama ile bisiklet sürüp iyi tempoda antrenman yapılabiliyor.
Kısacası bu yazıyı yazdığım noktaya kadar paylaşımlı bisiklet yollarında ve sadece bisiklete ayrılmış özel yolları kullanarak geldim ve yolların kalitesi de çok iyiydi, gerçekten çok iyiydi, hayran kalmamak imkansız.
Köy yollarında geniş sulama kanalları var ve bu sulama kanallarının yan yollarını da bisiklet yolu olarak işaretlendirmişler. Tabi bu kanal yollarında timsah görmek mümkün. Zaten bu yüzden de kafama göre bir yerlerde çadır kurma konusunda özellikle vatandaşlarımız çok uyardı ve dikkate de aldığım bir konudur. ABD vatandaşı da olmuş aynı etnik gruptan olduğum Türkler genel olarak;
– Yasak, her yerde çadır kuramazsın, alanlar belli. Bu alanların dışında çadır kurulmaz.
– Timsahlar var. Sakın çadır kurma.
Genel olarak yerel Amerikalılara kafama göre çadır kurmam mümkün mü dediğimde olaya yaklaşımları:
– İnsanları rahatsız etmediğin sürece ve göz önünde olmadığın sürece sıkıntı yok. Polis zaten nasıl biri olduğunu öğrendiğinde bir gece konaklamana bir şey demez.
– Timsahlar ve ayılar var. Fakat hayatının belli bir kısmını doğada geçirmiş biri nerede nasıl çadır kuracağını ve neler yapacağını iyi biliyordur. Sana nasıl kamp atacağını söyleyecek yetkinliğe sahip değilim.
14 yıldır Türkçe yazmama rağmen bazen ne yaptığım, nasıl yaşadığım unutuluyor, hatta yeni takip etmeye başlayan gençler, yaşlılar tecrübeliler kendi bilgi ve tecrübelerini hemen paylaşıyorlar. Ben de sessizce dinliyor, okuyor ve teşekkür ediyorum.
Bir anım aklıma geldi. Bir gün İsveç’de pedallıyorum, hava -35C, bir evin tam karşısına akşam çadır kurdum. Evin sahibi gece evine girerken:
– Hey Dude, do you need anything? (Dostum, bir şeye ihtiyacın var mı?)
– No thx, I am going to leave tomorrow morning. (Yok teşekkürler, yarın sabah ayrılacağım.)
– Ok. Have a nice sleep. (Tamam. İyi uykular.)
Gel evimde kal, bir şey ister misin vs vs hiç sormadı. Neden, çünkü karşısındaki adam dünyanın en iyi çadırlarından birini evinin karşısına kurmuş, The North Face Mountain 25. Eh böyle bir çadıra sahip olan adamın dünyanın en iyi uyku tulumuna sahip olması olası, The North face Inferno. Ayrıca durumu kötü olsaydı gelir yardım isterdi vs vs bunları düşünüyorlar, çünkü bu insanlar henüz doğadan kopmamışlar. (Kopmamalarının sebebini de ABD yazılarımın birinde açıklarım) Misafirperver olmadıklarından dolayı değil, artık çadırı kurmuş yemeğimi yapmışım, yatıp uyuyacağım. Yani ne adam benim ne yaptığımı iyi bildiğimin farkında, kendisinin o dakikadan sonra topla hepsini evime gel kal demesi olmaz. Fakat sabah çadırın içinde toplanırken çadırın yanına kadar gelip bir adet termos uzatıyor. Olay budur nokta.
Amerika Birleşik Devletleri’nde de bu yazdıklarıma ve uyarılara dikkat ederek kamp yapmaya devam.
ABD’ye geleli daha iki hafta oluyor ve Naples yolu üzerindeki bölgede timsahları güneşlenirken görmeyi başardım. Güneşlenme alanları genelliklere yollara uzak. Hatta yolun karşı tarafına bir kaç adım atsam bile hemen korkup suya giriyorlar. Florida’da yaşayan yerellerden öğrendiğim kadarı ile de en çok timsahı bu iki şehir arasında yer alan Okeechobee Gölü’ne giden güzergahta görüyorsun. Ben aradaki tarla yollarını da kullanınca kanallarda çok daha fazlasını gördüm.
