San Francisco’dan Seatlle’a bisikletle gideceğim alan 1500 kilometre. Sonrasında da Kanada’ya geçeceğim. Yalnız Kanada vizem olmadığı için bu vizeyi New York’dan almam gerekiyor. Bir önceki yazımda dediğim gibi biraz ara verip dinleneceğim. Mola verdiğim dönemlerde Türkiye’ye dönmüyorum. Bulunduğum ülkede bir yerlere gidiyorum ve bisiklet kullanmamayı tercih ediyor ve kilo alıyorum. Bu olay 15 yıldır böyle yeni bir durum değil. Tekrar ediyorum KILO alıyorum çünkü almam gerekiyor. Bisikletten ve rutinden uzaklaşıp başka şeylerle yapmam şart.
Neden New York’a gidiyorum? Ziyaretlerine gideceğime söz verdiğim arkadaşlarım orada yaşıyor. Sine Akten, Zeynep Güven, sonrasında Miami’de Zeynep Ertuğrul’a söz verdim ki annesi Hülya teyzem de geldi. Yani yakın dostlarımla birlikte olacağım.
Bisikletimi de yanıma alıyorum. Hem konsolosluk önünde fotoğraf çektirirm, Guiness Rekorları ile ilgili bir çalışmam var belki orada kullanılır. Ayrıca yola farklı bir rotadan da çıkabilirim veya bölgede minik bir tur atarım. Washington DC’ye bisikletle gidebilirm. Sağım solum belli olmaz. Bir bakmışınız New York’dan Boston üzerinden Kanada’ya geçmişim. Ya da Chicago’ya tren ile dönüp oradan bisikletle Kansas, ardından tekrardan Colorado Denver yapar ve sonrasında Denver – San Francisco arasını gene tren ile geçer ve San Francisco’dan kendi rotamda devam ederim. Hiç belli olmaz ne yapacağım. Belki de bunların hiç birini yapmaz ve San Francisco’ya geri dönerim. A.B.D. Orijinal rotam Miami-San Francisco- Kanada- Alaska.. Şunu yazarken de gülüyorum. Yolda her an değişebilir.
Şu an okumakta olduğunuz yazı San Francisco’da mola verdikten sonraki dönemde neler yaptım ve kimlerle buluştum yazısıdır.
Tren ile San Francisco’dan New York seyahati 3 gece 4 gün sürüyor. Koltuk seçenekleri:
Geniş koltuk 250$
Geniş Koltuk + 3 öğün yemek 535$
Yataklı ve tuvaletli oda + 3 öğün yemek 1500$ (odayı bir kişi ile paylaşıyorsun)
Efsane fiyat di mi? Sanırım Portekiz’den Endonezya’ya giden tren bu kadar pahalı değildi. Aslında bu fiyatlar Amerika Birleşik devletlerinden tren yolculuğununu pek tercih edilmediğini de gösteriyor. En büyük sebeplerinden biri de mesafeler.
Arkadaşım Şükriye‘nin desteği ile ikinci planı alıp (535$) kısmen rahat bir yolculuk yaptım. Şükriye teşekkür ederim.
Destek olmak isteyen olursa şöyle bir sayfam da var Türkiye’de Garanti bankası , Amerika’da Bank of AMerica ve Zelle de epostama bağlı gurkangenc@gmail.com DESTEK
Son gün Chicago’da tren değiştirirken oradaki yetkililer bisikletle dünya turu attığımı öğrendiklerinde beni yataklı trene terfi ettiriyorlar ve sadece fazladan 100$ veriyorum, ayrıca bisikletim için de ekstra bir ücret almıyorlar. Bu da güzel bir kıyak oluyor.
Bu tren yolculuğu bir çok kişinin Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılacaklar listesinde yer alan bir yolculuk. Özellikle San Francisco, Denver arasındaki rota hakikaten süperdi.
Tamam ben buraları bisikletle geçtim. Fakat trenin orta kısmında tamamen panoramik bir görüş imkanı sağlayan vagondan etrafı seyrederek gitmek bence çok keyifliydi.
