Yeni bisikletin tasarımını Kron bisikletin tasarımcısı Bahadır ile birlikte yaptık. 29 inch jantlara uygun bir dağ bisikleti olacak. Fakat bu bisiklette istediğim gibi olmayan çok şey oldu. Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan Covid19 virüsü Çin de ki tüm üretimi durdurdu hali ile bizim bisiklette yalan oldu. Kron bisiklet neden alüminyum bisiklet kadrosunu Türkiye’de üretmiyor? Sebebi basit kaliteli alüminyum borularını üretecek şekillendirecek ve kaynaklarını yapacak üretim bandını Türkiye’de kurmak çok maliyetli. Devletin de bisiklet üreticisine özel bir desteği olmadığından bu tarz ürünleri maliyetin az olduğu ülkelerde yaptırmak Çin, Malezya, Tayvan vs vs markaların işine geliyor. Kron bisikleti tasarlayan Türk, üretimini yapan Çin. Durum ortada, bu bisiklet kısa bir sürede gelmeyecek. Kron bisiklet Kolombiya’ya tur bisikletini gönderene kadar bisikletsiz kalmayayım diye de 2019 model Kron RC 3000 gönderdi.
Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi başkent Bogota’da yarış bisikleti kullanmak oldukça keyifli. Şehir Ant dağları ile iç içe olunca 140km yaptığın parkurda bir bakmışın 3000m tırmanış gerçekleşmiş. Bunu 70km gidiş 70km dönüş şeklinde de yaparsan oldukça iyi. Yokuş çıkmak istemiyorsan da kilometrelerce pedallayacağın düz alanlar da bulabiliyorsun.
Bogota’nın çevresinde çok güzel ulusal parklar var. Bu noktalardan birine arkadaşım Paula davet ediyor. Sabah erken gidip bolca yürüyüş yapacağımız bir rota Chingaza ulusal parkı. Bogota’ya varana kadar bol bol ıslanmıştım. Tropik kuşağın etkilerini çok rahat gözlemliyorsun bu coğrafyada. Bu yüzden bu tarz yürüyüş parkurlarına her gittiğimde “ulan iyi ki bu bisiklette kullandığım bisiklet ayakkabısı Gore-tex Shimano botlar. Böyle zamanlarda inanılmaz iş görüyorlar” dediğim çok olmuştur.
Chingaza ulusal parkı Bogota’ya oldukça yakın. Şehir içinden turlarla gidilebilir. Güney Amerika da genel olarak çok daha güzel parkurlarda dolandığım için ilk başta çekici gelmemişti. Fakat parkta gezdikçe bazı bitkilerin farklılığı ilgimi çekti. Bu parkın içinde yer alan bitki örtüsü Güney Amerika’da sadece Bu alanda ve bu alandan doğuya Venezuella’ya doğru gittikçe görülebiliyormuş. Küresel ısınmadan tabi ki burası da payına düşeni alıyor. Bitki ve böcek türlerinde gözle görülür bir şekilde azalma yaşanmış.
Parkın içinde yürüyüş yanında muhabbet oldukça iyidi. Şehre dönüş sırasında 3 kişi arkada oturuyorduk ve biranda benim tansiyonum düştü ve midem bulandı Paula’dan arabayı durdurmasını istedim. Bir benzinlikte durduk soluklanmak için dışarı çıktım. Uzun bir süredir bu kadar uzun araba seyahati yapmamıştım, hayatımda ilk defa araba tuttu. Kapalı alanda bulunmak, belki içerdeki 5 kişinin nefesi ne bilim kötü oldum. Biraz temiz hava aldıktan sonra yola tekrar devam ettik. En son kan testlerim iyi çıkmıştı. Sağlığım yerindeydi neyse takipte kalayım durumu.
İlerleyen günler Paulo beni şirketinde gerçekleşecek bir organizasyona davet ediyor. Paulo’nun isim hakkını alarak işlettiği iş yerinin bir şubesi İstanbul’da var. Büyük şirketler organizasyonlarını Paulo’nun sahibi olduğu büyük villa da kurduğu alanda yapıyor. Bazı odalar ofis olarak kullanıyor, bazılarında toplantılar buluşmalar, bu alanları kiraya veriyor. O gün yapılacak olan toplantıya da ülkedeki büyük bileşim firmalarının temsilcileri katılıyordu. Paulo, beni arkadaş kontenjanından davet etmişti. Organizasyonu destekleyen kurum Birleşik Krallık Elçiliği.
Bu buluşmanın öncesinde Bogota Tika müdürü Mehmet ile bir araya gelip sohbet etmiştik. Tika’nın çalışmaları hakkında konuştuk. Neler gördüm, nelerin olmasını isterdim, Tika neler yapmalıydı, kendi perspektifimden anlattım. Tika muazzam bir organizasyon yaptığı projeler arasında iyi olanlarda var, çok rezalet yatırımlarda var. Daha iyilerini yapabilecek hareket kabiliyeti olan bir kurum.
