• ANLIK KONUM Garmin inReach

  • 23 Mayıs 2025

Kuzey Amerika kıtasında gördüğüm en iyi büyük şehir Vancuver – Kanada

Kuzey Amerika kıtasında gördüğüm en iyi büyük şehir Vancuver – Kanada

Kuzey Amerika kıtasında gördüğüm en iyi büyük şehir Vancuver – Kanada 1024 768 Gürkan Genç

Evet Kanada ile 71. ülkemde devam. Bir önceki yazımda Kanada’ya nasıl girdiğimi anlatmıştım. Ülkeye girdikten sonra kendime sorduğum ilk soru şu oldu:

“Bakalım Amerika Birleşik Devletleri’nden farklı olarak göze çarpan ilk ne olacak?” Sınırı geçtikten 1-2 km sonra benzinlikte durdum ve kuruyemiş alacağım. Dakika bir gol bir. Benzin istasyonun dış tarafında oturacak yerler var. Bak bu Amerika’da küçük benzin istasyonlarının hiçbirinde inan olmayan bir şey, belki bu ülkede de kalanında görmeyeceğim ama uzun zamandır küçük bir benzin istasyonun dış tarafında insanların oturması için bir alan görmüş oldum. ADAMSINIZ LAN ADAAAM ADAAMM. Çok yorgundum. Dondurmayı gömdüm.

Şehre doğru ilerlerken tabiki de bisiklet yoluna geçiş yaptık. Ya ne olacaktı ha? Ya ne olacaktı 🙂

Vancouver’da misafir etmek isteyen dostlar oldu, hepsi sağolsun. Teker teker hepsine gitmeye çalışacağım. Fakat uzun yıllardır kendisini bildiğim Yiğit Can İç ve Tane  Vancouver’a yerleşmişlerdi.

Yiğit Can’ı tek başına yaptığı dağ yürüyüşleri vlog’larından 2017’de fark etmiştim. Adam dağın başında, orda burda tek başına takılıp çadır kamp atınca dikkatimi çekmişti. Ocak tencere tava yanında dolanıyordu. Hatta bir gün konserve tunayı açtı, üzerine kalın bir kâğıt peçete koydu, o peçete yağı çekti sonrasında da peçeteyi yaktı. Suratımda bir tebessüm oluştu. 2010’da Japonya’ya giderken yolda tanıştığım Kanadalı Nathan da aynı şekilde yapardı yemeğini (dur dur şu Nathan olayını da birazdan günceleyeyim)

Bir dönem bisikletle Kolombiya ve Panama’nın bir kısmını gezdi Yiğit Can, sonra Türkiye’de ve Asya’da bisiklet turları yaptı ve ardından da Kanada Vancouver’a kendi değimi ile de kapitalist hayatın göbeğine girip, gelecekteki projeleri için birikim yapmaya başladı. Üstelik bunu tek başına da yapmıyor. Yol arkadaşı ve yoldaşı Tane ile birlikte yapıyor. İkisini de çok seviyorum. Kafalarında bir dolu plan var. Yola çıkmak için de sabırsızlanıyorlar fakat öncesinde para biriktirmek, ekipman düzmek şart. Üstelik başlangıcı da çok gzel bir yerde yapmışlar. Dünya turuma onların yaşındayken başlamıştım ☺.

“Abi burada ev var. Sakın ha başka yere gitme. Yerimiz var seni bekliyoruz. Başımızın üstünde yerin var, ev senin”

Daha ABD’nin içinde gezinirken bana yazmaya başlamışlardı. İşte aylar sonra da o evlerine vardım. Sohbet edilecek konu çok, paylaşılacak anı çok. Muhabbete oturduk mu saatler nasıl geçiyor anlaşılmıyor.  Rakı sofrası kurduk, bar gezdik, okakları dolandık. Gezginlerin hepsi ile sohbet etmenin keyfi ayrı oluyor. Fakat tur bisikletçiliği yapmış birileri ile sohbetin tadı bir başka güzel. Çünkü konuşulacak başlık çok fazla ve herkesin tecrübeleri de birbirinden farklı ve öğretici. Tamam ben 15 yıldır yoldayım, çok şey tecrübe ettim. Sağolsunlar bu konuda herkes de saygı duyar.  Fakat hala öğrenmeye devam ediyorum.