Bu arada bu gölün de ucu bucağı gözükmüyor. Hakikaten büyük bir göl ve çevresinde de güzel bir bisiklet yolu var. Küçük bir kısmında da pedalladım. Küçük dediğime bakmayın 30km den bahsediyorum. (Ya aslında çok daha güzel fotolar vardı gopro da o bozuldu pil kapağını değiştirmeyi unutup suyun içine sokunca 32Gb kadar foto video gitti haha oluyor böyle şeyler)
Karavan furyası bizim ülkemizde çılgınca devam ediyor. Yıl 1993, Volkswagen Eurovan karavan evimizin önünde duruyor. Şantiyede ofis olarak kullanıyordu. Bugünki karavanlarda ne varsa hemen hemen aynı o dönemin en iyi özellikleri vardı. Küçük tüplü televizyonundan, araç telefonuna kadar daha bir çok şey. 14 yaşındaki bir çocuk için o karavana binmek, içinde oturmak anormal heyecan verici bir durumdu. Kısacası karavanlarla tanışma yaşım oldukça erken oldu. Bisikletle Türkiye-Japonya yolculuğumda uluslararası seyahat yapan karavancılarla ilk defa tanışmıştım. Araçlarını inceliyordum, sonrasında Avrupa, Afrika ve Güney Amerika’da karavan kullananlarla tanışıp sohbet etme imkanım oldu. Yeni çıkan modelleri de zaman zaman takip ediyordum. ABD’de henüz bir karavan parkında konaklamadım, illaki bir gün konaklayacağım. Bir kere deneyeyim dedim, karavan parkı için 35 dolar ücret istediler. Yahu yan tarafta boş arazi vardı, gidip oraya kurdum. Şimdilik o ücretleri vermeyi düşünmüyorum ama illaki bir gün bir yerlerde çadır kampı yapmak için bu alanlara gireceğim.
Teknolojinin gelişmesi ile karavanlar da inanılmaz bir hal aldı. Gelecekte tek başıma da yaşasam, bir eşim veya çocuklarım da olsa mutlaka bir karavan almaya özen göstereceğim. Bu karavanın uzunluğu da en fazla 6 metre ve 4×4 bir araç olur. Çocuk olsa bile gene böyle olur. Dışarıda yatarım çadır kurarım falan. Büyüğü çok gereksiz ve çekme karavan olayı ise benim gibi bir adam için baöbaşka luzumsuz bir olay. Neyse bu karavan olayının kralını Almanya’da gördüm. Amerika’da ise olay dahaaaaaa büyüğüneeee daha genişineeeee falan geçmiş. Bir karavan gördüm, adam karavanın arkasına 4×4 jeep bağlamış, halatla çeker gibi bir sistem var. Bizim millet araba arkada takılıysa kilometre yapmıyor mu, tekerler dönüyor der. Evet araç fazladan kilometre yapıyor da burada insanlar aracın kilometresine bakmıyor satın alırken. Benim bisiklet, 2015 BMW modellerinden daha pahalı bu ülkede. Başka bir römorka da sürat teknesini koymuş. Kullandığı karavan da otobüsten hallice. Baya bildiğin 5 yıldız konaklama konforunu bir noktadan diğerine taşıyorlar. Florida eyaletindeki bütün yollar bu araçlara oldukça uygun. Benim anlam veremediğim bir büyüklük ve lüks olayı. Emekli olan Amerikalıların otel otel gezmektense böyle bir araç alıp hayatlarının kalan süresinin büyük bir çoğunluğunu böyle lüks karavancılık şeklinde geçiriyorlar gibi gözüküyor. Ya da 4 çocuklu bir ailenin bu araçla tatili çok daha hesaplı oluyor. Gelecek ne gösterecek bilinmez. Çoluk çocuk falamn dediğim şuraya… Hayırdır kardeş evleniyon mu?
Ayşim Naples’de emlakçılık işinde. Hatta bölgenin emlak kraliçesi mi desem ne desem bilemedim. Şili’de sakatlandığım dönemde Hamburg’dan kardeşi İpek gelmişti, onla Santiago’da birlikteydik. Yıllar sonra Ayşim’i görmek ve birlikte zaman geçirmek süperdi. Yaşadığı şehir aslında tam bir emekli şehri diyebilirim. Belli bir gelir seviyesine veya refaha ulaşmış sakin bir hayat hayal edenlerin şehri burası. Sahil şeridi de çok güzel, düzen ve temizlik de süper.
2022’de bölgeyi kasırga etkisi altına almış. Sahil şeridinde yer alan evlerin bir çoğu yıkılmasına rağmen şehri kısa bir sürede gene eski haline getirmeyi başarmışlar. Deniz suyu Ayşim’in evinin önüne kadar gelmiş ki o ev sahil şeridinden bir hayli uzaktaydı. Sahilde bir çok ev yıkılmış. Ölen kişi sayısı da oldukça fazla. Devlet evlerinizi terk edin dese de bir çok kişi gitmeyi uygun bulmamış. İmkanın varken ve devlet özellikle durum konusunda uyarıyorken neden gitmezsin? Aldığın şeylere olan bağın? Yaşlılık? Vurdum duymazlık? Siz karar verin.
Yıkım sonrasında tabi bölgeye yağmaya gelen de olmuş. Sonuç vur emri olunca da yağma yapanın gözünün yaşına bakmamışlar. Bak hep sunumlarımda dedim. Demeye de devam ediyorum; “Es kaza şu Güney Amerika ve Afrika’daki kaynakları kullanamasınlar Kuzey Amerika ve Avrupa kıtasında halk birbirini bıçaklar.” Kanunlar, güvenlik vs vs sistem çöker bunu çok uzun zamandır söylüyorum.