İngiltere Büyükelçiliğinin desteklediği bu sempozyumda en arka sıralarda yerimi aldım. Konu şu; elçilik desteği ile İngiltere hükümetinden ve güvenlik şirketlerinden yazılımcıların ve mühendislerin Kolombiya Bogota’ya gelerek, iş geliştirme ve teknoloji konusunda farklı bir vizyon bilgi tecrübe paylaşımı ve gelin birlikte çalışalım demeleri.
İngiliz güvenlik şirketi yetkililerinden biri iki ülke arasındaki yazılım ve teknolojik farklılıkları dile getiriyor ve diyor ki “eğer üzerinde çalıştığınız yazılımlar veya fikirleriniz varsa gelin bizle çalışın İngiltere de her türlü alt yapı ve imkan var” Dinleyicilerden biri de kalkıp demiyor ki bu geri kalmışlığın başlıca sebebi Avrupa ülkelerinin, ülkedeki yer altı ve yer üstü kaynaklarını kullanması ve ülkeyi istikrarsızlaştırarak örgütlere destek olunması. Madem o kadar destek olmak istiyorsunuz adamları ülkenize çağırmayın burada kendi alt yapılarını kursunlar. Üstelik siber güvenlik konusunda Kolombiyalı girişimcilerden destek istemesi, gelin fikirlerinizi bizimle paylaşın demesi çok ilginç. Üstüne bir tane de Kolombiyalı söz aldı o da şirketini Kolombiya’dan İngiliz devleti desteği ile İngiltere’ye götürmüş aldığı destekten ve imkanlardan bahsetti. Derken konuşmacılar arasında eski bir ABD ve Eski UK askeri de olduğunu öğrendim. Uzay teknolojisi ve doğaya verdiğimiz zararı en az seviyeye indirecek yeni fikirler aradıklarını da söylediler. Gene aynı şekilde imkanlarımız çok fazla gelin birlikte çalışalım. Sunumun sonunda Paula’ya gidip “Bu arkadaşlar buraya avlanmaya gelmişler ben onu hissettim” dedim. Nasıl yani dedi. British Councel destek verecek iletişim, çevre kirliliği, uzay teknolojileri ve siber güvenlik konusunda Kolombiya’nın en seçkin şirketlerinin çalışanlarına gelin bizle paylaşın fikirlerinizi karşılığını alırsınız” diyorlar. Eee, ne diyem kolay gelsin. Diğer makalelerimde yazdım. Bu Güney Amerika da yüzyıllar da geçse bişey değişmeyecek öyle bir coğrafya.
Başkent Bogota’nın kenar mahalleleri insanı ürkütür. Üstelik yerlilerinden o bölgelerde yaşanılanları dinleyince hayret ettim. Ben o bölgelerden bisikletle geçerek şehir merkezine doğru ilerledim. Şu önemli bir uyarı; Asla ama asla yolda seslenen biri için durma. Özellikle bisikletin üstünde yükler varken. Selam ver geç git yanından, durma…
Şehir merkezinde özellikle 70.ve 90. sokaklar arasındaki görüntü hoş. Şehrin kendi dokusu var. Dağlara doğru baktığından Kırmızı renk tuğlalarla örülmüş dağlar ve o dağları örtmüş yeşil bitki örtüsü fena gözükmüyor. Saçma bir şekilde Bogota’nın kendine has bir havası var. 2800 metre bulunan başkentin içinden 3200 metreye tırmanış yapmak mümkün. Manzara da hakikaten muhteşem. Buralarda da şahin ve kartal tepesi var.
Bir akşam Hamdi “Bogota da ki en enteresan restorana gideceğiz bayılacaksın” dedi tamam dedik. Hakikaten de böyle bir restoran ne gördüm ne duydum. Eski bir restoran sahibi olarak da hayran kaldım. Çok yaratıcı bir konsepti. Bu mekanın Bogota da iki şubesi ve Medellin de bir şubesi var . Fakat efsane olanı ilk kurulduğu yer ve bu nokta da şehrin 50km dışında yer alan Chia kasabasında bulunuyor. Restoranın adı Andres. Bogota da şehrin merkezinde de var fakat şehir dışındaki ile aynı atmosfer yok.
