Bu yarışlara sıklıkla katılan sporculardan biri değilim. Fakat dayanıklılık konusunda bedenimin bu tarz yarışları kaldırabileceğinden de emindim. ABD ve Kanada vizeleri için dünya turuma ara verdiğim ve bu vizeleri almayla uğraştığım süreçte, Şili’de ülkenin ünlü dayanıklılık yarışlarından biri olan Brevet serisinin 600 km yarışına denk geldim.
Bu yarışın ve atmosferin nasıl olduğunu ve yaptığım hatalar sonucunda nasıl bitiremediğimi sizlerle paylaşayım.
“Sen farkını koyar birinci olursun” bir takipçimin cümlesi. 🙂
Şili’deki arkadaşlarım “Gürkan Brevet 600 var katılır mısın?” diye sordular. Şimdi bu yarışlara ya yarış bisikleti ile katılırlar ya da en fazla gravel bisikletlerle katılır insanlar. Şili’de yanımda tur için kullandığım KRON GG1 var yani bir dağ bisikleti. Eğer yarış bisikletlerinin olduğu bir organizasyona dağ bisikletin ile katılıyorsan, kendi limitlerini zorlarsın, işin keyfine bakarsın. Yani yukarıda arkadaşın dediği gibi “farkını koyar kazanırsın” olayı olmaz. Dünya turu yapsan da olmaz çünküüüüüü fizik kanunları buna izin vermez hahah.
Brevet 600’de 7 adet kontrol noktası bulunuyor. Bunların her biri arasındaki kilometreler eşit aralıklarda değil. Birinde 80 km ise bir sonraki kapı 50 km, sonraki 100 km falan, üstelik bir kapıda 200 metre tırmandırıyorsa bir sonraki kapıda da 1500 metre tırmandırıyor. Bu kapıların da açılma ve kapanma zaman süreleri var. Yani o süre zarfında ulaşamazsan diskalifiye oluyorsun.
Şimdi;
Yarış 600 km ve bitirebilmen için 40 saat süre vermişler. 7 kontrol noktasında durdum. Suluklarımı doldurdum, muz, portakal ve kuruyemiş stokladım. Tuvaletimi yaptım, bacakları biraz dinlendirdim, 10 dk dinlenmiş oldum. Toplam 7 kontrol noktasında 1 saat 10 dk kaybettim, hadi bir saat diyelim. Kaldı geriye 39 saat. 325. kilometrede dinlenme noktasını 5. kontrol alanına yapmışlar. Kendini iyi hissedenler 20 dk durup devam ettiler. 2 saat, 3 saat veya 4 saat dinlenenler vardı. Ben de 4 saat dinlendim. Sebebini altta yazacağım. Kaldı geriye 35 saat sürem. Bu da şu anlama geliyor; sürekli 18 kilometre hızla gitmeliyim ki yarışı 35 saat içinde bitirebileyim. 7.000 metre tırmanışın olduğu bu yarışta sürekli 18 km hızda gitmek benim için mümkün değil. Bu yüzden tırmanışlar için de 5 saat kafadan sil. Kaldı geriye 30 saat. Yarış boyunca genel ortalamamın saatte 20 kilometre olması gerekiyordu. Eğer tek bir lastik patlarsa veya kaza yapıp düşersem veya rotada bir hata yaparsam ve yanlış yola girersem yarış benim için biter. 14 kg bisikletimin bagaj aparatları, ayaklığı, suluk kafesleri ile olan ağırlığı. Uyku tulumu, şişme mat, hoparlör, harici batarya, GoPro, telefon, yiyecekler ve 4 litre su ile birlikte ağırlık 20 kg hatta biraz daha üzerine çıkıyor.
Hesaplamalarımı yaptım ve evet bu yarışı şu an altımda olan tur bisikleti ile bitirebilirim, mümkün. Tamam o halde Brevet 600’e katılayım. Fakat bazı yenilikler ve değişiklikler şart, o halde bunları yavaştan yapmaya başlayayım.