Mesela Kanada’ya doğru gelirken evlerinde misafir olduğum Eric ve Lisa’nın tur tecrübelerinden uzun bir aradan sonra güzel deneyimler öğrenmiştim. Hatta onlar da büyük bir seyahate çıkmaya hazırlanıyorlardı. Aynı şekilde ben de yola çıkmadan önce onlara oldukça yararlı bilgiler verdim. Lisa şunu söyledi:

–       Gürkan Ortlieb ve Garmin ile alakalı bizlere verdiğin kullanım tecrübeleri ve yaptığın uygulamalar yolda hayat kurtaran cinsten. Biz bunları daha önce ne bir yerde okuduk ne de videolarda seyrettik. Sen iyebunları paylaşmıyorsun?  Anlaşıldı ki yola çıkmadan bazı değişikler yapacağız. Ayrıca bisikletinin su taşıma kapasitesine hayran kaldık. Her şeyi muhteşem konumlandırmışsın ve en ince ayrıntısına kadar düşünmüssün. Biz bu işin içindeyiz bu kadar iyisini görmemiştik. Garmin ve Ortlieb’e seni desteklediklerinden dolayı özel mesaj atacağız.

Eric de bana Ortlieb ön gidon 16L çantalarının bir sıkıntısı için nasıl bir çözüm bulduğunu gösterdi. “Ula bu benim aklıma niye gelmedi” dedim. Güzel bir çözüm bulmuş fakat onu  üstünden ben de bir kere daha geçerim. Bunu 2026 programına aldım.

İşte Yiğit Can ve Tane de aynı şekilde yolda çok şey öğrenmişler ve öğrenmeye de devam ediyorlar. Bir gün onlarla bir yerlerde uzun bir tur yapmak isterim. Bakalım dünyanın hangi diyarında birlikte pedallayacağız. Gençler bunu yapacağız SÖZ.

Şimdi bu ülkenin yani Kanada’nın bende özel bir yeri var. 2010 dan beri takip edenler veya internet sayfamdaki yazıları okuyanlar şu arkadaşı bileceklerdir.

Kanadalı Nathan David

2010 yılında bisikletle Japonya’ya gidiyorum. Yolculuğun ikinci ayında yol üstünde mola verdiğim yerde 7 yıldır dünya turunda olan Nathan David’ın 50 kilometre önümde olduğunu öğreniyorum. Daha adamı tanımıyorum. Onu da mola verdiğim yerdeki restoran sahibi söyledi.

Allah’ım herifi yakalayacağım diye ne zorlamıştım kendimi. O 26 jant bisikletle o zaman kendi rekorumu da kırmıştım. Akşamına giren krampları hala hatırlarım. Madem bu en uzun kilometre konusunu da açtım bir iki detay hatırlatma yapayım.

Abi bir günde yüklü bisikletle tek başına, kimseden destek almadan kaç kilometre gidebiliyorsun? (Buradaki yüklü bisiklet 35 kilo ile 50 kilo arasındaki bisikletlerdir).

Haziran 2010 – bir gün içinde 186 kilometre, yaş 31. Konum Türkmenistan. Nathan’ı yakalamak için hahaha. Karakum Çölü

Nisan 2015 – bir gün içinde 198 kilometre, yaş 36. Konum Suudi Arabistan.  Vizem bitmek üzereydi. Bahreyn sınırına yetişmeye çalışıyorum. Arabistan Çölü

Ekim 2019 – bir gün içinde 204 kilometre, yaş 40. Konum Peru, aynı şekilde Peru’da kalış sürem bitmek üzereydi. Atakama Çölü.

Yukarıda saydıklarım ekipmanlı, tam yüklü tur bisikleti ile yaptık mesafeler.