Bu yolculuğun kesinlikle Kasım ayında yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü renklerin ve mevsimin geçişi çok güzeldi. San Francisco’da sıcak bir havada başladım, Tahoe Gölü’ne doğru ilerlerken ağaçlarda yaprakların renkleri değişti ve bir kaç saat sonra etraf bembeyaz kar oldu. Sonra tekrar çöl coğrafyası ve Rocky dağları arasında zikzaklar çizerek ilerdi. Tren bazen bisikletle geçtiğim yolların hemen yanı başında gidiyordu. Dakikalarca geçtiğim o yollara baktım. Akıl alır gibi değil. Hahah J
New York’a vardığımda kendimi bir kaosun içinde buldum. Birkaç gün önce çöllerin içindeki ben, bir anda dünyanın en büyük şehirlerinden birinin tam merkezindeyim. Burada evinde kalacağım arkadaşım ve doktorum Sine Aras Akten gelip beni tren garından alıp Brooklyn’deki evlerine götürdü.
Sine ile ilk karşılaşma anımız süperdi, birbirimize uzun uzun sarıldık. Eve gidinceye kadar hiç susmadı, sürekli bir şeyler anlattı ve anlattığı her şey çok detaylıydı. Her ne kadar onu dinliyorduysam da kafam o sıra orada değildi. Aracın camından dışarı bakıyorum, gece karanlığında dışarıyı da pek net gördüğümü söyleyemem. Vardığım noktada yolculuğun kalanı ile ilgili alacağım kararlar önemli.
Ekonomik olarak Amerika Birleşik Devletleri bisikletli bir gezgini zorlayan bir ülke. Günde 5000 kalori kaybediyorum. Bu turda hazırladığım yemeğin boyutu, tüketeceğim gıdalar oldukça önemli. Sağlıklı beslenmeye çalıştığımdan dolayı da pahalı oluyor. Kamp alanları, hostel, otel konaklamaları, ülkenin boyutu ve en önemlisi geçirilen zaman. Dünya turumdaki 15. yılımda ülkede geçirdiğim süre göz önünde bulundurulduğunda seyahatimin en pahalı ülkesi olmayı Amerika Birleşik Devletleri başardı. Hayırlı uğurlu olsun.
Bu yüzden de kafamda turun A.B.D.’de yolun kalanındaki sürecini ayarlamaya çalışıyorum. Sine’nin bu heyecanlı konuşmaları arasında bunu hemen yapmalıydım ki dinlenme sürecimi verimli geçirebileceyim. Anlattığı her şey aklımda, sadece dinliyor ve beynimin bir köşesine notlar alıyordum. Eve vardığımızda ise bambaşka bir heyecan vardı. Neyse ki %90 ne yapacağımı az bucuk kafamda şekillendirdim.
Sine ve Burak’ın kızı Ayliz kocaman olmuştu. Oğulları Berk için büyümüş de küçülmüş diyebilirim. Burak ile ilk defa tanışıp uzun uzun sohbet ettik. Olay tam anlamı ile şu şekle döndü; yıllardır kuzenlerimi görmüyormuşum da o gün görmüşüm ve onlarla vakit geçiriyormuşum gibi oldu. Aile ortamı.
Her akşam ayrı bir konu üzerinden başlık açıp onu konuşuyor fikirlerimizi paylaşıyorduk. Konular; toplum, haklar, eşitlik, çevre kirliliği, gelişen teknoloji, ekonomi, tarih, ırklar, felsefe vs vs. Sine doktor, Burak mühendis.
Birlikte neler yaptık;
Müzelere, Broadway oyununa ve komedi şova, Brooklyn’de eski liman bölgesine gidildi. Woodstock, Saugerties kasabaları görüldü.
2025 yılına birlikte girildi. Sine’nin 46. yaş günü kutlandı. Berk’in okuluna, Ayliz’in dans derslerine gidildi. birlikte bisiklet kullanıldı, drone uçuruldu hatta o drone Hudson nehrine düşürüldü. (Düşürülen drone DJI mini4 Pro’ydu, sonrasında yenisi alındı, üzerine Airtag de takıldı) Birbirinden çeşitli yemekler yenildi, Manhattan turu atıldı. Berk beyden pratik hap bilgiler öğrenildi. Dr. Sine ile tam bir muayeneden geçildi.