1- GECE SÜRÜŞ FENERİ
Mesela gece sürüsü için ışık. Yıllardır tur yaparım fakat benim bisiklette öyle güçlü gece ışıkları asla bulunmadı. Knog markasının arka ve ön için 100 lümenlik iki ışığı vardı. Bunlar da hey ben buradayım deme ışıkları o kadar. Bu yarış için daha güçlü ışıklara ihtiyaç vardı. Sadece o da değil, çalışma süreleri de uzun olmalıydı. Çünkü 21 saat karanlıkta sürüş yapılacak. Elimde Knog olduğu için önce bu firmaya yazdım, dedim ürünleriniz bende var. Acaba bu yarış için bana destek olur musunuz? Oluruz dediler ama sonraki günlerde veya haftalarda geri dönüş yapmadılar. İkinci olarak Türkiye’de satışta olan ve distribütörlüğünü Kron Bisiklet’in yaptığı Topeak markasının ürünlerini buldum. Türkiye’de Kron’a mesaj attım, dedim Brevet 600 adında bir yarışa katılıyorum içeriği de budur, ışık lazım. Şili’de Topeak’ın mağazasını buldum. Ön ışık 210$, arka ışık 100$. Fiyatları ile birlikte söyleyince “Gürkan şu an Kron olarak böyle ek harcamalar konusunda tedbirli davranmalıyız.” geri dönüşü aldım. Avrupa Topeak’ın satış müdürünün e-posta adresini istedim, en azından kendim e-posta atıp durumu anlatayım. Birlikte çalışmayı kabul ederlerse Şili’deki distribütörünü arar “Böyle bir adam gelecek istediğini verin” der dedim fakat geri dönüş olmadı. Bu şekilde çalıştığım başka firmalar var. Sonuç olarak sadece ön lambayı kendim satın aldım ve arka lambama da arkadaşımdan aldığım ışıklarla takviye yaptım.
Bu noktada sporculara sponsorluk konusunu tekrar ele alayım.
Finansal ve ekipman sponsorluk kimlere verilir veya verilmeli?
• Ekipman sponsorluğu gelecek vaat eden sporculara veya sportif aktivite yaparken kitlelere hitap eden kişilere verilir. Böylelikle firma, reklam kaleminde yer alan “ekipman görünürlülük” kısmını hem sporculara hem de kitlelere hitap eden kişilerin sosyal mecralarını kullanarak harcar.
• Finansal ve ekipman sponsorluk sözleşmesi ise firmanın destek olduğu birey (kitlelere hitap eden kişi) gerçekten kullandığı ekipmanın kalitesini yaptıkları ile gözler önüne seren ve sevenlerinin güvenini kazanan kişilerdir. Firmalar için bu tarz kişiler önem arz eder. Bu kişilerin milyonlara hitap etmelerine de gerek yoktur. Bulunduğu ülkede firmanın güvenirliliğini arttıracağı kişilerdir. Bu bireylere hem ekipman hem de finansal olarak sözleşme ile destek olurlar. Burada önemli bir detay vardır. Tüketici kimin hangi ürünü gerçekten hakkı ile test ettiğini iyi bilir veya kimin sadece reklam amaçlı yaptığını da anlar.
12 yıldır bisikletle dünyayı gezen biriyim. İhtiyaçlarım doğrultusunda her daim sponsorluk anlaşmaları yaptım. 12 senedir hiç aşırıya kaçmadım, ne gerekiyorsa onu aldım. Birlikte çalıştığım firmalarla da ilişkilerim hep iyi oldu. Yıllardır takip eden sevenlerimi çalıştığım firmaların reklamı ile boğmadım. Ürün neyse iyisi ile kötüsü ile yazdım.
Firmaların satışlarına, kullandığım ürünleri ile katkı sağlıyorsam, hakkım olan ücreti de her zaman istedim. Firmalar da benim kurallarım doğrultusunda birlikte yol aldı veya almadı. Hiçbir firma için kendi çizgimi 12 yıldır bozmadım. Bu vesile ile birlikte yol aldığım hayal ortaklarına da tekrar teşekkürler.
Buyrun sizler de en alta yorum kısmına şu soruların cevaplarını yazın;
1) Ben veya bana benzer kişilere hangi kategoride sponsor olunmalı? (Sadece ekipman mı verilmeli, ekipmanla birlikte finansal destek de verilmeli mi?)