Ekim 2022 – üç çanta takılı tur bisikleti ile 1 günde 568 kilometre, yaptığımda da yaş 43, Konum Şili. Brevet yarışı

Tur bisikleti ile 2010’dan beri ortalama her 5 yılda bir kendi rekorumu kırdım. Yıl 2025 olmuş ve konum Alaska. Tur bisikleti ile bu ikonik yerde kendi rekorumu bakalım geçer miyim? Hangi sabah güzel uyanırsam çadırdan “Tamam bugün bu rekorumu kırayım”  diye yola çıkarsam. 204 KM geçerim. Aslına bakarsanız  benim için şuan yüklü bisikletle çok basit bir mesafe. Bunca zamandır rekorumu kırmamaın sebebi hep yolda güzel yerler görüp durduğumdan dolayı. Zaten Hepsini de Çölde bomboş arazide  yapmışım

Evet Nathan’ı Özbekistan’ın Buhara şehrine 40 kilometre kala yakalamayı başarmıştım. Yakaladığım adam; 2000’li yılların başında Latin Amerika’da Ant dağlarını geçmiş, Afrika’yı, Avrupa’yı bitirmiş ve yolculuğunun 7. senesinde dünya turu atan Kanadalı Nathan David’di. O karşılaşma ile tur bisikletçiliği hayatım da değişti. Bu karşılaşma ile Özbekistan Buhara’da onun seçtiği konaklama lokasyonu sayesinde o yolda birlikte pedalladığım dostlar da artmıştı.

Nora ve Benjamin İsviçre’den,

Terry ve Elana İspanya’dan,

Young ve Chong Vietnem’dan,

ve

Nathan, Angie Kanada ve Bulgaristan’dan.

2010 yılında Kuzey Asya Bisiklet Turunun 2. ayında Türk bisikletçi Gürkan Genç Dünya Turu  atan bisikletçilerle beraber 3 aydan fazla bir süre birlikte pedallamıştı. Bir anda ustaların arasında alınabilecek en iyi tur bisikletçiliği 101 dersine geçiş olmuştu. Bu bisikletçilerden o kadar çok şey öğrenmiştim ki benim için büyük bir şans ve deneyim zenginliği olmuştu.  “Bisikletle dünya turu atıyorum” dendiğinde gerçekten başladığın noktaya geri döneceksin dönemiyorsan “bisikletle dünya turu” lafını şov amacı ile kullanmamak lazım. Bu grupta sadece Young ve Chong Avrupa ve Asya turu yapıyoruz demişti geri kalan hepsi dünya turu yaptığını söylemiş ve sonrasında da bitirdiler. Ben de ağzım açık anılarını dinlemiştim.

Doğru olan da başladığın noktada dünya çevresinde bir tur atıp bitirmektir. Bizim ülkemizde durum biraz farklı bisikletle yabancı ülkeleri gezdin mi herkes bisikletle dünya turu attığını sanıyor. Bana ülkemizden bir bisikletçi adı söyleniyor “ Abi dünya turu atan şey var…..” Len ben 15 yıldır yoldayım bitmedi. Ne ara bitirdiler? 🙂 Vay arkadaş lan bana söyleme en azından hahaha

2012 yılında dünya turuma başladığımda önce Bulgaristan’da Angie’yi ziyaret etmiştim. Ardından İsviçre’de Nora ve Benjamin’i ziyaret ettim. Sonra İspanya’da Elana ve Terry’i ziyaret ettim. Şu an Kanada’da Nathan ile konuşuyor, tur rotası yapıyoruz. Dünya turumda daha önce Nathan ile Bulgaristan ve Romanya’da pedallamıştık. Birkaç yıl sonra Young ve Choung ile Vietnam’da pedalladığım günleri de bu sayfaya yazacağım.

Nathan ile Mayıs 2025 tarihindeki yazışmamızdan bir alıntı:

–       Yaşlı pisikletçi ne yapıyorsun? Ben Kanada’da Vancouver’dayım, yukarı doğru çıkıyorum. Önce şu Alaska’yı aradan çıkartayım. Sonra senin o tarafa gelirim. Davete gerek yok biliyorsun! Zamanın varsa her zaman birlikte pedal çevirmekten mutlu olurum kardeşim.

–       Gürkan burada olduğuna inanamıyorum. Çok ama çok mutlu oldum. Seni köyümde bekliyorum. Burada her daim evin var biliyorsun. Kesinlikle gelmelisin ve bu bölgede bisiklet sürmeliyiz.