Sine sayesinde dostu Mustafa ve kuzeni Ekin ile de tanıştım. Ekin ile Cem yılmaz şova gidildi. Kısacası Akten ailesi ile New York’da çok güzel vakit geçirdim. Biraz daha kalsam Sine artık çevresinden bekar kim var kim yok tanıştırıp evlendirecek New York’dan çıkarttırmayacaktı. Bisikletle dünya turumda beraber yol almaya devam. Akten ailesine teşekkür ederim.
Sine ve Burak’ın evinde ilk New York’a geldiğimde 6 gün kalıp sonrasında hemen uçakla Miami’ye Zeynep’in yanına döndüm. Ama ne dönüş; sadece Zeynep ve Hülya teyzem ile Miami’de kalsam gene iyi. Önce uçakla hep birlikte New Orleans’a gittik.
Habip abim, Seher ablam, Fahri abim, Fatma ablam, Sona. Biliyorsunuz ki orada bambaşka bir ailem var. O ailemin tamamını (Şu yazımda sizlerle paylaşmıştım) tekrar ziyarete gittim.
Sonrasında Miami’ye geri dönüp ardından araba ile Florida’da Meksika Körfezi tarafında Tampa’ya gittik. Orada da Eser ablam ve David ile beraberdim. Bisikletle gitmediğim Yunan köyüne gittik. Oradan Miami’ye geri döndük. Böylelikle bu ülkede Dallas’dan PensiCola’ya ve Miami’den Tampa’ya git gel şeklinde araba sürmüş oldum. Bunlar da güzel deneyimler.
Zeynep ve 6 yaşındaki oğlu Deniz, Hülya teyzem, bir de Çiko’muz var. Yaklaşık 1 ayı birlikte geçirdik. Florida Türk evinde bir sunum verdim. Bu sunumda TNF’nin sporcularından Renan Öztürk’ün annesi ve babası ile tanıştım.
Milli sporcularımızdanYiğit Caner ile bir araya geldim. Yiğit Caner bana geleceğin Spor Bakanı olarak milli sporcularımıza imkanlar sağlarken nelere dikkat etmem konusunda bir iki detay verdi. Verdiği bu detayları kendisi de farkında değildi. Bu arada onun ayali ülkenin Spor Bakanı olmakmış. Başarılarının devamını diliyorum Caner.
Sağolsunlar salonda birçok kişi evlerine davet etti veya tekrar görüşelim dediler. Fakat Florida’daki günlerimi dinlenmek için sadece arkadaşım Zeynep’in evinde geçirmek istedim. Burada yaptığım konuşmada toplumumuzun huzur ve barış yolunda yol kat etmesi gerektiğini de gözlemlemiş oldum.
Seher (fotoğraf süper olmuş), Deniz her şey için teşekkür ederim ve Kaya Ailesi, Burcu, Melek, Sevi ablam hepinize teşekkür ederim. Hülya teyzem sayesinde birkaç kilo aldım. Döndüm, üstüne New York’da da almaya devam ettim. 8 kilo sonrasında durdum.
New York’a dönünce bu sefer konsolosluk binasında yeni Türk evinde misafir oldum. Büyükelçimiz Ahmet beye teşekkürler. Ekvador’da (2019) tanıştığım Kemal abi ve eşi Nilüfer abla, Almanya’da (2013) konsolosluk binasında tanıştığım Meral ile de burada bir araya geldik. Ecem’ yardımlarından dolayı çok teşekkür ederim.
Bu konsoloslukta da birbirinden değerli güvenlik ateşelerimizle tanıştım. Hepsinin yolu bahtı açık olsun. 2015 yılınd akonsolosluk yapılmaya başladığında “Ben bu konsoloslukta kalacağım” demiştim. Dediğimi de yaptım
Konsoloslukta bir sunum verdim. Hayalim vatandaşlarımızın çocuklarını getirmesiydi. Öyle bir durum olmadı. Elçilik sisteme kayıtlı vatandaşlarımıza mesaj göndermesine rağmen vatandaşımızın çoğunun haberi yoktu veya pek ilgilerini çeken bir durum değildi yaptığım seyahat.