2) www.gurkangenc.com sayfası gerek ekipman paylaşımlarım olsun gerekse yol anılarım olsun sizlere ne fayda sağladı veya bu paylaşımlarımın hiçbir fayda sağladığı falan yok mu? Ürün bilgisi, genel kültür, maceracı ruh veya ne öğrendiniz Gürkan Genç hakkında? Eleştirin ben de göreyim neyi yanlış yapmışım 12 sene bakalım. (Sosyal medyanı kötü kullanıyorsun veya Youtube’a video yüklemiyorsun diyenler olacak haha. 🙂 Onu biliyorum. Bu noktada bir iş yapıyorsan keyif aldığın şekilde devam ettireceksin ki sürekliliği olsun, insan keyif almadığı bir uğraşın içine girerse süreklilik olmaz, devam etmez di mi?
Not: Firma yetkilileri de yazılanları okur.
Knog da, Topeak de sadece ışık gönderip sana sponsor alacağız derse de ben kabul etmem. 🙂 O ışığı gider kendim alırım. Her iki firma da bu yazıyı yazdığım dönemde geri dönüş yapmadı. Ben de gittim yarıştan önce satın aldım. Bu demek değildir ki aldığım ürünü test edip sizlerle paylaşmayacağım. Öyle biri de değilim. Yıllardır internet sitemdeki ekipman sayfamda yazılanları okuyanlar bilir. Kullandığım ürün iyi ise, iyi derim, kötü ise kötü. Sponsorum olsun veya olmasın o da fark etmez! Aldığım fenerin ücreti 203$, gerçekten bu parayı hak ediyor mu etmiyor mu yazmak lazım.
Buyrun;
Topeak’in CubiCubi modelini aldım ve neden bunu tercih ettim?
Bisikletin üstüne ekstra bağlantı aparatı takmama gerek kalmadı çünkü bağlatı noktası bisikletin üzerinde duran GoPro aparatına uyumlu. Üstelik GoPro aparatı 360 derece dönen bir aparat olduğundan ışığı istediğim istikamete çevirebilmem de ayrıca güzel. Turcu adamım, bisikleti park ettim o ışığın oynayabilmesi, sağa sola kamp attığım zaman iyi iş görecektir. Kaska, çantaya falan da, GoPro aparatlarına takılıyor çok iyi oldu. Direkt dinamodan çıkan usb kablosunu da buna bağlayabiliyorum. Arada bataryaya gerek kalmadan bu şekilde 100 lümen ile çalışabilmesi de güzel veya giderken dinamodan çıkan usb çıkışını direk bataryasına bağla devam et.
Kendi kutusunun içinden 1.200 lümenlik fener ve 500 mAh’lık pili çıkıyor, ekstra olarak 6.000 mAh’lık pil aparatını da aldım. Her iki pil haznesi ile aynı zamanda herhangi bir elektronik cihazı da şarj edilebilir. Fakat çıkışın 6V 1A olması şarj süresini uzatır. Yaptıkları en büyük tasarımsal hata fenerin etrafını saran kafes. GoPro 9’da olduğu gibi farın alt tarafında açılır kapanır yuvalar yapılsaymış daha güzel olurmuş. Bir de arkadaş neden hala micro usb yuvası kullanıyorsunuz? Yap sunu usb-c hayret yahu, kablolardan kurtulmaya çalışırken hala micro usb kullanmamız enteresan.
1.200 / 600 / 300 / 100 lümenlik 4 seçenekte çalıştırıyorsun. Yarış sırasında ilk önce 500mAh pilini 1.200 lümende çalıştırdım. 2 saat sonra kendisini otomatik olarak 100 lümene düşürdü ve 10 dk sonra da kapandı. İkinci olarak 6.000 mAh bataryasını 300 lümende çalıştırdım. 20 km ortalama ile asfaltta giderken oldukça yeterliydi. 1.200 lümeni karşıdan gelen araçlar gece sürüşünde uzunları yaktıklarında ben de hemen 1.200 lümene geçip, uzunları kapa işaretini verdim ve işe yarıyor.. Zaman içinde yeni tecrübeler de kazanılır, sizlerle paylaşırım.
Arka ışıklarda dediğim gibi güçlü bir ışık almadım. Elimdeki Knog markasının küçük farına ek farlarla destek verdim. Arkadaştan aldığım ışıklardan birini düşürüp kaybettiğimden bendekini de ona vereceğim. Kendime de yeni bir tane alacağım.