Yaa işte böyle. Kendisi ile yıllar sonra tekrar bir araya gelip pedal çevireceğim için ayrıca mutluyum.

Şimdi geçelim Vancouver sayfasına, tabi anlatılacak konu çok da ben spesifik bir yerden konuya başlayacağım. Bizim vatandaşlarımız da, buradaki tanıştığım göçmen veya yerlisi de şehir merkezi ilgili konuştuğumuzda;

–       Gürkan orada uyuşturucu kullananları sokakta görebilirsin.

–       Aman downtown’da dikkat et. Uyuşturucu kullananların sağı solu belli olmaz.

–       Evet uyuştucu kullanıyorlar ama kimseye zararları yok, kendi başlarına takılıyorlar.

–       Oralarda bisikletini bir yere kitleyip bir yerlere gitme.

–       Yaz geldi, uyuşturucu kullananları sokaklarda daha fazla görebilirsin.

Şimdi bu durum Amerika Birleşik Devletleri’nde gördüklerimle aynı. O zaman konuya şöyle gireyim.

“Homeless” kelimesi İngilizce’de “evsiz” anlamına gelse de, bizim kültürümüzde karşılığı daha çok “dilenci” kavramına denk geliyor.  Bunu daha önce de yazılarımda dile getirdim. Bu insanların çoğu, yaşadıkları derin psikolojik sorunların bir sonucu olarak, devlet tarafından onaylanmış bazı ilaçlara yönlendiriliyor veya çok daha ağır ilaçlara bir şekilde ulaşıyorlar. İşte asıl sorun da burada başlıyor. Devletin onayladığı ve zamanla bağımlılık yapan bu ilaçlara karşı, yine devletin onayladığı “bağımlılığı kesici” yeni ilaçlar devreye giriyor. Bu döngü de ilaç firmaları ile sigorta şirketlerinin koordineli çalıştığı, hatta bu süreçten ekonomik kazanç sağladıkları oldukça açık. Çünkü devlet işsiz olan ve uyuşturucu kullanan vatandaşını sigortalamış durumda. Onların sağlık giderlerini karşılıyor, üstüne işsizlik maaşı ile de bu insanların farklı uyuşturuculara ulaşmasına zemin hazırlıyor. Sonuç olarak bu mekanizma, devletin sağlık bütçesini zorlayan, hatta istismar eden bir yapıya dönüşmüş.

Sigorta ve ilaç şirketlerinin, evsiz insanları sürekli müşteri olarak görüp kârlarını arttırmaya çalıştığı bu düzende, devlet özgürlükçü yaklaşımlar ile toplumsal düzeni sağlama sorumluluğu arasında gidip gelmekte. Hatta tepkisiz kalmakta. Bu ikilem içinde etkili bir çözüm üretemeyen sistem de, sokaklarda uyuşturucu kullanıp yerlerde sürünen ‘evsizler’ denilen insanlar için işlevini yitirmiş ve çökmüş. Çöken bu sisteme halkın tamamı değil de bir kısmı isyan ediyor, bir kısmı etmiyor. Çünkü bu sistemin içinde yani ilaçla ilişkili, direkt ve dolaylı yollarla 20 milyona yakın insan çalışıyor. Sistem zayıf olan için çökmüş, güçlü olan için çalışıyor. Büyük balık küçük balığı yemiş. Lan durum çok enteresan bir hal almış işin için çıkaman.

Amerika ve Kanada’yı bu şekilde görünce Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa’daki ülkelerin hangi noktada durduklarını daha net anladım.

Avrupa ülkelerinde uyuşturucu kullanımı veya tedavi süreci kamu sağlığı merkezli yürütülüyor. Hatta Finlandiya, İsveç, Norveç’de seyahat ederken bu sürecin nasıl işlediğini evlerine misafir olduğum ailelerde gözlemlemiştim. Özellikle Finlandiya ve İsveç’de mutlaka rehabilitasyon merkezlerinde aileden biri vardı. Bu ülkelerde hedef, bağımlılığı azaltmak, hastalıkları önlemek ve tedavi yollarını artırmaktı. Ayrıca kullanımı da suç olmaktan çıkartmışlar. Tabiki de bu yasallaştırma durumu belli sınırlar içinde yapılmış. (Bak bu kanada da rahabilaston merkezleri ile ilgili bir katakulli olay olmuş. O konuya hiç girmiyorum. İşin içinden çıkamam.)