Andres et lokantası olarak geçiyor. Bu Chia kasabasındaki restoranı devasa büyüklükte. Şöyle diyim restoranın ortasından sokak geçiyor. Kaç tane ana salonu var hatırlamıyorum. Hepsi birbirine bağlı 5 veya 6 tane dans alanı var. Bu alanlardan bir tanesi ana sahne ve bu sahnede yer alan şov kameralarla restoranın en uçta yer alan masasına kadar gösteriliyor. Yemekler süper, devasa bir mutfak var, üstelik bu mutfak açık bir mutfak. Tam 24 aşçı saydım. Bak 24 aşçı üstelik restoranın sahibi de bu aşçılardan biri, yani çalışanların sayısı çok fazla. Olayın en güzel yanı, içerdeki tüm garsonlar sahnedeki şovları yapan gençler tamamı Bogota konservatuar öğrencileri. Garsonların kıyafetleri, mekanda yer alan detaylar, çalışanların hepsi sanatçı ve öğrenci. Bu öğrenciler her hafta sonu da yeni bir şov hazırlıyorlar anormal bir ortam var. Şehirdeki tüm okullar mezuniyet gecelerini bu restoranda yaparlarmış. Mekâna da konsepte de hayran kaldım. Bu restorana yemek yemek için önden bilet alıp giriyorsun. Haha, evet para vererek giriyorsun. Kapıda özel şoför hizmeti var. Mekan şehre uzak olduğu için alkol alan müşteriler evlerine özel şoförlerle bırakılıyor. Buna rağbet var mı diye sordum. Aldığım cevap şaşırtıcıydı. Hizmet bedava ki? Nasıl yani? Olaya gel abi, Kolombiya da araç sigortası yaptırdığın zaman poliçeye bu olay dahil ediliyormuş. İlk zamanlarda limitsizmiş sonradan şirketler başa çıkamamış ve ayda 5 defa limit koymuşlar. Ee, zaten her hafta sonu 1 kere çıksan 1 günde joker kalır, gece dışarı çıkıp alkol alanlar için güzel hizmet. Bizim ülkede de yapılabilir. Burada bu olayın tutmasının en büyük sebebi alkollü yakalanınca para cezası falan yok direkt hapis, ehliyetin iptaline kadar gidiyor. Temiz iş. Sigorta şirketleri bence bunu bir düşünmeli ve ülkemizde de kanunlar uygun şekilde revize edilmeli.
Bogota haftasonları sürekli bir aktivite yapıyordum. Bir hafta sonu da Hamdi’nin şehirde yaşayan ve farklı ülkelerden gelmiş arkadaşları ile birlikte, La Cholera şelalesine de birlikte gitmiştik.
Ali ve Hamdi ile bisiklet turları yapmaya başlamıştık tırmanmalı uzun soluklu oldukça da eğlenceli geçiyordu. Hatta yerel bisikletçilerle de tanışmaya başlamıştık. Her zaman olduğu gibi zaman hızlı geçiyordu derken benim vize tarihi bitti. Eee ortada yeni bisiklette yok. Şimdi 3 ay daha uzatabiliyorum fakat bu sefer de Kolombiya hükümeti diyor ki “eğer bir sene içinde 6 ay turist olarak kalırsan tekrar ülkemde bir 3 veya 6ay kalamazsın. Ya öğrenci veya çalışma vizesi alacaksın. O halde ben de çıkıp tekrar girerim dedim. En mantıklısı oydu. Uçakla Şili’ye gider biraz orada kalır sonra geri gelirim. Hem bu arada da bisikletim gelir diye düşünmüştüm. Uçak biletimi aldım, bir ki parça eşya aldım Kron yarış bisikletimi alıp Şili’ye doğru yola çıktım. Ama olaylar hiç de düşündüğüm gibi gelişmedi. Havalimanına geldiğimde ağzımda maskem takılıydı çevremde sağda solda insanların öksürdüğünü aksırdığını duyuyordum. Üstelik aralıksız öksürükler.
Uçakta tek maske takan bendim diyebilirim. Hatta kabin memuru maskemi görünce bu kadar ciddi bir korumaya gerek olmadığını gülümseyerek söyledi. Gene de maskemi çıkarmamıştım. Kullandığım maske biraz farklı ve kendini gösteriyor. Şili’ye indiğimde ateşim ölçüldü nerden geldiğim soruldu ve ülkeye giriş yaptım. Giriş yaptıktan tam 1 gün sonra Güney Amerika da tüm ülkeler sınırlarını kapadı, uçuşlar iptal edildi, şehirlerarası dolaşmak yasaklandı ve Güney Amerika Şili Santiago’da Nunoa bölgesinde Viviana’nın evinde tam 12 Mart 2020 – 2 Aralık 2020 tarihleri arasında kala kaladım. Gene eldeki hesap çarşıya uymadı.
Nisan 2020 – Eylül 2020 arası Şili Santiago’da sokağa çıkma yasağı da oldu. Öyle Türkiye’de olduğu gibi değil. Haftada 2 defa, sadece izinle 3 saat dışarı çıkmamıza izin verildi. Bu izinleri de, dışarı çıkmadan önce polis şubesinden internet üzerinden alıyorduk. Dışarıda hastane market eczaneye gittiğimizde de giriş yapmadan izinlerimize bakılıyordu. Bu izinlerde sadece Hastane ve market alışverişi içindi. Sokakta yer alan bekçiler polisler de herkese izin belgesi soruyordu. İzin belgen yoksa 2500 dolar ceza, hapis cezası falan da vardı. 100 yılda bir denk gelen pandemi bisikletle yaptığım dünya turuna denk geldi. Mart 2020’de kapatılan ülke sınırları, Kasım 2020 sonunda tekrar açıldı ve Kolombiya’ya geri döne bildim. Bu turda yaşamadığım geriye kalan tek şey var. Dünya dışından gelmiş canlılar. Meteor düşmesi falan değil. Yıl 2013 Rusya’nın kuzeyinde pedallarken gene ülkenin kuzeyine meteor da düşmüştü youtube dan tarihleri girip o görüntüleri seyredebilirsiniz. Bakalım önümüzdeki yıllar neler gösterecek.