2- EKSTRA BATARYA
Yarış esnasında bir gözlemim insanların sürekli telefon, GPS ve fener sistemlerini şarj etmeleri oldu. Bu süre zarfında da hızlı olanlar dinlendi, yavaş olanlar zaman kaybetti. Benim bunların bazılarını şarj etme konusunda sıkıntım yoktu, çünkü bisikletteki dinamo telefon ve hoparlör için yeterliydi. Bunun yanında 21 saat gece sürüşü olan bir yarıştaydım. İşte bu noktada sorun fenerlerin şarjı. İlk geceden sonra ikinci gece için fenerlerin şarjını da doldurmam gerekiyordu. Fakat ışık sistemleri için ekstra iki çıkışlı bir batarya almak şart. Şili’de piyasaya bakındım bana makul gelen Mi powerbank 3 Ultra compact 10.000 mAh oldu. Bir çıkışı 5V2A diğer çıkışı 5V3A. Küçük olması ve güçlü çıkışları ile oldukça tatminkar, bakalım ne kadar dayanacak.
3- GPS SİSTEMLERİ
Böyle bir yarış için ister telefon, ister harici bir GPS sistemi olsun kesinlikle bir tane kullanmak gerekiyor. Çünkü ortada bir rota var ve o rotaya uygun gitmek lazım. Yol izi önceden alınmış bu rotayı takip etmek şart. Ayrıca böyle bir yarış yapıyorsam en azından verilerimi kaydetmek isterim. Nabız, kadans, hız, rota izi ve başka işler. Bu cihazların sıkıntısı ise pil sürelerinin yetersiz olması. Yıllardır Garmin ile çalışırım. Kendi yolculuğumda her zaman harici pille çalışan modellerini kullanmışımdır. Şu an Oregon 750T kullanıyorum. 3 tane şarj edilebilir kendi pili var. Her pil 140 km dayanıyor veya tur modumda 1.5 gün diyelim. Bu yarışta bulunduğum süre zarfında 3 pilini de bitirdim, sonra da gittim marketten 2 tane pil aldım. Bu güzel avantaj. Toplamda 25 saatte 8 kalem pil tüketti.
Bu arada bu cihazı sadece veriler için kullanmıyordum, önümde sürekli harita olması, gideceğim rotaya bakmam ne olur ne olmaz diye de gene her şeyi kayıt ediyordum. Oregon da dahil olmak üzere Garmin’in bu cihazların ekranlarını artık solar enerji ekranına çevirmesi gerekiyor. Saatte bunu başarmışsınız, artık yeni model bisiklet ve el tipi cihazlarda da bunu gerçekleştirmelisiniz. Müşterilerini yıllarca bu teknolojiden mahrum bırakması da enteresan.
Asıl cihaz kolumdaki Garmin Fenix 6 Pro Solar. 15 Nisan sabah 6’da çalışmaya başlayan cihaz bir sonraki gün 16 Nisan 17:00’a kadar aralıksız GPS, kadans, kalp ritmi ve başka ölçümleri yaparak çalıştı. 25 saat GPS yol izi ve veri kaydı tutan bu cihazın gün sonunda kalan pil ömrü %20 oldu. Fakat öncesinde 10 saat kadar kullanmıştım yani 35 saat sonunda %20 şarjı kaldı desem daha doğru olacak. Sanırım Fenix 7’de pil ömrünü biraz daha uzattılar ve solar enerji konusunda iyileştirmeler yapıldı. Fakat görüldüğü üzere Fenix 6’nın da performansı oldukça iyi. Burada da yenilenecek şey artık amoled ekran ile daha iyi güneş enerji panelli ekranlar olmalı.
Yol izi kaydına ve haritaya neden bu saatten bakmadın sorusunun cevabı ise ekipman sayfamda yazıyor. Buyrun linki burada https://gurkangenc.com/ekipman/
4- LASTİKLER
Altımdaki bisikletin dağ bisikleti olduğunu yıllardır herkes bilir. Bu bisikleti biraz modifikasyonla tur bisikletine çevirdik, modelin adı da KRON GG1 oldu. Bu bisiklette kullandığım lastiklerin kalınlığı her daim 2.0. Bu lastikler tur bisikleti için her koşulda gidebilecek en ideal kalınlıktır. Yarıştan 1 ay önce CST firması ile bir anlaşma yaptık. Tam bu yarış öncesinde bana Platinum Protector 1.75 lastikleri yolladılar. Yarış öncesi bu lastikleri hem asfaltta hem arazide deneyip sizlerle paylaşmıştım. Lastikler bu yarış için uygundu. En güzel yanı da yarışta hiç patlamamaları oldu. Asfaltta hedeflediğim 25 saatte 20km ortalama 522 km ve 4.200 metre tırmanışa bu lastiklerle ulaşmayı başardım.