ABD ve Kanada’da süreç daha çok bireysel özgürlük, eyalet ve bölgesel haklar ve ticari potansiyel çerçevesinde ilerlemiş. Eyaletten eyalete esrar ticareti inanılmaz boyutlara gelmiş. Özellikle ABD’de bazı eyaletlerde esrar ticareti büyük bir sektör halinde, şirketleşmiş ve vergi sistemine entegre etmişler. 2023 yılı gelir hacmine baktım; 33 milyar dolar diyor. Arkadaş rakama gel. Kanada’da ise bölgesel düzeyde yasal hale getirilerek yıllık 6 milyar dolar esrar satışı sistemin içine entegre edilmiş. Kayıt dışı uyuştucunun Kuzey Amerika’daki yıllık hacminin 750 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Rakamları gördünüz. Şimdi bu noktada bir kaç paragraf önce yukarıda dediğim şu sözü tekrar yazayım. “Devlet özgürlükçü yaklaşımlar ile toplumsal düzeni sağlama sorumluluğu arasında gidip gelmekte”. Önceki yazımda hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarına değinmiştim. Biz insanlar daha etkin, sağlıklı ve gelişmiş topluluklar oluşturmak için birlikte yaşamayı 10.000 yıl önce kabul edip şehirler inşa ettik. Bu şehirlerin düzen içinde işlemesi adına kurallar koyduk; bu kurallara uymayanlar için ise yasalar ve yaptırımlar geliştirdik.

“Senin özgürlüğün, benim özgürlük alanımın sınırında biter” anlayışı da işte bu toplumsal sözleşmenin temeli oldu.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada, şehir yaşamının merkezlerinde, uyuşturucu bağımlılığı gibi ciddi toplumsal sorunlarla cebelleşiyor. Bak eşi benzeri yok diğer ülkelerde diyorum! Bazıları da diyor ki “ bizde de var”. Bak anlamadığın nokta sen burdakileri görmedin. Hak verirsin ki ben 71 ülkede göreceğimi gördüm. Eğer uyuşturucu kullanan bireyler ortak yaşam alanlarını işgal ediyor, toplum düzenini bozuyor, çevresine zarar veriyor, onların ölümüne sebep oluyorsa (bu yazıyı yazdığım hafta uyuşturucu kullanan bir kişi Kanada Vancouver’da 9 kişinin ölmesine sebep oldu) ve mevcut yasal düzenlemelere uymuyorsa, bu noktada onların bireysel özgürlüklerinden söz etmek mümkün değil. Çünkü özgürlük, başkasının yaşam hakkını gasp etme, hatta öldürme hakkı değildir. Bu iki ülkede de bir kesim at izi ile it izini karıştırmış ve işin enteresan yanı bunu karıştırdıklarından da haberleri yok çünkü kendi ekonomilerine bakıyorlar.

Uyuşturucu kullanan kişileri toplum dışına itelim demiyorum. Alternatif bir yaşam alanı olarak doğayla iç içe bölgelerde özgürce yaşama hakkı tanınmalıdır diyorum. Tıpkı 10.000 yıl önceki gibi doğa kanunlarının hüküm sürdüğü, kendi aşlarını yapıp, avlanabilecekleri ortamlarda özgürce başkalarının özgürlüklerini gasp etmeden yaşama seçeneği kesinlikle sunulmalı. Ancak onlar şehir yaşamının kurallarını reddederek şehirlerde sosyal düzeni bozmaya devam ediyorlarsa, o zaman toplumun kendini koruma refleksi devreye girmeli. Unutmayalım ki şehirler yalnızca bir bireyin değil, bir arada yaşama iradesi gösteren milyonlarca insanın alanı. O yüzden özgürlük ancak sorumlulukla mümkündür.