Öte yandan New York şehrinde vatandaşlarımızın çocuklarına Türkçe dil eğitimi veren iki kurumun nasıl bir ayrılık yaşadığını gene vatandaşlarımızdan dinlemiş oldum. Şöyle iki kelam edem bu konu ile alakalı da
– 70 ülkenin hiç birinde büyükelçiliklerin içinde dernek olarak okul faliyetleri yapan başka bir millet ben ne gördüm ne duydum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin diğer konsolosluklarında ve elçiliklerinde de yoktur. 70 ülkede 62 büyükelçilik ve konsoloslukta bizzat konaklamış biri olarak söylüyorum. Geçmişte New York da eski konsolosluk binasında yapılmış. Yeni yapılan New York konsolosluğu ile birlikte kaldırılmış. Şahsi düşüncem konsolosluk içinde dernek çatısı altında dil eğitimi verilmemeli.
– Dernek olarak eğitim verilecekse ülkedeki vatandaşlarımız bir araya gelir dernek kurar ve bu dernek çatışı altında para toplanıp yer kiralanır vatandaşımızın çocuğuna bu şekilde eğitim verilir. Şuan da böyle yapılıyor T.C devletide desteklerini esirgemiyor. Doğru olan budur.
– Eğer Türk devleti ülkenin müfredatına uygun bir eğitim kurumu açmaya karar verir ve gerekli izinleri alırsa işte o zaman Konsolosluğun veya Büyükelçiliğin içinde haftanın 5 gün eğitim verecek ilk ve ortaokul sınıflarını kapsayan ABD’nin ve TC ‘nin eğitim bakanlığından da öğretmenlerin çalıştığı okulu binanın içinde açar. Okul da herkese açık olur gerekirse de Kolej statüsünde paralı da olur. Şuanda Türkiye’nin Marif Kolejleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yurt dışında ortak çalışmakta ve bu okullara direkt Milli Eğitim Bakanlığından öğretmen atamaları yapılmakta. Benzerleri bir çok millette hatta kendi ülkemizde de yabancı elçiliklerin içinde vardır. Buralara sunumlara gitmiş biriyim.
Bisikletle dünya turu atan ve bisikleti ile Newyork’a kadar gelmiş biri vatandaşına ücretsiz sunumu elçilikte haftasonu veriyor ki herkes çoluğunu çocuğunu alsın gelsin. Bunu sunum bir kere olur. İkincisine denk gelemezsiniz. Geliyorsanız inanın şanslısınız. Fakat haftasonları derneklerin yaptığı Türkçe dil eğitimi dersleri aralarındaki küslük ve başka bir organizasyon dan dolayı çocuklar, aileler öğretmenlerin çoğu gelmedi. Öğretmenlerimiz çocukların dersi var dedi. Yapacağınız çocuklarla beraber o haftaki dersi benle beraber işlemek olacaktı. Okullara davet ettiniz sağolun da, ortada bir terslik yok mu ? 🙂
Drom sahnesine de mekanın sahibi Serdar abi davet etti. Kendisine çok çok teşekkür ederim.
Bir sunum da Serhan abinin şirketi Napierpark’da verdim. Ailesi ile de öncesinde tanışmıştım. “Yapmakta olduğun dünya turunun bir senaryosunu önüme koyarsan, filminin veya belgeselinin çekilmesi için şirket olarak sana destek vereceğim, bu işe varım” diyerek yaptığım seyahate değer verdiği için teşekkür ederim. İlerleyen dönemde Serhan abinin önüne böyle bir proje koyacağım. Destek verir veya vermez fakat ben şundan eminim; bir gün biri bu yapılan seyahatin belgeselini veya filmini ülkemizde yapacak, ha ben hayatta olur muyum onu bilmiyorum. Olursam fena olmaz. Patlamış mısırımla seyrederim. Ne belgesel de ne de filminde de oynamak istiyorum. Ama hikaye güzel. İnanın bu okuduklarınız hiç bir şey…
Elçiliğin yanındaki Amiş market sağolsun bana Barış Öztürk sayesinde 100$ alışveriş çeki vermiş.Kahveci Murat ve eşi Şenay, ayrıca Edip ve Dilek çifti ile de tanıştım. Onlara da misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ederim. Edip bir tansiyon cihazı hediye etti. İlk başta yanımda taşımayı düşündüm ama sonrasında yer sıkıntısı yaşamamak için TR’ye gönderdim. Murat da sağolsun kahve dükkanındaki aeropreslerden bir tane hediye etti. Onunla da bir kahve tadım testi yaptım, güzel ve keyifli bir ürün fakat gene tur bisikletinde yer işgal edeceğinden onu da TR’ye gönderdim. Şenay ile Genç Kaşifler için bir proje üstünde çalışıyoruz. Önümüzdeki aylarda sizlerle paylaşırım.