5- ÇANTALAR
Brevet 200 / Brevet 300/ Brevet 600 gibi yarışlar için sadece 1 adet kadro çantası yetermiş. Bende neler vardı? Hepsi turda kullandığım Ortlieb’in çantalarıydı.
• Gidon’da 6 litre çanta. İçinde uyku matı bulunuyordu (gerek yokmuş, yatacak yer vardı ve ben dağ bisikleti ile o noktaya varmayı başardım, kendi limitimi görmüş oldum)
• Sele arkasında 16 litre çanta. İçinde -40C tulumu ve kirlenmesin diye yere serilecek çadır altlığı vardı. (bunlara da da gerek yokmuş gene yukarıda dediğim gibi dinlenme noktasına varmayı başarmıştım)
• Kadro çantası 6 litre. İşte bu gerekli. İçinde enerji barları, gece sürüşü için yelek, pompa ve bir adet de mont vardı.
Yarış sırasında bir çok kişi arka sele çantası taşıyordu. Herkesin şikayet ettiği durum ise arka sele çantalarının sağa sola sallanmasıydı. Yarış bisikletleri, yokuş çıkarken bisikleti daha fazla sağa sola yatırıyorlar. Şimdi benim çantayı görüyorlar 16 litre, ağzına kadar dolu (tulum var) ama hiç sağa sola sallanma yapmıyor. Ortlieb mühendisleri bu işi en başından beri çözmüşlerdi. O çanta hiç sallanmıyordu. Yarışta bir kişide daha gördüm. Her ikimiz de farklı malzeme taşıdığımızdan onu da arkadan seyretme imkanım oldu, hakikaten sallanmıyordu. Fakat kalan herkesin çantası sallanıyordu.
Öte yandan böyle yarışlarda arkada sele çantasında enerji barı veya başka yiyecekleri taşımak yerine fermuarlı bir kadro çantası yarış esnasında daha kullanışlı oluyor.
Neden?
Çünkü yarış esnasında giderken fermuarı açıp içerden bir bar veya elma veya başka şeyler almak ve aynı zamanda pedallamaya devam etmek mümkün. Bu noktada gidonda yer alan atıştırmalık çantaları kesinlikle olmalı.
Buyrun bizim ülkemizde bu tarz çantaları yapan Türk firmaları:
Sem Çanta, Pack2Ride, Anunnaki
6- SELE
Şimdi yıllardır bisiklette Brooks B17 Titanyum sele kullanırım. Bu yarıştan öncesine kadar tek günde en fazla yaptığım kilometre 232 kilometre, 400 metre tırmanışla Suudi Arabistan’da olmuştu. Tırmanış ise 58 km ile 3.500 metre ile İsviçre Alpleri’nde oldu. Brooks selesini kullanırken pedli tayt kullanmadığım, sadece şort giydiğimi de her daim söylerim. Bu yarışa da aynı formasyonda katıldım. Sonuç katılmamalıymışım hahah.
Brooks selesinin göt için limiti 300 kilometre. Fakat yanlış anlaşılmasın! Götümde, selenin üzerinde o kadar uzun süre oturmaktan ağrı olmadı. Ne sürüş sırasında ne de sürüş sonrasında böyle bir ağrı hakikaten olmadı. Fakat selenin üzerindeki hareket, kaba ette tahrişe sebep oldu. Deri hassaslaşıp kızardı ve belli açılarda oturunca acıtmaya başladı. Üstelik krem sürüp ortamı yumuşatmama rağmen buna engel olamadım. Demek ki böyle uzun süreli yarışlarda pedli destek olması makbul olanıymış. Götün derisi sürtünmeye dayanmadı ve soyuldu…. Vay arkadaş… hahaha.