Ayşim’in evine vardığımda bir de altın gününe denk geldim. Bu da bomba bir durumdu. Kimse bilmez ama ben de uluslararası seyahatime altın günü yaparak çıkmıştım. Bisikletle dünya turuna çıkıyorsun, böyle bir seyahat için kendi kaynaklarım yetersiz kalır ki hala da kalıyor. Bu yüzden mesela bu sayfanın destek bölümü var. “Gürkan Genç”e destek . Damlaya damlaya göl olur mantığı ile 2012’den beri gelen destekler ve ben o destekleri nerelerde nasıl kullanmışım yazmışım. Çok ciddi bir destektir, ordan gelen meblağ hiç beklemediğim anda hayat kurtarmıştır. Mesela bu sayfa yazının tamamı kahve molalarında yazıldı, Kahvelerde Mehmet Oral Çavuş’dan geldi.
www.gurkangenc.com sayfası böyle hayatta kaldı ve 14 yıldır rehber oldu bir çok kişiye. Artık eskisi kadar okunmasa da ben yazmaya devam ediyorum. Çünkü yazmayı seviyorum. Yeni takip etmeye başlayanlar hala Youtube falan diyorlar da neyse onlarda öğrenir zamanla nasıl biri olduğumu…
Ayşim’e çok teşekkür ederim hakikaten evinde çok güzel dinlendim. Tam yola çıkacağım günün bir gün öncesinde 2012 Mart ayında İstanbul Üniversitesi’nde sunum verdiğim dönem öğrencilerinden Murat mesaj atıyor:
– Abi ben de Naples’deyim, seninle gelebilir miyim?
Normalde yanıma hiç kimseyi almam. Dünya turum sırasında Antrenman niyetine bile benimle pedallamasını istemem (Çocukluk arkadaşlarım ve daha önce pedal çevirdiğim dostlar haric). Eşlik edecekse en fazla 20 kilometre eşlik eder, bir kahveci bulursak oturur, iki soluklanır sonrasında geri dönmesi şart. Bunu etik olarak kendisinin yapması şart, benden kal veya git diye bir söz gelmez. Bisikletle dünya turu yapan birinin ritmini, düzenini bozmamak lazım. Bunların hepsini dedim ama Murat tam gün bana eşlik etti. Haaa kötü mü oldu hayır olmadı kalbi güzel bir insanı yakından tanımış oldum. Zaten o gün kısa bir tur yapacaktım. Sebebi de yıllardır beni takip eden Onur ve Gözde’nin evine misafirdim ve anneleri Tülin Abla da çok güzel yemekler hazırlamıştı.
Murat ile yol boyu farklı konulardan, özellikle de ABD’ye kaçanlardan veya turist olarak gelip sonrasında yerleşmek isteyenlerden konuştuk. Kendisi de bu kişilerden biri. Çalışma izni çıkmış ve Green Card olayını beklemekteydi. Bazen bana da diyorlar hazır oradayken bu tarz girişimlerde bulun diye. Benim burada bulunacağım girişimler diğer ülkelerde olduğu gibi vize uzatmayla alakalı olacak. Turist vizesini 6 aydan 1 seneye kadar uzatıyorsun veya vize şeklini değiştirip daha fazla giriş çıkış yapabileceğin bir vize şekline dönüştürebiliyorsun. Bunlar için de zaman var, şu an yolun tadını çıkarıyorum.
Onur ve Gözde üniversite yıllarından beri beni takip ediyorlarmış. ABD’ye gelince ilk başta biraz sessiz kalmışlar ama sonra bakmışlar ki onların o tarafa doğru ilerliyorum hemen mesaj atıyorlar. Naples’in hemen üstünde Nort Port’da evleri vardı. Bir çok kişi geçmez bile o taraflardan diye düşünülebilir. Naples’dan Nort Port’a da bisiklet yolundan gittik ama bu yol o kadar da keyifli bir yol değildi onu söyleyebilirim. Çok daha iyilerini görmüştüm, Miami’den bu noktaya kadar. Fakat şehir çıkısından sonra gelen yollar hakikaten çok iyiydi oy oy J
Akşam evdeki muhabbetimiz çok iyidi. Muhteşem bir aile ile tanışmıştık. Murat buradan Naples’e geri dönecekti fakat ona da kalabilirsin dediler. Gece 01:00’a kadar muhabbet ettik. Kampanyalarla alınan telefonlardan birinin telefon hattını da bana verdiler.
– Abi biz zaten bu hattın parasını ödüyoruz ama kimse hattı kullanmıyor. ABD’deki telefon hattı sponsorun da ben olayım.
Böylelikle internet görüşmelerim de sınırsız oldu. İkisine de çok teşekkür ederim. Ben de Onur Mayıs ayında Türkiye’ye gittiğinde alması için “Demir Atlı Adam” kitaplarımdan 1. baskının imzalı bir setini hediye ettim. Gelirken süresi bitmiş kredi kartlarımın yenilerini de bu vesile ile ABD’ye getirmiş oldu. Her şey için sağolun Onur ve Gözde
Tampa, Orlando Ganinesville New Orleans’a doğru devam