Barış Öztürk sayesinde de farklı bir çok kişi ile ABD’de tanışma fırsatım oldu. Berkay ve Barış ile Manhattan’da bir bisiklet turu da gerçekleştirdik. Sağolun dostlar.
2018 Genç Kaşifler’inden Mertcan ve Büşra başka bir eyaletten gelip beni ziyaret ettiler. Sağolun gençler, umarım bir yerlerde tekrar denk geliriz. Çocukken gittiğim dişçim Yalçın Ergir’in hastalarından biri olan Gülin ile de tanışma fırsatım oldu. Bir akşam dışarı çıktığımda tesadüf eseri uzun yıllardır beni takip eden Sibel ile de karşılaşıp görüştük.
New York’daki ikinci en uzun konaklamayı çocukluk arkadaşlarım Zeynep Güven’in evinde yaptım. 2023 yılında vizeyi almaya Türkiye’ye gittiğimde eşi Özgür, çocukları Elif ve Eren ile de tanışmıştım. Onlara “Bisikletle sizin evinize geleceğim” demiştim. Hatta 2023 de bisikletle Anadolu turu atarken Ünye’de Zeynep’in aileyi de ziyaret etmiştim. Tüm aileye ve Orhun Güven’de selam olsun. Fındık konusunda birşeyler anlatmıştım kendisine “
Pedallayarak varmadım ama en azından bisikletim uzun bir süre onların garajında durdu. Zeynep ve Özgür ile olan muhabbetlerimiz de çok güzeldi. Birlikte NBA Houston-Brooklyn basketbol maçına gittik. Eren’in futbol antremanını da görmüş oldum. Zeynep ve Özgür sayesinde de çok güzel insanlarla tanıştım. Böyle güzel dostluklarımın olması mutluluk verici.
ABD’de canım sıkılırsa Özgür ve Zeynep’in iş yerinde yevmiyeli çalışmaya giderim. BERGEN firmaları ile mutfak tezgahları işindeler. https://www.bergengranite.com/ Oraya da bir iki defa gittim. Özgür kendine çok güzel bir ekip kurmuş. Çalışan arkadaşlar da sağolsunlar misafir ettiler, hepsine selam olsun. Umarım hepsi hayallerini gerçekleştirir.
Bisikletle dünya turum ile alakalı fikir alışverişi yaptığım ve ilerleme kaydettiğim konular.
• Demir Atlı Adam çocuk kitaplarının İngilizce’ye çevirilmesi. Suna teyzeme teşekkürler.
• Gürkan Genç’in seyahatinin belgesel, çizgi film veya kurgu film şeklinde devam etmesi için bir çalışmaya başladık.
• Genç Kaşifler – Ankara Bisiklet Akademisi ile birlikte 10-18 yaş arası yaz kampları. 15 Temmuz – 20 Ağustos tarihleri arasında. Amerika Birleşik Devletleri’nden ve Türkiye’den gençlerin katılacağı bu kamp aynı zamanda imkanı olmayan gençlerin katılımını sağlayacak Amerika’dan dernek desteği çıkma ihtimali var
• Sponsorluk görüşmeleri yaptım fakat olumlu bir geri dönüş olmadı. Herkesin beklentileri veya istekleri doğal olarak farklı.
Gezdin gördün yedin içtin peki Gürkan New York nasıl bir şerhir? Yaşanır mı? Onu Bir sonraki yazımda dile getireyim. Peki ya Kanada vizesini alamazsam ne olacak? Hepsini bir sonraki yazıda netleşir sanırım. Ben bu arada New York’dan Washington DC’e bisikletle gideyim. Bakalım bu alanda yollar nasıl?