7 – GÖZLÜK
Gözlük sadece uzun kilometreler yapan bisikletçiler için olmadığı gibi sadece gözü güneşten koruması için de takılmıyor. Önemli bir aksesuar, havada partiküllerin göze girmesini engelleyerek gözü koruyor. Tamam gündüz vakti hep gözümüzde de, eee peki ya gece?. Bizim güneş gözlükleri geceye uygun değil, halbuki gece de gündüz pedal çevirdiğim kadar pedal çeviriyorum. Böyle bir yarışta gece sürüşü için şeffaf camlı gözlük almak şartmış. Üstelik çok daha önemliymiş, çok daha fazla dikkat ediyor gözün limitlerini de zorluyorsun. Gece sürüşünden sonra hassas olan göz bebeklerim karşıdan esen rüzgar sayesinde iyicene hassaslaşmış ve acımaya başlamıştı. Gözbebeğimde de ufak bir şey çıkmıştı, ne olduğunu anlamadım sonraki günlerde geçti.. Şeffaf camlı gözlük şart!
8 – BİSİKLET
Bu yarışa neden dağ bisikleti yani dünya turunda kullandığın bisikletle katıldın? Daha önce Kron sana RC3000 yarış bisikleti göndermişti o nerede?
Kolombiya’da 2020 yılında pandemi süreci öncesinde bisiklette değişikliğe gitmiştik, yeni bisiklet gelene kadar da 2019 model Kron, RC3000 Sora setli bisikleti bana göndermişti. O bisiklet Kolombiya’da duruyor. Malum biliyorsunuz bir kahve işine girdim ve o bisikletin orada kalması en doğru olanıydı. Arada bir o ülkeye gideceğim. Kahve tarlasına da bisikletle gideceğimden orada olmalı. Kahve işi ne oldu derseniz de marka adının tescil sürecini bekliyorum. Kasım 2021 yılında marka tescil işlemi başladı. Şu sıralar itiraz döneminde. Paket tasarımları hazır, web sayfası bitmek üzere, kahve dükkanı konsepti hazır, Türkiye’de depo hazır, şirket kuruldu, izinler alındı. Kolombiya’da tarlada kurutulup orada kavrulup, paketlenip direkt uçakla Türkiye’ye gönderilip sizlere ulaşacak. Operasyonda hazır beklemedeyiz. 90 puana sahip belgeli çekirdek Unesco tarafından korunan topraktan benim de bizzat ağaç dikimi yaptığım en güzel noktalardan birinden gelecek bu kahveler. Bu yüzden yarış bisikletim de hep orada duracak. 🙂
Peki, Kron bisiklet Türkiye’de Scott bisikletin distribütörlüğünü yapıyor, oradan bir destek alamaz mıydın? Bu benim taktirimde olan bir konu değil. Firma uygun görseydi teklif ederdi. Yarıştan haberleri vardı. Bendeniz sadece Kron markasının yüzüyüm. Distribütörü olduğu diğer markaların reklam tanıtım işleri benimle alakalı değil. Kron, Scott ile görüşmeliydi ve onlar da kabul etseydi tabiki de olabilirdi, benlik bir durum yok. Verdiler de yok ben dağ bisikleti ile yarışacağım demedim yani haha.
KRON GG1 in üzerindeki Shimano vites grubu bu yarış için yeterliydi. Hesaplarıma göre hem tırmanışlarda hem de düz yolda bana istediğim performansı lastiklerle birlikte sağlayacaktı. Bu bisiklette hangi Shimano parçaları takılı onları da ekipman sayfasından okuyabilirsiniz. Hatta bundan önce hangi ekipmanları kaç kilometre kullanmışım onlar bile yazıyor.
Organizasyon hakkında da şöyle detaylar geçeyim:
Brevet uzun yol dayanıklılık yarışları Şili’de 2015’den beri yapılıyor. Yapan tayfa genç, hepsi bisikletçi ve kafa dengi insanlar.
– Yarış takvimini 1 yıl önceden bildiriyorlar. Brevet 70 / 200 / 300 / 400 / 600 /1000 yarışları var.
– Yarış rotalarının GPX formatını çıkartıp bisiklet veya telefondaki programlarda bulunmasını istiyorlar. Strava programında da paylaşıyorlar.
– 200 km üzerindeki tüm yarışlarda mola noktalarını Google üzerinden işaretlendirip sayfalarına paylaşıyorlar.
– Yarıştan bir hafta önce Youtube üzerinden parkur hakkında bilgi veriyorlar.