Peki güzel güzel yazdım, iyi de şu anda bu iki ülkenin şehirlerin merkezinde bu insanlar var. Peki, hak hukuk adaletin ve insan haklarının temel alındığı bu toplumlarda bu durumdan sorumlu olan devlet neden mahkemeye verilmemiş?  🙂

Haaaaaaaaaa hadi bil bakalım ne olmuş ? 🙂 Top sende…

Vancouver’a ilk geldiğimde hemen konsolosumuz Emrah bey ile bir araya geldim. Burada yerel gazete ve televizyonlara mesaj attım ama ya e-postalarına bakan eden olmadı.

Nural Sumbultepe ile yaptığım röportaj bianet.org‘da yayınlandı.

Şehirdeki Türk topluluğunun düzenlediği etkinliğe Yiğit ve Tane ile birlikte katıldık.

British Columbia Üniversitesi’nde konsolosumuz Emrah Bey ve okulun öğrenciği birliği başkanı Sarp ile küçük bir buluşma gerçekleştirip, dünya turumu katılan vatandaşlarımıza anlattım.

Sonraki gün uzun yıllardır seyahatimi takip eden Sertan’ın düzenlediği bisiklet turunda bu şehirde yaşayan vatandaşlarımızla bir araya gelip küçük bir tur yaptık. Akşamına da sağolsun yemeğe davet ettiler. Vancouver’dan çıkmadan onlara uğradım ve eşi yol için tarhana verdi. İkisinede çok teşekkür ederim sağolun

Türkiye’ye gittiğimde Adana’da bir araya geldiğimiz Gürbey ile burada da birlikteydik.

Naz ülkeye girmeden kuymak hazır Gürkan deyip durdu. Kuymak sonrası sahilde çok güzel yürüyüş yaptık. Hatta kendinin Ankara’da çocukluğumuzda yıllarca pasta aldığımız pastahanenin sahibinin kızı olduğunu da o gün öğrenmiş oldum.

Çocukluk arkadaşım Gökhan ile de bir araya gelip çok güzel sohbet ettik. Dönüş yolunda tekrar görüşeceğiz

2018’de Genç Kaşiflere katılan Eren de burdaydı, onunla da birlikte oturup sohbet etme imkanım oldu.

Genç girişimci Enes kardeşim ile oturup projesi hakkında konuşup O’na fikir vererek görüşlerimi aktardım. Konsolosumuzla ve Türkiye’deki iş insanları ile irtibatını sağladım.

Sema ile bir araya gelip çok ama çok güzel sohbet ettik. Ama fotoğraf çekilmeyi unuttuk 🙂

Flamingo pastanesinde Dilber’in lahmacununu yeme imkanım oldu. Üstüne kzı Ceren ile çok güzel sohbet ettik.

2010 yılında Japonya’da dövme yaptırırm demiştim yaptıramamış Türkiye de Didem Cındık’i bulmuştum. Ne yaptırsam etsem derken o Kanada’ya taşındı. Üstne burada oğlu Atlas Dünya’ya geldi. Onlarla da bir akşam bir araya geldim Atlas bana Lego hediye etti :). Bu arada kendisi çok başarılı bir dövmeci o kadar ödül alan biri ama Vancuver’da pek bir reklam yapmamış ona da şaşırdım

Kısacası zamanım oldukça görüşmek isteyen herkese zaman ayırmaya gayret ettim. Başka görüşmeler de yapıldı ve zaman su gibi akıp gitti. Ayrılırken hala görüşmek istediğim insanlar vardı fakat zaman yetmedi. Daha ne yapam

Şimdi Vancouver’dan sonra program ne veya buradaki rota nasıl olacak?

Hedef Alaska’nın en tepesine gitmek değil. Hedef kutup dairesini geçmek.

Şubat 2013’de kutup dairesini  Finlandiya’da geçtim – Avrupa

Ekim 2015’de Ekvador çizgisini Kenya’da geçtim – Afrika

Kasım 2019’da Ekvador çizgisini Ekvador’da geçtim – Güney Amerika

Ağustos 2025’de kutup dairesini Amerika Birleşik Devletleri’nde veya Kanada’da geçeceğim.

Neden henüz net değil? Bunu Kanada – Amerika Birleşik Devletleri sınırına geldiğimde sizlerle paylaşacağım, henüz yazmak için erken.