– Yarış günü o günkü yarışa göre bazı ekipmanlar veriliyor. (ilk yardım battaniyesi verildi, Brevet 600)
– Başlangıç noktasında ve sonraki zaman kapılarında barkodlar bulunmakta. Bu barkodlarla birlikte bir selfi çekiyorsun. Sonra telefonundan barkod okutup girilen internet sayfasında adını soyadını yazıp yarışmacı numaranı yazıyor, sonra da çektiğin fotoğrafı yükleyip oradan geçtiğini beyan ediyorsun.
– Brevet 200/300/400/600/1000 yarışlarında zaman kapılarının açılış ve kapanış süreleri var.
– Zaman kapıları su, enerji içeceği ve atıştırmalık şeyler alınabilecek mekanların yanında veya kendileri de bunları temin ediyor. Özellikle dinlenilecek zaman kapıları okul bahçeleri, sınıfları veya sponsor salonları olarak ayarlanmış.
– Organizasyon bu dinlenme noktaların hemen hepsinde muz, portakal, su, enerji içeceği ve kuruyemiş veriyor.
– Dinleme noktasında bisikletçilerin yatarak dinlenmeleri için şişme matlar hazırlanıyor.
– Yarışmaya katılım ücreti 2022 yılında 50$.
İlk defa böyle bir yarışa katıldığım için heyecan vardı. Bu yarışta amacım yarışı bitirmek olduğundan insanların yanımdan geçip gitmesi hiç umrumda olmayacaktı. Güçlü olduğumu biliyorum fakat bir yarış bisikleti ile aynı tempoda gidemeyeceğimi de biliyorum. İnsanların sürekli yanınızdan geçip gitmesi tabi ki motivasyon olarak olumsuz etkileyebilir. Fakat dediğim gibi amacım 20 km ortalama ile bu yarışı bitirmek ve kendi şahsi rekorlarımı kırmak.
Birinci kapıya 81 kilometre 27 km ortalama hızla ve 100 metre tırmanarak ulaştım… Bu ağırlıktaki bir dağ bisikleti ile bu ortalama oldukça iyi. Üstelik bu bisikleti kitlenebilir kalın Shimano botlarla kullanıyorum o da ayrı bir komedi. Shimano’dan ayakkabı alabilirdim onu da yapmadım. Bakalım bu botlar bu kadar uzun pedallamada aynı konforda mı olacak? Bu coğrafyayı biliyorum. Önümdeki tırmanışı hem yarış bisikleti ile hem de tur bisikletimle yıllar önce yapmıştım. Planladığım gibi kontrol noktasında 5 dk durup devam ettim.
İkinci kontrol noktasına geldiğimde 174 km ve 8 saat geride kalmıştı. 1500 metre tırmanmıştım. Her şey yolunda, bir sıkıntı yok. Heyecan var. Ulan kendi rekorlarımı kıracağım, yıllardır kırmadığım rekorlarımı. Anormal bir hissiyat..
Önümdeki kontrol noktasına varmadan önce 300 metre arkamdan insanların bağırdığını duydum şöyle bir baktım. “Ana biri yanlış yere döndü. Başkaları onlara bağırıyorlar ve arkalarından gittiler” dedim. Haritaya baktım, ben doğru yolda gidiyorum, kontrol noktası önümde gözüküyor. Hızımı biraz yavaşlattım baktım gelen giden yok. Hasiktir, galiba o noktadan gidilecek ama benim haritamda doğru yolda gözüküyorum. 2 km yapmıştım 2 km geri dönmek zorunda kaldım. Toplamda 4 kilometre ve biraz da zaman kaybettim. Neden haritamda yanlış yoldan kontrol noktasına gittiğimi anlamadım…
Üçüncü kontrol noktasına geldiğimde 230 km mesafeyi 21 km ortalama ile almış, üstüne 2.100 metre tırmanmıştım. Bir günde en uzun kilometre rekorumu 20 kg dağ bisikleti ile geçmiştim. Vay arkadaş, yaa inanılmaz bir durum! Keşke şu 4 km zaman kaybım olmasaydı. Daha da iyi bir derece yapmış olurdum.
Ve bu noktadan sonra gece sürüşü başladı. Yukarıda anlattığım feneri çalıştırmaya başladım. İyi ki almışım bu ne ya, süper arkadaş. Yardır devam.
Dördüncü kontrol noktasına vardım; 331 km’yi 20 km ortalama ile yapmış, 16 saat 37 dk’yı geride bırakmıştım ve 3.000 metre ile de bu sefer tek günde hem kilometre hem de tırmanış rekorlarımı kırmıştım. İnanın böyle bir hayalim yoktu. Üstelik bunların hepsini dağ bisikleti ile kıracağımı hiç düşünmemiştim.
Bu noktada dinlenme kararı aldım. Bu arada önümde giden kadın bisikletçilerden birini gece sürüsünde kamyon sıkıştırmış bunun sonucunda da yan taraftaki taşlık alana düşerek bacağını kırmıştı. O da oradaydı, ağlıyordu. Ağlaması acıdan değildi, iyi bir tempo ile gittiği yarışmayı bitirememesindendi. Yarışın başında kendisini görmüştüm, temposu ve hızı çok iyiydi. Neyse Brevet 1.000 var, orada tekrar yarışacak.
Dinlenmem gerekiyordu, o kadar yoruldum ki tarifi yok… En fazla dinlenebileceğim süre 4 saatti. Daha fazla dinlenemezdim. 3 saatten biraz fazla dinlenmişim. 3:40 gibi tekrar yola çıktım.
Ara ara bisikletçileri geçiyordum, onlar da beni geçiyordu. Ayın ışığı da yolu çok güzel aydınlatıyordu. Çiftliklerin içinden, ormanlık alanlardan geçiyor ve sadece lastiklerin sesini duyuyordum. İnanılmaz güzel bir duyguydu. Yarış psikolojisi ile birlikte muhteşem bir hissiyattı. Bir sonraki kontrol noktası Pichidegua’da bulunuyordu. Uyku sersemliğinden veya başka bir şeyden dolayı ben o yöne gidiyor sanarak tabelalardan Pichilemu istikametine 12 km yol almışım. Yol kuzeye doğru döndüğünde yanlış yolda gittiğimi anladım. Hemen GPS’e baktım! Olamaz, 12 kilometre yanlış yönde gitmişim. Geri dönüşü de 12 kilometre. Dün de 4 kilometre hatalı gitmiştim, toplamda 28 kilometre hata yaptım. Bu da 1.5 saate yakın süre kaybı oluyordu. Nasıl üzüldüğümü anlatamam…
Son etaba sakladığım jellerden ve en iyi protein barlarından iki tanesini anında patlattım. Moralim ve motivasyonum o kadar kötü ki, ben bunu nasıl yaptım yaa diye pedallamaya devam ettim..
Beşinci kontrol noktasına da 19 kilometre ortalama ile 440 km pedallayıp, 3.800 metre tırmanarak varmıştım. Moral bozukluğu ile birlikte ortalama hızım 20 kilometrenin altına düştü. Fakat oraya vardığımda bir sonraki kapıya 20 km ortalama ile varmam gerektiği de anlaşıldı.
Altıncı zaman kapısına ulaşmama 7 kilometre kalmıştı. Fakat artık o 7 kilometreyi alacak zamanım kalmamıştı. 28 kilometrelik hatam bana pahalıya patladı.
Altımda bir yarış bisikleti olmuş olsaydı yarıştaki genel ortalama hızım saatte 30 kilometrenin üstünde olacaktı. Yani yarış bisikleti ile çok rahat bitilebilecek bir yarışmaydı. Fakat 20 kiloluk bir dağ bisikleti ile limitlerimi zorladım, ayrıca tecrübesizlikler de vardı onları da yukarıda paylaştım.
Sonuç olarak 552 kilometreyi 20 km ortalama ile 4.200 metre tırmanarak 25 saat 45 dakikada bitirdim. Bu süre zarfında 12.500 kalori harcayarak 4 kilo verdim. 1,2,3,5. kontrol noktalarında toplamda 5 dk’dan 20 dk ihtiyaç molası vermişim. 4. kontrol noktasında 3 saat 20dk uyumuşum. Yarışma benim için toplamda 29 saat 25 dk sürmüş, güzel bir deneyim oldu… Yarışı bitirmeme de 90 kilometre 2.800 metre tırmanış kala diskalifiye oldum.
Ne diyelim sağlık olsun…
ABD ve Kanada vize süreci için Şili’de zaman geçirmeye devam. Ekim’de Brevet 1000 var, olur da kalır ve katılırsam kesinlikle yarış bisikleti ile yaparım hahaha.. Neticede çok güzel bir yarıştı, devamına başka ülkelerde denk gelirsem ve yarış bisikleti bulursam bu tarz yarışlara katılırım.