Eğer yolda başka bisikletçilerle karşılaşırsam o zaman en tepeye kadar da çıkarım veya kafama göre basar çıkarım bilmiyorum. Buna henüz karar vermedim. Hedefim kutup dairesine ulaşmak.

Yukarıda yazdığım şekilde hepsinden kas gücü ile geçen çok az insan var ve onların çoğunluğu da bisikletçi. Fakat rotayı bu şekilde kas gücü ile geçildiğini dijital kayıt altına alan görünürde bir bisikletçi yok. Hazır yapmışken şu olayı da bitirip öyle Avusturalya’ya gideyim.

Kanada Vancouver’dan Amerika Birleşik Devletleri’de Alaska eyaletinin en tepesine mesafe 4500 kilometre. Tırmanışına bakmadım, pek de önemli değil. Öyle anormal yüksek irtifalar olmadığını biliyorum. Manzaranın Şili Patagonyası ile aynı olacağını bir çok gezgin arkadaştan duydum ve fotoğraflarını gördüm. Bu mesafede bisiklet ile alakalı ekipman lojistiği sıkıntı olacağından bu konudaki yenilikleri Vancouver’da yapma kararı aldım. Bu noktada Kron bisiklet biliyorsunuz zaten yıllardır ekipman desteği veriyor.

10-51 XT Kaset yani arka dişliler çıktı, 10-51 SLX kaset takıldı. XT’den devam ederdim ama ellerinde yokmuş.

12’li yeni zincir aldım. 2020’den beri bisikletin 12 vites olduğunu tekrar söyleyeyim.

26/36 XT aynakol, yani ön dişlileri yenisi ile değiştirdim.

28×1.75 Continental Contact Plus lastikler çıktı. Schwalbe Marathon Mondial 28×2.00 lastikler takıldı.

Yedek olarak HW orta göbek alındı.

Gidondaki atıştırmalık çantaların hacimleri büyütüldü.

2 adet 12 metre mesafeye etkili ayı spreyi alındı.

Yeni hacimleri daha küçük çadır kazıkları alındı.

Ayılara karşı daha önce kullanmadığım küçük saklama kapları alındı. Bu kapları burada almak elzem oldu.

Yağmurlu havalarda bisiklet sürmeye devam etmek için yıllardır kullandığım tozluğu da yeniledim

Ekstra küçük bir batarya daha aldım.

Son olarak ön tekerin tekrar örülme durumu var onu da British Colombia bölgesinde son büyük şehir olan Smithers da yaparım. Çünkü orada son bakım yapılacak.

Genel olarak şöyle bir baktığımda hazırım.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada bisikletle dünya turumda benim en fazla harcama yaptığım iki ülke olma konusunda başı çekiyorlar. Dostlarımdan destek istedim.

‘Dostlar, bisikletle dünya turumda desteğe ihtiyacım var.’ Kimse soru bile sormadı. Sonucu zaten sizlerle paylaştım.

Buyrun sponsorluk sayfasında yazıları da şurada var

Sponsorluk sayfasındaki yazılar 

Muhasebecimi aradım, durum budur dedim.  Faturalarımızı keselim Önder’im deyip kendilerini internet siteme ekledim. Alaska’ya gitmeden önce güzel bir moral oldu, herkese teşekkür ederim.

Ayrıca yılardır destek sayfama destek olan değerli okuyucularımı da çok ama çok teşekkür ederim. Öyle güzel anlarda destek oluyorsunuz ki bazı noktalarda ben de çok şaşırdım.

Bu sayfada da Destek olanlar var. 

Macera baslasın

Öpeyrum .

Devaaaammm ha bu arada Vancuver dan öbür yazımda biraz daha fazla bahsedeceğim böyle bir giriş yapmış olalım

Privacy Preferences

When you visit our website, it may store information through your browser from specific services, usually in the form of cookies. Here you can change your Privacy preferences. It is worth noting that blocking some types of cookies may impact your experience on our website and the services we are able to offer.

Click to enable/disable Google Analytics tracking code.
Click to enable/disable Google Fonts.
Click to enable/disable Google Maps.
Click to enable/disable video embeds.
Web sitemiz, esas olarak 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezleri kullanmaktadır. Çerezleri kullanmamızı kabul etmelisiniz.